YUSUF CAN – HABER YORUM

Kaftancıoğlu dünyada en sivri komünistlerin bile yapmadığı “1 Mayıs’ı anma” etkinliğine katılmaktan çekinmeyen, Türkiye’deki dindar kesimin İslami hassasiyetlerine hiç de dikkat etmeyen, yeri geldiğinde en önde bir Kemalist, yeri geldiğinde hızlı bir komünist, yeri geldiğinde yeminli bir demokrat pozu vermekten çekinmeyen biri.

Ama doğrusu merak ettiğim tüm bunları nasıl başardığı veya iktidar partisiyle yaşadığı güncel siyasi çekişmeler değil. Asıl merak ettiğim onca pot kırmasına, liderlik yarışında Kılıçdaroğlu’na ve İmamoğlu’na rakip gösterilmesine rağmen hala nasıl olup da konumunu koruyabildiğidir.

Onca dindar kesimi karşısına almasına rağmen hala mevkisini koruması zaten beklenen bir şey olduğu için çok da garip gelmiyor.

Kaftancıoğlu dün gece CHP’nin yarı resmi kanalı olarak bilinen Halk TV canlı yayınına katılarak yine birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu.

Kaftancıoğlu'nun yayında:

 "Bir kişinin aklıyla iş yapmaları, iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor.

Bu da önümüzdeki süreçte

 “BİR ERKEN SEÇİM YA DA BAŞKA BİR ŞEYİ GETİREBİLİR.”

Bu ülkenin halkın, gerçekten gözü açıldı. Kimin kendisine hizmet etmek için uğraştığını biliyor.

Kimin de böylesi bir dönemde dahi ne ile uğraştığını görüyor. Şöyle söyleyeyim; bir iktidar değişikliğine, hatta daha da ileri gideyim bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum." ifadelerini kullandı.

Hatırlanacağı gibi Ocak ayında ABD/CIA odaklı RAND Şirketi, Mart ayında ise yine CIA’ya yakın Washington Enstitüsü Türkiye ile ilgili birbirine yakın iki raporu ABD yönetimine sunmuşlardı.

Raporlarda kısaca Türkiye’de birleşik bir muhalefetin oluşturulmaya çalışılması gerektiği, ancak bunun zor bir seçenek olduğu, bunun için de Askere oynanması fikri ön plana çıkıyordu…Şimdilerde  genel anlamda hemen herkes Koronavirüs belasına odaklanmışken CHP İstanbul İl Başkanı ve onun gibi düşünen “Bu zihniyetin sosyal medyadaki trolleri/ darbe heveslileri” durduk yere bu raporları hatırlatacak söylemlerde bulunuyorlar.

Doğrusu ülkede bu salgının ekonomik tahribatları bu zihniyetin aradığı kaotik süreci tetikleyebilir bir ortam oluşturabilir.

Ancak idarecilerin hâlihazırdaki kriz yönetimi buna yol açmayacak gibi görünse de Kaftancıoğlu ve fikirdaşlarının söylemlerini “Aç tavuk kendini darı ambarında görür” tarzında bir yaklaşımla ele almamak gerekir.

Kemalizmi Laiklik üzerinden bir inanca, bir yaşam tarzına dönüştürmeye çalışan Kaftancıoğlu gibilerin heveslerinin bir arka planı olabileceğini unutmamak gerekir.

Ayrıca Kaftancıoğlu’nun söylemlerini sadece iktidar - muhalefet arasındaki kısır çekişme şeklinde ele almak doğru değil.

Çünkü ortada;

1-Müslüman halkın tercih ettiği bir inanç var

2-Kaftancıoğlu ve fikirdaşlarının, HALK’ı zorla sokmaya çalıştıkları Seküler+Sol+Kemalist ucube bir yaşam tarzı var.