Gaziantep Üniversitesi’nin bir ay önce yeni tip Coronavirus (Covid-19) hastaları için gündeme getirdiği patojenlerden arındırılmış immün plazma sistemi Ankara ve İstanbul’da uygulanmaya başlandı.
Uygulama ile ilgili olarak Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık ve Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, video konferansla ortak bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda açıklamalarda bulunan Kınık, Türkiye genelinde Kızılay aracılığıyla temas kurulan immün plazma bileşenini verecek 3 bin 805 vatandaşın yaklaşık bin 490'ının plazma bağışına uygun olarak tespit edildiğini, bağışçıların bir kısmının uygunlukla ilgili son testlerinin sürdüğünü söyledi.
“18-60 yaş arası vatandaşlarımızın plazma bağışları çok önemli”
Türkiye’de şu ana kadar binin üzerinde hastaya plazma ulaştırıldığını, halen bin 60 hastanın ise tedavi için plazma beklediğini belirten Kınık, “Bu çerçevede özelikle bundan önce bine aşkın hastamıza ulaşan plazma, bundan sonra da aynı hızla daha da güvenli bir şekilde ulaştırılacaktır. 14 ilde bu anlamda topladığımız immün plazmalar, 38 ildeki ihtiyaç sahibi olan bine aşkın vatandaşımıza ulaştırılmıştır. Bundan sonraki süreçte de değerli bağışçılarımızın özelikle Covid-19 rahatsızlığını atlatmış olan ve üzerinden 14 gün geçmiş olan 18-60 yaş arası 50 kilo üzerinde gebe kalmamış kadınlar, kan bağışında mahsuru bulunmayan vatandaşlarımızın plazma bağışları çok önemli. Kullanılan metotlarımızı ve klinik yaygınlığı itibariyle de Dünyada en geniş immün plazma bileşeni kullanan ülkelerden biri olduğumuzu da söyleyebilirim. Özelikle mortalite ve morbidite yani hastalanma ve ölüm oranları açısından da olumlu anlamda etki ettiğini zaten istatistiklerden de bu görüyoruz. Dünyanın en güvenli sistemleri ile hizmet sunuyoruz.” dedi.
“Şimdiye kadar 380 immün plazma bağışını Kızılay aldı”
484 kişinin 14 kentteki plazma aferez merkezlerinde randevularıyla beraber bağış süreçlerinin devam ettiğini belirten Kınık, “Şimdiye kadar 380 immün plazma bağışını Kızılay aldı. Kızılay dışındaki merkezlerde yaklaşık 187 immün plazma bağışı aldılar. Ülke genelinde almış olduğumuz immün plazma bağışçı sayısı 567'ye ulaştı. Bağışlanan immün plazmalar, bini aşkın immün plazma bileşenine dönüştürüldü ve koronavirüs nedeniyle rahatsızlık çeken vatandaşlarımıza endikasyon ve sıra çerçevesinde ulaştırıldı. Şu anda Kızılay'dan immün plazma bileşeni bekleyen hasta sayımız 1066'dır. Bundan önce bini aşkın hastamıza ulaşan immün plazma, bundan sonraki süreçte aynı hızda daha da artarak, daha da güvenli bir şekilde ulaştırılacaktır.” ifadelerini kullandı.
Covid-19’dan dolayı kan bağışlarının azaldığı ve şu anki durumun sorulması üzerine Kınık, ortalama iş gününde alınması gereken kan oranının yarıya düştüğü cevabını verdi.
“Asgari stok seviyelerimiz zorlanıyor”
Stoklarının her türlü kötü şart ve senaryolara uygun olması gerektiğine değinen Kınık, “Herhangi bir afet durumunda, acil kan ihtiyacımızın olduğu zamanda depolarımızın dolu olmasını istiyoruz. Şu anda asgari stok seviyelerimiz zorlanıyor. Covid-19 salgınına girdiğimizde stok seviyelerimiz iyiydi, yüz binlerin üzerinde girmiştik ve bu süreçte bir sıkıntı yaşamadık.” dedi.
Çağrıların karşılık bulduğunu ve sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde de kan bağışının kapsam dışında tutulduğunu anımsatan Kınık, Ramazan ayı dolayısıyla kan bağışı için mesai saatlerini iftar ve sahura göre ayarladıklarını belirtti.
“Süreci daha güvenilir hale getireceğiz”
Kınık, immün plazma tedavi yönteminin, plazmanın daha güvenilir bir hale getirilmesi ve hastalarda oluşabilecek komplikasyonların en aza indirilmesi için patojenlerden arındırılması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Dünya ile beraber bu anlamda çalışmalarını başlatan Gaziantep Üniversite’mize teşekkür etmek istiyorum. Çünkü kendi vizyonlarıyla beraber kendi kapasiteleri için ayırmış oldukları cihazları, kendi bünyelerindeki kapasitelerin çok daha üstüne hizmet edebileceklerini düşündükleri için feda anlayışıyla İstanbul ve Ankara’daki Kızılay merkezlerine kurdular. Biz de değer katan çözüm ortağımız olarak hem ilgili firma hem de Gaziantep Üniversitemizin bu anlamdaki çalışmalarıyla beraber süreci daha güvenilir hale getireceğiz.”
Yaklaşık bir ay önce Covid-19 ile mücadelede patojenden arındırılmış immün plazma yöntemini gündeme taşıdıklarını vurgulayan Gür de, sistemi nisan ayı sonuna kadar işler duruma getirecekleri sözünü verdiklerini belirtti.
“Şu anda sözümüzü tutmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz”
Gür, “Şu anda sözümüzü tutmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Özellikle Gaziantep’te Covid-19 hastalığı geç başladı. Bu bizim açımızdan bir yandan sevindirici. Ancak tedavide donörler çok çok önemli. Biz, Gaziantep’te şimdilik 200 tane vaka için uğraşacağımıza, bütün Türkiye’de yaklaşık 10 binlerin üzerinde plazma bekleyen vakalara bu imkanı sunmanın kamu yararı açısından daha önemli olduğunu düşündük. Özelikle Sağlık Bakanlığı’mızın Kan ve Kan Ürünleri Daire Başkanlığı’nın bizi yönlendirmesi ve Kızılay’ımızın talebi üzerine fedakarlık yaparak bu önemli projemizi vakaların ve yoğun bakımda tedavi bekleyenlerin en çok görüldüğü İstanbul ve Ankara’ya taşıdık. Çünkü bu amansız hastalıkla mücadelede topyekûn bir seferberlik ve kaynaklarımızı en etkin ve en doğru şekilde kullanmamız gerekiyordu. Gaziantep’te az sayıda hastaya uygulamaktansa, bu büyük projeyi bütün Türkiye’ye yayalım istedik ve Kızılay’ın talebi doğrultusunda protokol imzaladık.” şeklinde konuştu.
“Kombine edilmiş ışınlama sistemi Türkiye’deki ilk ve tek teknolojidir”
İmmün plazmanın Covid-19 tedavisinde kullanımının artık Türkiye’de dünyada kabul gördüğünü ifade eden Gür, “Bilim Kurulumuz başta olmak üzere hemen tüm kurumlar immün plazmanın hastalığın tedavisi açısından önemli bir alternatif olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak bu yapılırken 3 soruya cevap verilmelidir. Birincisi bu plazmalar patojenler, mikroplar, diğer zararlı maddeler açsısından güvenli mi? İşte bizim getirmiş olduğumuz Kızılay için Ankara ve İstanbul’da kurmuş olduğumuz Riboflavin (vitamin B2) ile kombine edilmiş ışınlama sistemi Türkiye’deki ilk ve tek teknolojidir. Bu sitemle güvenli bir şekilde plazmayı patojenlerden arındırıyoruz. Bu büyük bir avantaj. İkinci avantaj, özelikle bu patojenlerden arındırma sisteminin etkili bir şekilde yapıldığını kanıtlayan çok sayıda bilimsel çalışma bulunması ve Covid hastalarında da güvenle kullanılabilmesidir. Özelikle bu hastalıkta akciğer solunum kapasitesinin azalmasına bağlı olarak akut solunum sıkıntısı nedeniyle hastalarımızı yoğun bakım ünitelerinde kaybediyoruz. Bunun da en önemli sebeplerinin başında çok sayıda ‘inflamasyon yapıcı sitokinlerin fırtınası’ dediğimiz patojenlerin iltihaplanmayı başlatıcı ve devam ettirici süreçteki rolü gelmektedir. Sitokin fırtınasının engellenerek inflmasyonun baskılanması bu sistemin üçüncü önemli avantajıdır. Ayrıca lökositler başta olmak üzere alerjik reaksiyonlara sebep olan hücreleri de etkisiz hale getirebilmesi de diğer önemli bir avantajıdır. Tüm bu işlemler toplam 7 dakika sürmektedir. Böylece bu kadar avantaja sahip olan bu sistem ile hastalarımıza daha güvenli, hızlı ve etkin bir yöntem ile destek veriyoruz. Türkiye’ye getirip kullanıma sunduğumuz bu sistem Türkiye’nin ihtiyacı olan bir sistemdi.” diye konuştu.
“İyileşmiş olan hastalarımız lütfen bu konuda fedakârlık yapsınlar”
İyileşen hastaların da vatandaşlık görevlerini yaparak bağışta bulunarak, bu hastalıktan kurtulmak için çırpınan insanlara yardımcı olmaları için kan bağışında bulunmaları gerektiğini ifade eden Gür, şunları söyledi:
“Donörlere ihtiyacımız var. İyileşmiş olan hastalarımız lütfen bu konuda fedakârlık yapsınlar ve hep birlikte yoğun bakımdaki kritik hasatlarımıza fayda verelim diyoruz. Bu sistemi 4 ay önce yani Covid- 19 salgını başlamadan Türkiye’ye getirmeyi planlamıştık. Covid-19 da bunu hızlandırıcı bir sebep oldu. Dolaysıyla Türkiye bu konuda çok kaliteli teknolojik bir alt yapıya sahip oldu ve Türkiye, dünyanın en güvenilir plazma arındırma sistemlerini kullanıyor. Türkiye sağlık açısında dünyaya öncül olduğu gibi bununla da aynı şeyi yaptı. Katkı sağlayan herkese çok teşekkür ederim.” (İLKHA)