"FITIR SADAKASIYLA İLGİLİ GENEL BİR BİLGİ VERİR MİSİNİZ?"
Fıtır sözlükte “orucu açmak”, fitre de “yaratılış” anlamına gelir. Buna “Fıtır sadakası” denir ki, fıtrat sadakası, yani sevap için verilen yaratılış atıyyesi demektir. Dini bir terim olarak şöyle tanımlanır: Ramazan Bayramı'na yetişen ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mali bir ibadettir.
Fıtır sözlükte “orucu açmak", fitre de “yaratılış" anlamına gelir. Buna “Fıtır sadakası" denir ki, fıtrat sadakası, yani sevap için verilen yaratılış atıyyesi demektir. Dini bir terim olarak şöyle tanımlanır: Ramazan Bayramı'na yetişen ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mali bir ibadettir.
Bu bir yardımlaşma olup, orucun kabulüne, ölüm sırasındaki sıkıntılardan ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye ve onların da bayram sevincine katılmalarına bir yardımdır.Abdullah b. Sa'lebe (r.a) şöyle nakletmiştir:
Rasûlullah (s.a.s) Ramazan Bayramı'ndan bir veya iki gün önce bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: “Buğdaydan, arpadan veya hurmadan 1 sâ'ını hür veya köle, küçük veya büyükler için sadaka olarak veriniz.
Hanefîlere göre fitre sadakası ile yükümlü sayılmak için, kişinin Ramazan Bayramı'nın birinci günü, temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olması gerekir. Zekât nisabından farklı olarak, sahip olunan malın “artıcı (nâmî)" özellikte olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması gerekmez. Nisap miktarı iki yüz dirhem gümüş veya yirmi miskal altın veya bunların kıymetine denk bir maldır.
Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre ise, fıtır sadakasının vücûbu için, zenginlik ölçüsü olan nisaba malik olmak şart değildir. Temel ihtiyaçlarının dışında, bayram gün ve gecesinde yetecek kadar azığa sahip olmak yeterlidir.
Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve diğer üç mezhep imamının ortak görüşüne göre, fıtır sadakasının yükümlülüğü için akıllı ve ergen olmak şart değildir. Bu yüzden küçüğün ve akıl hastasının malından da velisinin fitre vermesi gerekir. Fitrenin ibadet yönünü üstün kabul eden, Hanefîlerden İmam Muhammed ve Züfer'e göre ise, küçüklerin ve akıl hastalarının malından fıtır sadakası gerekmez.


Bir kimsenin, kendisi dışındaki kişinin fıtır sadakası ile yükümlü sayılması için, bu kişinin onun velâyeti altında olan ve bakmakla yükümlü bulunduğu kişilerden olması gerekir. Buna göre bir kimse velâyeti altında bulunan küçük çocuklarının veya akıl hastası olan yakınlarının fitresini vermekle yükümlüdür.
Hanefîlere göre, fıtır sadakası Ramazan Bayramı'nın 1. günü fecrin doğuşu ile vacip olur. Çünkü fitre bayrama ait kılınmıştır. Böylece oruç tutmanın yasaklandığı bir günde, fitre ile yoksul Müslümanların sevinçle bayrama katılmaları amaçlanmıştır.
Fitre, verileceği yerler bakımından her durumda zekâtın benzeridir. Ayet-i kerimede açıklanmıştır:
Sadakalar (zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi 60)
Ayrıca fitre verilecek kişi, bu şartları taşısa bile; Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına fitre verilmez.
Fıtır sadakasının mikdarı ile ilgili açıklamalar ileri bölümde kendi başlığı altında yapılmaktadır.
FITIR SADAKASI TAM OLARAK NE ZAMAN VERİLMELİDİR?
Hanbeli ve Şafi mezhebine göre fıtır sadakası ramazanın son günü güneş battıktan sonra, Hanefi mezhebine göre ise bayram günü imsak vaktiyle birlikte vacip olur. Bu bakımdan Şafi ve Hanbeli mezhebine göre bir kimse ramazanın son günü güneş battıktan sonra vefat ederse fıtır sadakası onun zimmetinde borç olarak kalır. Velisi onun yerine bu borcu ödemelidir.
Şafi mezhebine göre fıtır sadakası ramazan ayının başında, Hanefilere göre ise ramazandan önce de verilebilir. Hanbeli mezhebi bayramdan önce birkaç gün erken verilmesini caiz görürken, Malikiler ancak vaktinde eda edilirse geçerli olur görüşündedir. Tüm bunlarla birlikte fıtır sadakasını bayrama yakın bir sırada vermek en iyi olanıdır. Çünkü bu sırada fakirler kendi ihtiyaçlarını karşılayarak bayram için hazırlık yaparlar.
ANNE KARNINDAKİ CENİN İÇİN FITIR SADAKASI VERİLİR Mİ?
Daha doğmamış olan çocuğun fıtır sadakası veliye vacip değildir. Nasıl ki hala doğmamış küçük ve büyük baş hayvanların zekâtını anneleriyle birlikte çıkarmak vacip değilse aynı şekilde daha anne karnında olan ceninin de fıtır sadakasını vermek farz değildir. Eğer çocuk ramazanın son günü güneş batmadan dünyaya gelirse Şafi ve Hanbeli mezhebine göre fıtır sadakası vacip olur. Hanefi mezhebine göre ise bayram günü imsak vaktinden önce doğarsa o zaman fıtır sadakası verilir. Ahmet Bin Hanbel'e nispet edilen farklı bir görüşe göre ise kendisi cenine fıtır sadakasını vacip görmüştür. İbnu Kudame bu görüşü zayıf bulmakla birlikte cenin için fıtır sadakasının verilmesinin daha iyi olduğunu ifade ediyor. Çünkü rivayet edildiğine göre Osman Bin Affan (radıyallahu anh) doğmamış çocuklarının fıtır sadakasını veriyordu.
FITIR SADAKASININ MİKDARI NE KADAR OLMALIDIR?
Detaylı Fıkhi açıklamalara girmeden önce, günümüz standartları gözönünde bulundurulacak olursa, … tarafından 2020 Ramazan ayı için belirlenen 1 Kişilik Fitre miktarı 27 TL’dir.
Fıtır sadakasının miktarıyla ilgili hadisler özetle şunlardır;
Abdullah İbn Ömer derki: Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ' (ölçek) hurma ve 1 sâ' arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir. (Müttefekun aleyh)
Ebû Said El Hudrî'den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle der: Biz Peygamber devrinde fitreyi, yiyecek maddelerinden 1 sâ' olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi. (Buhârî, Müsned)
Hanefi mezhebine göre fıtır sadakası buğdaydan verilirse yarım sa', arpa, kuru üzüm ve hurmadan verilirse bir sa' olarak eda edilir. Bir sa' da Hanefi mezhebine göre sekiz Irak rıtlı kadardır. Bu da yaklaşık 2,917 grama tekabül etmektedir. Şafi mezhebine göre ise buğday ile diğer gıdalar arasında ayrıma gidilmeksizin hangisinden verilirse bir sa'â verilir.
Fıtır sadakasının kıymetinin verilmesiyle ilgili mezhep imamlarının görüşlerine baktığımızda; Hanefi mezhebi hariç diğerleri, hadislerde belirlenen gıdaların dışında fıtır sadakasının verilmemesi gerektiği görüşüne giderler. İmam Ebu Hanife ve Ebu Yusuf'a göre kıymet; buğday, arpa ve hurmadan her hangi biri için tercih edilirken İmam Muhammed'e göre ise kıymet verilecekse buğdayınki tercih edilmelidir. Muasır alimlerimizin birçoğu Hanefi mezhebinin bu görüşünü rahmet olarak görüp fıtır sadakasının kıymet üzere verilmesini caiz görmekle kalmayıp ısrarla tavsiye ederler. Yusuf El Karadavî de bu görüşü tercih edenler arasındadır. Kendisi, kişinin yaşadığı memlekette yaygın olan gıdalardan orta derecedeki kıymetin verilmesini uygun görür. Yani bir memlekette yaygın olan kuru gıdalardan ne en pahalısı ne de en ucuzu tercih edilir. Tabi fazlası tercih edilirse mükafatı daha fazladır.
Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının açıklaması ise şu şekildedir;
Hadislerde sadaka-i fıtrin miktarı, buğday, arpa, hurma veya üzümden 1 sâ' (Hz. Peygamber döneminde kullanılmakta olan bir ölçü birimi olup yakla­şık 2,917 gr.) olarak belirlenmiştir. Sadaka-i fıtrin bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıkların­dan kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber ve sahabe dönemindeki uygulamalar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarıyla bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin kar­şılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Fıtır sadakasını verirken ramazan ayında işlediğimiz kusurları dikkate alarak vermeliyiz. Ramazanda yapılan hayır ve hasenatların ecri daha fazla olduğu gibi Allah'u Teâla'nın şeytanları zincire vurduğu bu ayda işlenen günahların cezası da diğer aylara göre daha farklıdır. Dolayısıyla bu eksikliklerimizi giderecek olan fıtır sadakasını en güzel bir şekilde minnetten, riyadan, cimrilikten uzak duracak şekilde vermeliyiz.
"FITIR SADAKAMI BAŞKASI VEREBİLİR Mİ?"
Fıtır sadakası, kişinin kendisi ve nafakası vacip olan eşi ve çocukları adına vermesi vacip olan bir sadakadır. Bir kimse, kendi izni ve vekaletiyle fıtır sadakasını başkasına verdirebilir.
ERKEK, KENDİSİNDEN AYRI YAŞAYAN EŞİNİN VE ÇOCUKLARININ FITIR SADAKASINI VERMELİ MİDİR?
Hanefi ve Zahiri mezhebi dışındaki diğer mezheplere göre kocanın, nafakalarını vermek zorunda olduğu eşinin ve çocuklarının fıtır sadakasını vermesi vaciptir. Kocadan kaynaklanan bir sebepten dolayı küs hayatı yaşanıyorsa yine onlara bakmak ve fıtır sadakalarını vermek zorunluluğu vardır.
Fıkıh kitaplarında detaylı bir şekilde izah edildiği üzere nafakanın verilmesine engel olan bazı durumlar vardır. Bunlardan biri kadının ‘naşize' yani kocasına isyan etmesi, ona itaat etmemesidir. Kadın kocasına itaat etmezse koca kendisine nafaka vermeyebilir. Dolaylısıyla fıtır sadakası da bu durumda kocaya vacip değildir.
Birbirlerinden ayrı yaşayan eşler, kadından kaynaklanan bir sorundan dolayı küsmüş iseler erkek, eşinin fıtır sadakasını vermek zorunda değildir. Ama çocuklarının fıtır sadakasını her hâlükârda vermelidir.