İslam'ın 5 şartından biri olan ve fakir ile zengin arasında muhabbet köprüleri kuran zekât müessesesi, toplumda önemli bir yer teşkil ediyor. Zenginlerin mallarının temizlenmesi ve fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına vesile olan zekâtın gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmesi de ayrıca dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor.

Kur’an-ı Kerim'de çokça zikredilen ve zenginlerin malları içerisinde fakirin payı olan zekât ile ilgili konuşan Siirt Müftülüğü Fetva Kurulu Üyesi Vaiz Murat Nergis, söz konusu ibadetin insanı cimrilikten arındırdığını ve kişiyi yardımlaşmaya sevk ettiğini söyledi.

Zengin olan insanların her yıl nisap miktarına ulaşan mallarının 40'ta birine fakirlerin ortak olduğunu ifade eden Nergis, dünyada zekât gibi fakirleri düşünen bir sistemin olmadığına dikkat çekti.

"Zekât İslam’ın olmaz ise olmazlarındandır"

Nergis, "Zekât, İslam’ın şartlarından bir tanesidir, inkâr eden kişi küfre girer. Zekât Arapça bir kelime olup temizlik, arınmak anlamlarına gelir. Allah, Kur’an-ı Kerim'de, Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyuruyor; ‘Onları, (Müslümanları) arındırmak ve temize çıkarmak üzere mallarından sadaka al! Bir de onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Namazı kıl ve zekâtını ver, iman edip infakta bulunanlar için büyük bir sevap vardır.’ Dolayısı ile zekât İslam’ın olmaz ise olmazlarındandır. Cenab-ı Allah (Celle Celaluhu) zekâtla ilgili öyle bir düzen kurmuş ki zenginlerin mallarının sadece 40’ta biri diyor. Fakirler, dünyanın bütün zenginlerinden para koymadan, sermaye koymadan, malının 40’ta birine ortak oluyor. Zengin kazandığı zaman fakir hissedardır." diye konuştu.

"Zekât gibi fakirleri düşünen ve toplumdaki uçurumu engelleyen bir sistem yoktur"

Dünyada zekât gibi fakirleri düşünen ve toplumdaki uçurumu engelleyen bir sistemin bulunmadığını dile getiren Nergis, "40’ta bir, az bir oran değildir. Türkiye’deki zenginlerin malına 40’ta bir ortak olmak, çalışmadan, bir katkı sağlamadan, sermaye eklemeden ortak oluyorsunuz. Sadece kâra ortak oluyorsunuz. Zengin zarar etse bile sizin kaybedeceğiniz bir şey yok. Kur’an’da bulunan ayetler zekât konusunda çok hassas bir tavır sergiliyor." dedi.

"Zekâtını vermeyip de toplayanlar, onlara çetin bir azabı müjdele"

Kur'an-ı Kerim'in, "O altın ve gümüşü hazine edenleri, zekâtını vermeyip de toplayanları çetin bir azap ile müjdele." ayetine atıfta bulunan Nergis, Kur'an'da anlatılan sahneyi şu şekilde aktardı:

Ne olacak? Zekatını vermedikleri altın ve gümüş onlara bir tepsi içerisinde ateş olacak sunulacak, yanları ve alınları dağlanacak. Onlara denilecek ki 'Bu dünyada kendiniz için biriktirdiğiniz hazineydi, biriktirdiğiniz hazinenin tadına bakın.' 'Ben zekatımı vermiyorum, benimle birlikte mi çalışmış?' gibi bahaneler kabul edilemez. Allah, rızkı dilediğine verir, dünya bir imtihandır. Zengin, malı ile imtihan ediliyor, zekatını verecek. Fakir ise yoklukla imtihan ediliyor, şükredecek ve harama yeltenmeyecek.

"Zekât malı bitirmez, malı arttırır, zekâtı verilen mal bereketli olur"

Zekât konusunda Müslümanların hassas olması gerektiğini kaydeden Nergis, "Zekâtı verilen mal bereketli olur, zekât malı bitirmez, malı arttırır." dedi.

Allah, "Ey iman edenler! Kazandığınız şeylerden infak edin, sevdiğiniz şeylerden infak etmediğiniz sürece cennete, Allah'ın rızasına ulaşamazsınız." ayetini hatırlatan Nergis, konuşmasına şu şekilde devam etti:

Yaşadığımız dönemde çoğu Müslümanın durumu iyidir, el açmak gerçekten çok kötü bir şeydir. Sadece Müslümanın kıyas yapması gerekiyor. Evimde rahatım, içeceğim, giyeceğim, her şeyim varken, olmayanları düşünecek. Hele ülkemize mülteci olarak gelen Suriyeli kardeşlerimiz var. Kardeşlerimizi gözetmemiz lazım ki Cenab-ı Allah da ahirette bunun karşılığında sizleri mükafatlandırsın.

"Bir kimsenin malı varsa akılı olsun olmasın, baliğ olsun olmasın zekâtı verilir"

"Şafii mezhebine göre bir kadının süs olarak kullandığı altın takının tamamını üzerinde taşındığında, örfe göre, 'Bu kadar da olmaz.' denmeyecek şekildeyse zekâtı çıkarılmaz." diyen Nergis, aksi durumda altının kaç gram olduğuna bakılmaksızın zekatının çıkarılması gerektiğini kaydetti.

Nergis, "Bir kimsenin malı varsa akılı olsun olmasın, baliğ olsun olmasın velisi tarafından zekâtı verilecek. Biliyorsunuz, malın altın veya gümüş hesabı var. Gümüşte 200 dirhem, altında ise 20 miskal. Eğer o miktara ulaşılmış ve üzerinden kameri aya göre bir yıl (354 gün) geçmişse zekatını vermesi gerekiyor. Yine bir kadın, bütün takıları üzerine taktığında 'Yahu bu kadar da olmaz.' denilecek seviyede ise Şafiilere göre bütün altınlarının zekatını çıkarması gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Bugünün zengini yarının ebedi fakiri olacaksak bu zenginlik değildir"

Zenginin malının 40'ta birinde fakirin hakkı olduğunu ifade eden Nergis, kişi zekatını çıkarmadığında kul hakkı yemiş olacağının altını çizdi.

Nergis, "Günahlarımızdan arınma, temizlemek, eleğe vurmak, saf halini çıkarmak istiyorsak zekatımızı verelim ki Cenab-ı Allah ömrümüze de malımıza da bereket koysun ve ölümden sonraki hayatımızda da zengin olalım. Bugünün zengini yarının ebedi fakiri olacaksak bu zenginlik değildir. Zenginlik odur ki hem dünyada hem de ahirette zengin olmaktır. Ahiretin zengini kimdir? Dünyada malının zekatını veren fakirin hakkını yemeyen, kul hakkı ile gitmeyen kişidir." dedi.

"Zekât insanlar arasındaki gelir uçurumunu ve sınıfsal farklılıkları kaldırır"

Nergis, zekâtın insanlar arasındaki gelir uçurumunu ve sınıfsal farklılıkların oluşmasını engelleyen müthiş bir sistem olduğunu kaydetti.

Allah'ın zekatla belirlemiş olduğu miktara riayet edilmesi durumunda dünyada fakirin kalmayacağına dikkat çeken Nergis, "Zekât müessesesi uygulandığında bir dönem zekât verecek kimsenin olmadığı dönemler yaşanmış. Zekât insanlar arasındaki hasedi kaldırır. Zengin malını gidip eliyle dağıtsın, bunun tadı başkadır. Zekatınızı verdiğiniz yatalak, yetimleri olan, kimsesiz olabilir. Bu şekilde yapmakla insanın içindeki şefkat ve iyilik severlik ortaya çıkar, ahiret düşüncesi ve tefekküre yol açar. Bu Allah'ın büyük bir nimetidir ve nimetin şükrü zekâttır. Bunlar olduğu zaman toplumda huzur ve mutluluk olur." ifadelerini kullandı.

"Kimin fakir olduğunu iyi bilmemiz gerekiyor, zekât zengine verilmez"

Ramazan ayı geldiğinde zekât vermemek için bazı insanların malını bir şekilde elden çıkardığını ama Allah'ın bunu gördüğüne dikkat çeken Nergis, "Peygamber Efendimiz bizzat buyurmuşlardır 'Zekât malı artırır azaltmaz." dedi.

Nergis, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kimin fakir olduğunu iyi bilmemiz gerekiyor, zekât zengine verilmez. Arabası, evi var ve çalışıyor ama müsriftir, ihtiyacından fazla harcama yapıyorsa şer-i olarak bu kimseye, malına tedbir konulmalı, zekât verilmez. Zekât fakire verilmeli. Peki fakir kimdir? Geliri, giderini karşılayamayan kimseye denir. Veya hasta olup çalışamayan kimselere zekât verilir ama çalışabilecek gücü olmasına rağmen çalışmayana zekât verilmez ama çalışmasına rağmen geçinemiyorsa, borçlu ise zekât verilir. Zekât bir malın üzerinden bir yıl geçtiğinde verilmesi gerekmektedir. Kameri aya göre 354 gündür ama çoğunlukla Ramazan ayında verildiği için o hesap yapılmıyor." diye konuştu. (İLKHA)