İnsanların günlük yaşantılarında çeşitli değişimleri zorunlu kılan yeni tip Coronavirus (Covid-19) salgınıyla eve kapanmak zorunda kalan insanların kimileri işlerini eve taşıyarak hayatlarını sürdürmeye çalışırken, kimileri ise evlerini birer sınıfa, medreseye çevirip hayal ettikleri değişimleri icraata sokma fırsatı buldu.
"Evde Kal, Hayat Eve Sığar" sloganları ile yetkililerin tavsiyelerine uyan Ağrılılar, evlerinde geçirdikleri zamanları eğlenceli hale getirip değişik aktivitelerle zamanlarını verimli şekilde geçiriyorlar.
Tavsiyeler doğrultusunda evde kalan Asiye Eldem, torunu Berfin Eldem ile çocukluğunda oynadığı Beştaş (Şeşık) oyununu oynarken, Zeynep ve Elif kardeşler ise basın mensubu olup, ablaları ve Hayrunisa ile röportaj yaparak vakitlerini eğlenceli hale getiriyor.
Arslan ailesi de evde vakitlerinin bir kısmını Qubiz adlı zeka oyununu oynayarak değerlendiriyor.
Ebeveynlerin evlerinde kalarak, kendilerini ve çocuklarını teknolojinin kollarına bırakmamaları, aile bireyleri olarak güzel vakit geçirebilecekleri geleneksel ve bugüne hitap eden oyunların oynanması gerektiğini ifade eden Yeşilay Ağrı Şube Başkanı Cihangir Aslan, teknolojinin gereği dışında kullanılmasının sadece tuzak olduğunu söyledi.
"Görülmeyen bir tehlike teknoloji bağımlılığı"
Teknoloji bağımlılığının masum ve görülmeyen bir tehlike olduğuna dikkat çeken Aslan, " Özellikle ebeveynlerimize aman dikkat diyelim. Çünkü teknoloji bağımlılığı görülmeyen bir tehlikedir. Önceleri önemsemiyoruz, bizlerde yaptığımız için çocuklarımızın teknoloji ile haşir neşir olmasında bir sakınca görmüyoruz ama maalesef görülmeyen bir tehlikeyi kendimiz tetiklemiş oluyoruz. Coronavirus sürecinde hepimiz evlerdeyiz, kendimizi elimizden geldiğince izole ediyoruz ama çocuklarımız ile geçireceğimiz bu zaman dilimini iyi ayarlamak lazım. Sadece çocuklar sussun diye ellerine telefon, tablet verilip televizyonun önüne dikerek bir kenara atılmamalıdırlar." dedi.
"Teknoloji ölçülü kullanılmalı"
Teknoloji noktasında ölçülü hareket edilmesi gerektiğine işaret eden Cihangir Aslan, şunları söyledi:
Bizim kendi kodlarımız olan, kültürümüzde var olan geleneklerimiz var. Bunların şu an tam zamanı. Özellikle evde ailemizle vakit geçirdiğimizde bunu eğlenceli bir hale çevirebilmek için basit, güzel oyunlarımız mevcut. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığının da yaptığı çalışmalar söz konusu. Akıl ve zekâ oyunları gibi birçok öğrencimizin uğraştığı oyunlar var. Bunlarla da evlerinde güzel vakit geçirebilirler, çocukluğumuzda çok oynadığımız geleneksel, kendi kültür ve geleneğimize ait olan evde telefon ve tabletten önce de oynadığımız çok güzel oyunlarımız vardı. Bunların da değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü bizler sürekli öğrencilerimizi, çocuklarımızı teknolojinin tuzağına itiyoruz. Söylediklerimiz yanlış anlaşılmasın, kesinlikle teknolojiden istifade edilmemelidir demiyoruz. Teknoloji yerinde, zamanında ve ölçülü kullanılmalıdır.
"Sadece sohbet edebilmek bile bir aktivitedir"
Devamında Aslan, "Lütfen çocuklarımızı telefon, tablet ve televizyonun önüne iterek onlarda hayal kırıklığı oluşturmayalım. Onlarla mümkün mertebe kendimiz iletişim kuralım, kendimiz diyalogları harekete geçirelim ve mümkünse de kendimiz onlarla oyunlar oluşturalım. Bilinmeyen bir oyunu getirip tekrar icat etmeye gerek yok. Sadece sohbet edebilmek bile bir aktivitedir." ifadelerini kullandı.
Evlerde geçirilen süre zarfı içinde ebeveynlerin güzel vakitler geçirebileceklerini kaydeden Aslan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çocuklarımızın kendi kişisel özelliklerine göre onları değerlendirmek lazım. Bir velimiz torunu ile beraber, Ağrı'da çocukluğumuzda oynadığımız Beştaş diye nitelendirdiğimiz geleneksel oyunumuzu oynayıp bize videosunu yolladılar, çocuğu ile torunları ile oynayan velilerimiz var. Arkadaşlarımız ile kendi aralarında oynadıkları oyunlar mevcut. Kendimiz oyunlar üretebiliriz, bunun için inanın ki ekstradan alternatifler aramaya hiç gerek yok. Sadece diyalog kanallarını açsınlar, çocuklar evde sıkıldıklarında annem, babam, ağabeyim, ablam, kardeşimle konuşabilirim düşüncesi kafalarında oluşsun yeter."(İLKHA)