Cinsel sapkınlar ile hamilerinin İslami değerlere olan saldırıları gündemin öne çıkan konusu oldu… Diyanet İşlerin Başkanı Ali Erbaş üzerinden, İslam ve onun mukaddes kıldığı kurumlardan olan ailenin direk ve dolaylı olarak hedef alınması dikkat çekiyor.
Bu anlamda HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın kadınlara yönelik son açıklamaları akıllara durgunluk verdi. Buldan'ın, "Kadınlar dışarıda virüs tehdidi, evde erkek şiddetiyle karşı karşıya" açıklamaları kamuoyunun tepkisini çekti.
Aileyi hedef alan uygulamaların ve İstanbul Sözleşmesi'nin en büyük savunucuları yine gündemde... Salgın günlerinde insanlar sokağa çıkamaz durumdayken bile ailenin merkezindeki anneyi, kadın kimliği üzerindendin bireyselleştirme çabaları sürüyor.
Kadını evinden, yuvasından koparmak için her türlü projenin içinde yer alanlar, yine kadın savunuculuğu retoriği ile kadın-anne düşmanlığı yapmaya devam ediyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın son açıklamaları "bu kadarına da pes" dedirtti. Buldan'ın, "kadınlar dışarıda virüs tehdidi, evde erkek şiddetiyle karşı karşıya" açıklamaları tepki ile karşılandı.
"Evde kalın çağrısından sonra kadınlara güvenli ortam oluşturulmadığını" savunan HDP Eş Genel Başkanı Buldan'ın açıklamaları, sadece kadın değil, aynı zamanda erkek düşmanı feminist yaklaşımın da tezahürü olarak değerlendirildi. Buldan'ın açıklamaları, "aile fertlerinin en büyük ihtiyaç duyduğu annelik kimliğinin pasifize edilmeye çalışıldığı" yorumlarını da beraberinde getirdi.
Öteden beri kadını annelik kimliğinden koparıp bireyselleştirmeye çalışan HDP ve paralelinde hareket eden kimi kuruluşlar, daha önceleri de "namus ve kadın kavramları" üzerinden İslam toplumunun merkezi olan aileyi hedef almıştı.
Aile kurumunu "feodal yaşam" diyerek ötekileştiren ve bu söylemi sinsice topluma zerk eden HDP ve türevlerinin, yaptığı birçok faaliyetle İslam'a ve onun değerlerine saldırdığı görülmüştü.
Hatırlanacağı üzere, 2015'yılında dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Taksim'i Kâbe ile kıyaslamasının ardından bir skandal da Van'ın İpekyolu ilçesinde yaşanmıştı. İpekyolu Belediyesi kadın kurulu tarafından Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan Sanat Parkı'na, Hazreti Muhammed'e karşı düşmanlık içeren bir pankart asılmıştı.
Peygamberimizin, "Kadınlar size Allah'ın emanetidir" hadisi hedef alınarak parkın yol tarafına asılan ve üzerinde "em ne emanetin, em jinin" yani "biz kimsenin emaneti değiliz, biz kadınız" yazısının olduğu pankart çokça tepki toplamıştı. Tabi kadın üzerinden yapılmak istenen dönüşüm hareketi bununla sınırlı değildi. Namus kavramı da toplum içerisinden tasfiye edilmeye çalışılıyordu. Yine Van İskele Caddesine asılan "toplumsal kâbus namus", "em jin in, ne namusa tu kesi ne" yani "biz kadınız, kimsenin namusu değiliz" gibi afişler de büyük tepki toplamıştı.
HDP'li belediyelerin özellikle eşcinselliği yaygınlaştıracak projelerde aktif rol alması da bu süreçte dikkatlerden kaçmıyordu. Sapkın oluşumlar, belediyelerin açtığı zeminlerde faaliyet göstermeye başlamıştı.
Kürdistan coğrafyasında eşcinselliği, cinsel sapkınlığı aleni bir şekilde savunmaya cesaret edemeyen HDP ve türevleri, batı illerinde bu konuda oldukça cüretkâr davranıp sapkın oluşumları açıktan destekliyordu. Cinsel sapkınların, sokak gösterilerinde HDP flamalarını taşıması, HDP'nin Eskişehir'de bir eşcinseli milletvekilliğine aday göstermesi unutulur günler değildi.
Evet, hedefte Müslüman toplumunun içerisinde İslami olan her şeyi tasfiye etmek vardı. Halkın, sol-seküler zeminde dönüştürülmesi için her şey yapılıyordu. Kültürü ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir milleti öz değerlerinden koparmak için olmadık senaryolar oynuyorlardı ve hala bu oyunlara devam ediyorlar.
Tabi HDP ve paralelinde faaliyet gösteren kişi ve kurumların İslami değerlere karşı takındıkları düşmanca tavra onlarca örnek saymak mümkün.
Dünya genelindeki şiddet olgusunu görmezden gelen, kadınları dağa çıkararak şiddet sarmalının ortası çeken PKK ve kadın bedeni üzerinden sermaye büyüten kapitalist baronları eleştirmeyen sol seküler kesimlerin; İslami hayatı, İslami kimlikli kişi ve kurumları hedef alması garipsenmiyor.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın, "şiddet şiddet şiddet" diyerek bir korku sarmalı oluşturup kadını ailesinden koparmayı hedefleyen açıklamaları da yine bu bağlamda değerlendiriliyor. Binlerce Kürd gencinin çukur siyasetinde kör şiddete kurban edilmesini, Suriye'de kürtlerin Amerikan emperyalizminin lejyoneri hale getirilmesini ve bu anlamda binlerce masum kürdün ölmesini gözlerden kaçıranların, kadın kimliğinin arkasına saklanarak siyaset yapması kamuoyunun tepkisini çekiyor. (İLKHA)