EKONOMİ SERVİSİ
Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı saran koronavirüsün sebep olduğu küresel yaralar sarılmaya çalışılıyor. Salgın nedeniyle büyük sıkıntılar çeken Çin, İtalya, İspanya ve ABD gibi ülkelerde nispeten normalleşme dönemine geçilirken, sürecin yeni bir dünya düzeni getireceği yorumları yapılıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin ile ticarette bazı kararlar alacaklarını belirtmesi, Avrupa ülkelerinin tedarikte yaşadıkları sıkıntıların ardından yeni bir sistem ihtiyacının ortaya çıktığına dair açıklamaları “Peki bu düzende Türkiye nasıl bir rol üstlenebilir?” sorusunu da beraberinde getirdi.
Salgınla birlikte değişen algıya bağlı olarak, basit olarak görüldüğü için üretiminden imtina edilen kimi ürünlerin, bugün stratejik olduğunun anlaşıldığına işaret eden Gülle, “Bu ürünlerin, bacasının hiç sönmeyeceği sanılan tek bir ülkeye, tek bir fabrikaya emanet edilmesi, başından beri zaten sürdürülebilir model değildi” dedi.
Türkiye: Güvenilir tedarikçi liman
TİM Başkanı Gülle, Türkiye’nin salgın sürecinde sadece kendi stratejik ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda dünyanın her bölgesinden 55 ülkeye de yardım elini uzattığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bu ülkelere salgınla mücadelelerinde destek amaçlı olarak tıbbi malzeme tedariki sağladı. Böyle bir dönemde dahi, ülkemizin ‘Güvenilir Tedarikçi Liman’ pozisyonunu koruyor oluşu hem Türk ürünü algısına hem de tedarik becerimizin diğer ülkelerdeki yansımalarına oldukça olumlu ve güçlü bir katkı sağladı.
Ara malı üretiminde büyümeli, sektörlerimizin kapasitesini de gelecek dönemler için güçlendirmeliyiz. İhracatçılar olarak, dünyadan yoğun olarak gelecek siparişleri değerlendirmeli ve yeni yatırımlar yapmalıyız.”
Yeni tedarik merkezlerinin oluşması güçlü ihtimal
“COVID-19 öncesinde, yatırımlarının çok büyük bir kısmını doğrudan Çin’e kaydıran şirketlerin; süreç içerisinde yaşadıkları mağduriyetler nedeniyle, üretimlerini yeni tedarik merkezlerine kaydırmasını muhtemel bir senaryo olarak öngörüyoruz” diyen TİM Başkanı Gülle, şunları söyledi:
“Bugün birçok Avrupa ve Uzak Doğu ülkesi, kendi firmalarına üretim merkezlerini Çin’den başka ülkelere kaydırmaları için teşvik sağlıyor. Diğer yandan, ABD ile Çin arasında içinde bulunduğumuz dönemde tekrar alevlenen ticari gerginlikler küresel ticarette Çin’in konumunun eskisi kadar güçlü olmayabileceğine işaret ediyor. Ayrıca, ülkelerin kimi stratejik ve üretiminden vazgeçtiği ürünleri tekrar üretmeye başlaması veya güvenilir bir başka tedarikçiden sağlaması da ‘yeni normal’ döneminin öne çıkan önemli başlıklarından olacak.”
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, ülkemizin salgın sonrasındaki muhtemel ihracat potansiyeline ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
“2019 yılında ihracatta ‘Cumhuriyet tarihi rekoru’ kıran ve en büyük pazarı Avrupa Birliği gibi standartları yüksek bir pazar olan ihracatçılarımız, bu noktada diğer ülkelerden pozitif ayrışarak bir adım öne çıkıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak yaptığımız çalışmaların neticesinde, süreç sonunda atılacak doğru adımlar ile özellikle otomotiv, tekstil, maden, kimya, çelik, tarım ve gıda sektörlerinde, üretim gücü olan Türkiye gibi güçlü bir tedarikçi ülke olarak, önümüzde yeni fırsatlar olduğuna inanıyoruz.
Salgın sonrası dönemde ülkemiz bugünlerde inşa ettiği güvenin meyvelerini toplayacak ve ‘Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye’ hedefine hızla ilerlemeyi sürdürecek."