HABER MERKEZİ

On bir ayın sultanı, içinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesini barından ramazan ayına ulaştık. İmanın, ibadetin, güzel ahlakın, ümmet bilincinin ve İslam kardeşliğinin pekiştiği mübarek ayın gelişi İslam alemi tarafından huzurla karşılanıyor. Koronavirüs salgını her ne kadar insanları eve hapse de insanlığın en büyük beklentisi ramazan ayının bu hastalıktan kurtuluşa vesile olması. Camilerin kapalı olduğu, teravih, mukabele, Cuma namazlarının toplu yapılamayacak olması Müslümanları hüzünlendirse de bu ay ile birlikte tedbir, dayanışma, tevekkül ve sabır ile ramazan ayının büyük bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Salgının düşüşe geçtiğini ifade eden uzmanlar, salgının tamamen ortadan kalkması için biraz daha sabretmek gerektiğine dikkat çekiyor. Emekli Vaiz Ahmet Doğan, Covid-19 nedeniyle hüzünlü de olsa umut verici bir şekilde karşılanacak olan Ramazan ayında hayırda yarışarak nefis muhasebesi yapılması gerektiğini belirtti. Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şemsettin Dursun da orucun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyledi.

"BU RAMAZAN BÜYÜK BİR FIRSATTIR"

Emekli Vaiz Ahmet Doğan, İslam tarihinde ilk defa böyle hüzünle karşılanan Ramazan ayında, Müslümanların, evlerini mescitlere çevirerek camiye gidememenin hüznünü bir nebze de olsa ortadan kaldırmak için çaba sarf etmesi gerektiğini vurguladı. Virüsün en kısa zamanda ortadan kalkması için Ramazan ayında bolca dua edilmesini tavsiye eden Doğan, "Demek ki Cenab-ı Allah bir şeye 'Ol' dedi mi oluverir. Rabbim bu Ramazan'da bu mikroptan Ümmet-i Muhammed'i ve insanlığı kurtarsın. İnşallah Müslümanalar mübarek Kadir Gecesini ihya ederken, bu sıkıntıdan kurtulmuş bir şekilde, birlik içerisinde bayrama girer ve yeni bir dünya inşa eder noktaya gelmiş olsun. Bu ramazan bir fırsattır. Her Müslüman kendi evinde ailesiyle Kur'an-ı Kerim, hadis ve tefsirleri okuyup anlamaya çalışmalı ve kendisini geliştirmelidir. Bununla birlikte muhtaç olan kardeşlerine yardım elini uzatmak için elinden gelen imkanları zorlamalıdır." ifadelerini kullandı.

"TERAVİH, SÜNNET-İ SENİYYEDENDİR"

Evde imkanları olan ailelerin teravihlerini cemaatle kılmasını tavsiye eden Doğan, "Teravih, sünnet-i seniyyedendir. Cemaatle kılınabildiği gibi tek başına da kıllanabiliyor. Sahura kalkacağımız ilk gecenin yatsı namazından sonra Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (Aleyhisselatu Vesselam)'in sünnetine uyarak teravih kılınır. Evlerimizde, uygun ise cemaatle kılarsak hem camilerimizin o garip durumunu kaldırmış oluruz hem de hanelerimizi birer mescide çevirmiş olmanın mutluluğunu yaşamış oluruz. İnşallah Cenab-ı Allah bizleri Ramazan'ın içerisinde de camilerle buluşturur. Müslümanların ders alması, inşallah Cenab-ı Allah'ın hoşuna gidecek ve en kısa zamanda bu durumumun düzelmesini bize bahşedecektir." şeklinde konuştu.

“ORUÇ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENMESİNE YARDIMCI OLMAKTA”

Konunun uzmanlarından örnekler veren Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şemsettin Dursun, “Kalp hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı bu konuda şunları söylemektedir; ‘Oruç tutmak sindirim sistemini dinlendirdiği için, vücutta diğer organların kanlanmasını sağlıyor, kemik iliği uyarılıyor, kan yapımı artıyor, vücut birikmiş zararlı maddelerden temizleniyor, bağışıklık sistemi güçleniyor. Dolayısıyla kalp, damar ve kanser gibi hastalıklara karşı direnç artıyor.’ Uzmanlar, orucun insan üzerindeki etkilerini, şu şekilde açıklamaktadırlar; İnsan Psikolojisi üzerinde olumlu etkiler bırakır. İnsanın ilmiyon sistemi üzerinde olumlu etki yaparak, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olmaktadır.” dedi.

“ORUÇ VÜCUDU YENİLEMEKTEDİR”

Açıklamasının devamında Dursun şunları söyledi: “Oruç, 15’inci günden sonra insan vücudunda, karaciğerde, böbrekte, ciltte detoks görevi yapmaktadır. Vücuttaki bütün toksinler dışarı atılarak vücudun hepsi yenilenmektedir. Bundan yola çıkarak bu Covid-19 salgın hastalık sürecinde, orucun bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Burada şunu da söylememiz gerekir ki; oruç tutmaları riskli olan, çok yaşlı ve kronik hasta olanlar, hekimlerin tavsiyelerine uyarak hareket etmeleri dinimizin de gereğidir.”

“İSLAM BÜTÜN İNSANLIĞIN KURTULUŞU İÇİN YEGÂNE NİZAMDIR”

Dursun son olarak şunları söyledi: “Bütün bu araştırmalar, bilimsel çalışmalar, mensubu bulunmaktan onur duyduğumuz İslam nizamının bütün insanlığın kurtuluşu için yegâne nizam olduğunu bizlere göstermektedir. Sahip olduğumuz bu değerin farkında olmamız ve buna göre hayatımızı inşa etmemiz gerekmektedir. Zira bir şeyin kıymeti yokluğunda belli olur. Ezel ve ebed nizamı İslam’a sarıldığımızda, iki dünyanın mutluluğunu elde ederek en bahtiyar insanlar grubuna girmiş oluruz. Zira Müslüman güç tutkusundan, tüketim tutkusundan ve sorumsuzluktan arınan; ihsan, infak, empati, isar, affetme ve sabır ahlakını kuşanarak umutla Rabbine yönelen ve bu umudu insanlığa dalga dalga yayan ve bu tutumuyla rol model olan insandır. Bu umudu hikmetle, irfanla, tasavvurla yayarak, toplumsal ve manevi bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkı yapacaktır.”

BİLİM KURULU ÜYESİ DOÇ. DR. KAYIPMAZ: BİRAZ DAHA SABIR…

Türkiye'nin koronavirüsle ile verdiği mücadelede gelinen noktayı değerlendiren Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Her ne kadar servislerde ve yoğun bakımlardaki yatak doluluk oranlarımız şu an için istediğimiz seviyede olsa da 10 Nisan akşamında yaşanan durum gibi sosyal mesafenin hiçe sayıldığı kitlesel sokağa çıkışlar, tüm olumlu gelişmelerin bir anda tersine dönmesine sebep olabilir. Bu nedenle hükümetimiz 4 günlük kısıtlama kararı almıştır. Diğer şehirlerimizdeki insanlarımızın da gönüllü olarak evlerinde kalarak bu sürece destek olmalarını bekliyoruz. İlk vakanın görüldüğü 11 Mart'tan bu yana milletimiz evde kalmak konusunda çok büyük emek sarf etti. Şimdiye kadar sarf edilen bu emeklerin zayi olmaması için rehavete kapılmadan biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Yoksa bir çuval incir berbat olabilir.” uyarısında bulundu.