Lübnan'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele ve siyasi gruplar arasındaki çekişmelerin derinleştirdiği ekonomik kriz, kitlesel protestoları tetikliyor.
Lübnan'da 17 Ekim 2019'da ekonomik kriz ve hükümetin vergi politikalarına karşı meydanları doldurarak hükümetin değişmesini sağlayan halk, ülkede Kovid-19 tehditi sürerken "açlık devrimi" sloganıyla yeniden sokağa indi.
Kovid-19 önlemleri kapsamında 2 aydan beri protestolarına ara veren Lübnanlılar, siyasi gruplar arasındaki çekişmelerin alevlenmesi ve yerel para biriminin değer kaybetmesiyle artan hayat pahalılığını protesto ediyor.
Merkez Bankasının sabit kur politikasına rağmen Lübnan lirasının kara borsada yaklaşık yüzde 180 değer kaybetmesi, büyük oranda ithalata dayalı gıda ürünleri ve diğer temel ihtiyaç maddelerinde fahiş fiyat artışlarının yaşanmasına neden oldu.
- Bir kişi öldü, 28 kişi yaralandı
Ülkenin en yoksul bölgesi olarak bilinen Trablusşam kenti başta olmak üzere başkent Beyrut ve güneydeki Sayda kentinde dün gece yolları kapatan göstericiler, günden güne kötüleşen ekonomik krizden sorumlu tuttukları siyasi gruplar ve bankalar aleyhinde çeşitli sloganlar attı, banka şubelerini yaktı.
Trablusşam'da banka şubelerinin ateşe verilmesinden sonra güvenlik güçleri ile göstericiler arasında yaşanan arbedede bir kişi hayatını kaybetti, 5'i güvenlik görevlisi 28 kişi yaralandı.
- Siyasi gruplar arasındaki çekişmeler
Hizbullah örgütü ve müttefiklerinin yer aldığı 8 Mart Bloku'nun desteğiyle göreve gelen Başbakan Hassan Diyab, geçen hafta Lübnan lirasının dolar karşısında değer kaybetmesinden Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame'yi sorumlu tuttu.
Lübnan'da İran ve Suriye Baas rejimi karşıtı olarak bilinen 14 Mart Bloku'nu oluşturan Müstakbel Hareketi ve Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi ise Selame'ye yönelik hamlenin kendilerini hedef aldığı gerekçesiyle buna tepki gösterdi.
Sünni ve Dürzi partilerden gelen tepkiler ile Meclis Başkanı Nebih Berri'nin, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması halinde bir Amerikan dolarının 15 bin Lübnan lirasına kadar çıkabileceği uyarısından sonra yerel para birimindeki değer kaybı hız kazandı.
Uzmanlara göre, Hizbullah örgütü, ABD'nin finansal politikalarına bağlı kalmakla suçladığı Merkez Bankası Başkanı Selame'nin değişmesini istiyor.
- Lübnan lirasındaki değer kaybının sebepleri
Lübnanlı uluslararası ekonomi uzmanı Casim Ajaka, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının kuru sabit tutmasına rağmen yerel para biriminin kara borsada değer kaybetmesinin sebebinin iç siyasetteki çekişmeler ve Hizbullah'a yönelik yaptırımların döviz akışına getirdiği kısıtlamalar olduğunu söyledi.
Ülkedeki siyasi gruplar arasındaki çekişmelerin bu kez sınır tanımadığına işaret eden Ajaka, "Sınır tanımayan iç siyasetteki çekişmelerden endişe duyan vatandaş, servetini ve geçim kaynağını korumaya almak için çareyi döviz almakta buluyor." dedi.
İç siyasetteki çekişmelerin mali krizi etkisi altına almaya devam edeceğini belirten Ajaka, "Lübnan için dışarıdan döviz temin etmek artık kaçınılmaz oldu. Bunun yolu da iç çekişmelerdeki tansiyonun düşürülmesi ve ekonomik planların sunulmasıyla Uluslararası Para Fonuna (IMF) gitmektir." değerlendirmesinde bulundu.
- Merkez Bankası Başkanı'nın istifa etmesi veya görevden alınması ihtimali
Son gelişmeler üzerine Lübnan'da 1975-1990 yılları arasında yaşanan iç savaş sonrası 1993'ten bu yana Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüten Selame'nin istifa edeceği yönündeki iddiaların yanı sıra görevden alınabileceği ihtimali de konuşuluyor.
Yetkili kaynaklar ise Merkez Bankası Başkanı Selame'nin istifasıyla ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Selame'nin daha önce de bu tür krizler gören bir yetkili olduğu ve sorumluluktan kaçmayacağına işaret eden kaynaklar, istifasının bir çözüm olmayacağı ve dolayısıyla da devletin parasal egemenliğinin simgesi olan Merkez Bankasının siyasi çekişmelere kurban edilmeyeceğini savundu.
Ekonomi ve uluslararası hukuk uzmanı Ali Zebib ise Bakanlar Kurulunun, Merkez Bankası Başkanı'nı görevden alma yetkisine sahip olduğunu hatırlattı.
Zebib, Selame'nin görevden alınabilmesi için Bakanlar Kurulunun üçten ikisinin aleyhinde evet oyu kullanması gerektiğini ifade etti.