Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, Coronavirus salgını nedeniyle eğitime ara verilmesi ve sokağa çıkma yasağı ile birlikte evlerinden dışarı çıkamayan öğrenciler için önemli tavsiyelerde bulunana eğitimci Hanpolat, bu süreçte en önemli görevin ebeveynlere düştüğünü belirtti.
Ders çalışma dışında öğrencilere bolca kitap okumalarını öneren Hanpolat, öğrencilerin kitap okuyarak bulundukları dört duvarın dışına çıkabileceklerine vurgu yaptı.
Okula gitmemenin ve sokağa çıkmamanın gençler üzerindeki psikolojik etkilerine değinen Hanpolat, “Okula gidememenin hatta yasaktan sonra sokağa çıkamamanın gençler üzerinde elbette etkileri olacaktır. Biliyorsunuz 20 yaş altı gençler için salgının büyümemesi amacıyla sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Her şeyden önce yasağa riayet ederek toplum sağlığı açısından duyarlı davranan tüm öğrencilere teşekkür ediyorum. Onlar kurallara ne kadar uyarlarsa salgın o ölçüde erken atlatılır. Okulların kapanmasının ve sokağa çıkma kısıtlamanın uygulanmasının gençler acısından bir süreliğine de olsa birtakım aktivitelerini yapamama sonucunu beraberinde getirdiği söylenebilir. Okulda çok yoğun bir sosyal çevre ile olan yüz yüze etkileşim bir anda bitti. Lise çağındaki gençler biyolojik ve psikolojik olarak ‘ergenlik’ olarak isimlendirilen nispeten sıkıntılı bir dönemi de yaşıyorlar. Bu yaş grubu çok enerjiktir. Okulda gözlemliyoruz bu durumu. Sürekli hareketli olan, koşturan, gülen, eğlenen bu yaş grubunun şimdi evde oturmalarını gerektiren bir salgın gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu yaş grubundaki gençlerin bu enerjik durumlarına demin söz ettiğimiz ergenlik döneminin etkileri eklenince konumuz çok boyutlu bir hal almaya başlıyor.” dedi.
“Ebeveynler başta olmak üzere biz öğretmenlerin üzerinde önemli sorumlulukları var”
Sokağa çıkamayan çocuklarla ilgili anne ve babalara görev düştüğünü belirten Hanpolat, “Bu açıdan başta ebeveynler olmak üzere biz öğretmenlerin üzerinde önemli sorumlulukları var. Sosyal ve mekânsal kısıtlılığın ilk etkisi olarak gençler tarafından ‘Canım sıkılıyor’ cümlesiyle dile getirilen bir durumun yaygın olarak yaşandığını ifade etmek lazım. Bu oldukça normal bir durum. Ayrıca alışkın olduğu yüz yüze eğitimin avantajlarından mahrum kalmanın da beraberinde getirdiği birtakım olumsuzluklardan da söz edilebilir.” şeklinde konuştu.
“Sabretmeyi öğreniyoruz diyen öğrencilerimiz var”
Bazı öğrencilerin evde kalma sürecini iyi değerlendirdiğini ifade eden Hanpolat, şunları söyledi:
“Olumsuz etkilenen çocukların yanı sıra bu durumu fırsata çeviren öğrencilerimizin olduğundan da haberdarız. Yeni hobiler edinenler, geçmiş yıllardan eksik kalmış konularını tamamlamaya çalışan öğrencilerimiz var. Yoğun kitap okuyarak kendilerini geliştirmeye çalışanlar da var. Okulun ve çevrenin kıymetini çok iyi anladıklarını söyleyenler var. Ailesiyle daha çok zaman geçirmenin güzel olduğunu ifade edenler var. ‘Sabretmeyi öğreniyoruz.’ diyen öğrencilerimiz var. Sonuç olarak kısıtlılığın yarattığı birtakım olumsuzluklar olmasının yanı sıra bunu fırsata çevirmeye odaklanmış bir bakış açısı da var. Hepsinde ortak nokta olarak olumsuzluklarına rağmen bu sürecin olması gerektiğinin ve geçici bir durum olduğunun farkındalığı var.”
“Öğretmenler olarak okulların açılmasını sabırsızlıkla bekliyoruz”
Okulların açılmasıyla birlikte uygulanması gereken yöntemlerle ilgili görüşlerini paylaşan Hanpolat, bu sürecin erken atlatılması için kurallara harfiyen uyulması gerektiğinin altını çizdi.
Hanpolat, “Öncelikle biz öğretmenler olarak okulların açılmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Konuştuğumuz öğrencilerin de aynı özlemi yaşadıklarını biliyoruz. Bu özlemin bitmesi için yetkililer tarafından yapılan uyarılara toplumun tüm kesimlerinin mutlaka riayet etmesi gerektiğini hatırda tutmamız lazım. Okullar açıldığında geride bıraktığımız salgın günlerinin olumsuz etkilerini en kısa sürede telafi etmeye odaklanmamız lazım. Hayatın her zaman insanın istediği gibi olmayabileceğini, zaman zaman bazı sıkıntılı dönemler yaşamamızın olağan olduğunu, bu durumlarda birbirimize kenetlenmemiz gerektiğini, önemli olanın en zor dönemlerden bile dersler çıkarmanın gerekli olduğunu konuşmamız gerekecek. Bu zor dönemleri mümkün olduğu kadar fırsata çevirmenin yollarını bulabileceğimiz bilincini ve herkesin üzerine düşeni yerine getirmesinin bu zor dönemin bitmesi üzerindeki etkisini değerlendirmemiz gerekecek.” dedi.
“Öğrencilerin konulardan geri kalmaması için büyük bir hassasiyet gösteriliyor”
Öğretimle ilgili eksikliklerin oluşabileceğine dikkat çeken Hanpolat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Millî Eğitim Bakanlığının, öğrencilerimizin bu zor süreçten en az hasarla çıkması için büyük bir duyarlılık gösterdiğini ve bu duyarlılığın beraberinde getirdiği önemli uygulamalar olduğunu hep birlikte gözlemliyoruz. Çok kısa bir sürede EBA kanallarının açıldığını ve ilkokuldan lise son sınıfa kadar tüm derslerin belirli saatlerde verilmek suretiyle öğrencilerimizin konulardan geri kalmaması için büyük bir hassasiyet gösterildiğini görüyoruz. Şu anda birçok okulumuzun ve öğretmenlerimizin öğrencilerin eksiklerini gidermek, ihtiyaçlarına cevap vermek için büyük bir çaba içinde olduklarına memnuniyetle şahitlik ediyoruz. Yani bakanlığıyla, öğretmenleriyle tüm eğitim ordusu adeta seferberlik halinde. Bu durum hayırlısıyla okullar açıldığı zaman, işimizi kolaylaştırılacak. En başta konu bakımından öğrencilerimizin hangi düzeyde olduğunu tespit edip, eksiklikleri kapatma noktasında bir çaba içinde olmamız gerekecek.”
“Aileler öğrencilerin evde bir köşeye çekilerek yalnızlaşmalarına müsaade etmemeliler”
Ailelerin bu süreçte çocukları ile iletişimlerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili bilgi veren Hanpolat, “Şüphesiz ailelere çok büyük görevler düşmekte. En önemli olanın gençlerimizi anlamaya çalışmak olduğunu ifade etmem lazım. Dışarıya alışmış bir gencin evde kalmak zorunda olmasının onlar üzerindeki etkilerini anlamaları lazım. Uzmanların konuştuklarından yola çıkarak evde sürekli miskin miskin oturmaktansa birtakım faydalı faaliyetler geliştirebilmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Birlikte kitap okuma, stres atmak amacıyla eğlenceli birtakım oyunlar oynama, oturup sohbet etme, birlikte faydalı programlar ve eğitici filmler izleme, birlikte egzersiz yapma... Bunlar ilk akla gelen şeyler. Ebeveynler yaratıcılıklarını ortaya koyarak bunlar dışında faydalı etkinlikler geliştirebilirler. Öğrencilerin evde bir köşeye çekilerek yalnızlaşmalarına müsaade etmemeliler.” dedi.
Ailelerin bu süreçte çocukları ile iletişimlerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili tavsiyelerde bulunan Hanpolat, çocuklar ve gençler üzerinde oluşacak negatif düşüncelerin bertaraf edilmesi gerektiğini söyledi.
Açıklamasının devamında Hanpolat, “Salgınla ilgili sağlıklı bilgileri yetkililerden alıp, öğrencilerle paylaşmalılar. Ne idüğü belirsiz kaynaklardan yayılan, panik yaratma amaçlı haberlere prim vermemeli, kendileri de soğukkanlı olmalılar. Yaşanan bu sürecin elbette sona ereceğini ve sabırlı olmaları gerektiğini çocuklarına belli aralıklarla hatırlatmalılar. Onları, varsa negatif düşüncelerden uzaklaştırarak sürekli pozitif düşünmelerinin önünü açmaya çalışmalılar. Bu tür zor zamanlarda kurallara riayet etmenin öneminden bahsetmeliler. Bu zor dönemi gelecekte çok faydalı olabilecek bir tecrübe edinme fırsatına dönüştürmeyi denemeliler.” diye konuştu.
“Kitaplar evden dünyaya açılan pencerelerdir”
Gençlerin bu dönemde ders çalışma dışında bolca kitap okumaları gerektiğinin altını çizen Hanpolat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle en önemli olanın EBA TV’deki dersleri düzenli takip etmenin, tekrarlar yaparak öğretim sürecinin desteklenmesinin, öğretmenlerin değişik iletişim araçlarıyla uyguladıkları etkinliklere düzenli bir şekilde katılmanın önemini vurgulamam lazım. Bunun yanında ikinci sıraya kitap okumaları gerektiğini yerleştirmeliyim. Evde izolasyon sürecinde can sıkıntısının önüne geçecek en etkili yolun okumak olduğunu söyleyebilirim. Nitekim böyle olduğunu ifade eden öğrenciler de var. Kitaplar evden dünyaya açılan pencerelerdir. Evin duvarlarının dışına çıkılmak isteniyorsa kitap okumak bunu sağlayan çok önemli bir etkinliktir. Kitaplar sayesinde bırakın Siverek'i tüm dünyayı dolaşmaları mümkün. Kitap okuduklarında zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar.”
Son olarak öğrencilere sağlıklı beslenmeleri, ev içinde hareketsiz kalmamaları, uyku düzenlerine dikkat etmeleri tavsiyesinde bulunan Hanpolat, aile bireyleriyle sürekli iletişim içinde olmaları gerektiği önerisinde bulundu. (İLKHA)