Gebelik süresinde ve doğum sonrasında annenin ruhsal hastalığının olmasının, çocukta duygusal, zihinsel, sosyal ve fiziksel gelişimi kötü etkilemesi açısından yüksek risk oluşturduğu vurgulanıyor.
Üsküdar Üniversitesi Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazan Aydın, Dünya Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Birliği tarafından Mayıs ayının ilk haftasının Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Haftası, Mayıs ayının ilk Çarşamba gününün ise Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü olarak anıldığını söyledi.
"Annelerin ve bebeklerin ruh sağlığını desteklemeyi hedefliyoruz"
İlk Dünya Anne Ruh Sağlığı Gününün 4 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nazan Aydın, hamilelikte veya bebek sahibi olduktan sonraki dönemde, anne ve bebeklerinin ruh sağlığının korunması adına gerçekleştirilen bu hafta ve özel günde tüm anneleri desteklemek için farkındalık oluşturulmasının amaçlandığını söyledi. Prof. Dr. Aydın, "Bu özel haftada ruhsal sorunlardan etkilenen anneleri savunmaya, doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamaya ve iyileşmelerini sağlamak için ihtiyaç duydukları desteği almalarına yardımcı olmaya odaklanıyoruz." dedi.
Coronavirus güncellemesi: "Zor zamanlarda annelere destek"
Küresel Coronavirus salgını nedeniyle bu yıl kutlamalarda bazı farklılıkları olduğunu kaydeden Aydın, şunları söyledi:
Bu yılki tema ‘zor zamanlarda annelere destek’ şeklinde güncellendi. Bu olağanüstü zamanda, insanların en çok ihtiyaç duyduğu güvenli desteği sunabilecek bir kampanya sunmayı hedefledik. Bu hafta gündemini takip eden herkesin (anne, baba, dede, akraba, arkadaş, sağlık çalışanı, psikolog) anne ruh sağlığının önemi hakkında bilgilenmesini ve sunulan destekten faydalanmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Enerjilerimiz, kaygıların çok fazla arttığı şu günlerde ebeveynlerin iyi bilgilendirilmiş ve desteklenmiş hissetmelerine ve böylece huzurlu bir ruh halinin sağlanmasına odaklanacaktır.
5 anneden 1’inde ruhsal bozukluk görülüyor
Birçok ülkede, her 5 anneden 1'inde gebelik ya da doğumla ilişkili bir ruhsal bozukluk görüldüğünü kaydeden Aydın, "Bu hastalıklar sıklıkla fark edilmemekte ve tedavi edilmemekte, çoğu zaman hem anne hem de çocuk için trajik ve uzun vadeli sonuçlar doğurmaktadır." dedi.
Kimse bu hastalıklara bağışık değil!
Her kültür, yaş, gelir düzeyi ve ırktan kadınların gebelik ya da doğumla ilişkili bir ruhsal bozukluk geliştirebileceğini kaydeden Aydın, "Belirtiler gebelik sırasında ve doğumdan sonraki ilk 12 ay içinde ortaya çıkabilir. Kadınların iyileşmesine yardımcı olmak için etkili ve iyi araştırılmış tedavi seçenekleri bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.
Hastalık bir suç değildir!
Aydın, "Kadınlar, maalesef tedavisiz kalan ruhsal hastalıklarından dolayı bebeklerine zarar verdiklerinde, tedaviye ihtiyaç duyan bir hasta olarak değil de bazen suçlu olarak kabul edilmektedir. Farkındalık yaratarak, bu trajedileri önlemeyi hedeflemekteyiz. Böylece annelerin adil ve bilimsel temelli bakım almalarını sağlamak mümkün olacaktır. Artan farkındalık, her tür ruhsal sorun yaşayan kadınların bakım kalitesini iyileştirmek ve anne ruhsal hastalıklarının damgalanmasını azaltmak amacıyla sosyal bir değişime yönlendirecektir. Ruh sağlığı profesyonellerini, annelerimizin arkadaşlarını ve akrabalarını ona nasıl hissettiğini sormaya ve yardım aramaya teşvik ediyoruz." diye konuştu.
Ruh sağlığıyla ilgili sorunlar paylaşılmıyor
Toplumsal düzeyde özellikle anne ruh sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak için çaba sarf ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Nazan Aydın, "Gebelik süresinde veya çocuk sahibi olduktan sonraki ilk yıl içerisinde ruh sağlığı ile ilgili bir sorun yaşayan annelerin çoğu bundan kimseye bahsedemiyor ve sessizce acı çekiyor. Kadınların çoğu başkaları ne düşünecek veya ne yapacak kaygısıyla neler yaşadıklarını kimseye anlatmıyor. Başkaları onların zayıf ya da kötü anne olduklarını düşünecekler veya çocuklarını alacaklar diye kaygı duyuyorlar. Bu kaygılar ihtiyaçları olan yardımı ve desteği almayı engelliyor." uyarısında bulundu.
Çocuğun geleceği de risk altına giriyor
Gebelik süresinde ve doğum sonrasında annenin ruhsal hastalığının olmasının, çocukta duygusal, zihinsel, sosyal ve fiziksel gelişimi kötü etkilemesi açısından yüksek risk oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nazan Aydın, "Bu problemler anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği, öğrenmede yavaşlama, okulda kötü performans ve suç davranışları ortaya çıkması riskini artırmaktadır. Çocuklar üzerinde olan bu olumsuz etkiler yetişkinlik yaşına kadar sürebilir." dedi.
Anne intiharlarının çoğu önlenebilir
"Son 20 yıl içinde gerçekleşen anne intiharlarının çoğu önlenebilir anne ölümleridir." diyen Aydın, şunları söyledi:
"Maalesef gebeliklerin yüzde 20 ila yüzde 25’i düşük ya da ölü doğumla sonuçlanmaktadır. Bunları takiben annede yas belirtileri ortaya çıkabilir. Bu kadınların bir kısmı düşük ya da ölü doğumu takiben doğum sonrası depresyon da yaşayabilmektedir. İnfertilite tedavisi sürecinde olan ebeveynler de ruhsal desteğe çok ihtiyaç hisseden kişilerdir. Bununla birlikte, ne yazık ki sürecin işlemlerinin yoğunluğu ile çoğu kez ihmal edilmektedirler.
Prematüre bir çocuk doğurmak ya da bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesinde uzun bir süre kalmak da anne ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Tüm bu süreçlerde anne ve babanın çevresindekiler, akrabaları, arkadaşları ne kadar bilgili ve bilinçli olursa yardım arayışı ve uygun bakımın sağlanması da o kadar çabuk ve etkili olacaktır." (İLKHA)