DOĞRUHABER / Dr. Abdulkadir Turan / Analiz

HİNT BAŞBAKANI NARENDRA MODİ KİMDİR?

Son dönemlerde dünya genelinde sayıları artan milliyetçi, dini alt yapıyı önemseyen, otoriter lider tiplerinden biri olan Hindistan başbakanı Narendra Modi, 2014'te Hindistan'da iktidara gelen BJP (Bharatiya Janata Party/Hindistan Halk Partisi) üyesidir.

BJP, Hint ırkçısı RSS'nin siyasi kanadıdır. RSS (Rashtriya Swayamsevak Sangh/Ulusal Gönüllü Kuruluşu), 27 Eylül 1925'te kurulan bir Hindu militan örgüttür. Ancak örgütün temelleri, 19. Yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Zira RSS, Hint milliyetçiliğinin çatı yapılanması Sangh Parivar'ın (Hint Büyük Ailesi) örgütlü kanadı olarak ortaya çıkmıştır.

Bu yapılanmanın kökleri 1828'de Brahmo Samaj örgütünü kuran Ram Mohan Roy ve 1875'te kurulan Arya Samaj örgütüne dayanmaktadır.

Bu örgütler, “Hintler için Hindistan” çağrısı etrafında ve Hindistan'ın Hristiyanlaştırılma çabalarına karşı kurulmuş ama geçirdiği değişimle İslam karşıtlığına bürünmüştür.

Söz konusu yapılanmaların RSS'den önceki son yapılanmaları ise 1915'te Hinduların haklarını korumak için kurulan Hindu Mahasabha'dır.

Mahasabha'nın lideri Viyanak Demodar Savarkar'ın 1923'te kaleme aldığı “Hindutva'nın Temelleri” isimli kitabı, RSS'nin ideolojisi “Hindutva” ilkeleri niteliğindedir.

Savarkar'a göre Hindutva, Hindu kökenli olmaktan fazlasını ifade ediyor. Hinduluk bir ırktır; ırkın bileşenleri olan “ortak kökten gelmek” ve “ortak kanı taşımak” Hindutva'nın vazgeçilmezidir. Hindular farklı kasttan, farklı mezhepten olsa da bir ulustan çok daha öte, aynı atadan gelen ve ortak medeniyeti (Sanskriti) taşıyan bir ırktır ve Hindutva bu ırkın oluşturduğu kolektif bir kimliği, yani “Hindu Ulusunu” (Hindu Rashtra) ifade eder. Bu kapsamda Savarkar'a göre Sihler ve Caynistler de dünün Hindularıdır ve Hindutva içinde yer alır. Müslümanlar ve Hristiyanlar ise Hinduluktan çıkmışlardır; Hindutva'nın ötekileridir. Hindistan yalnızca Hinduların hem anavatanı hem de kutsal toprağıdır.

RSS'yi asıl güçlendiren ise Madhav Sadashiv Golwalkar'dır. Onun 1966'da kaleme aldığı “Düşünceler Demeti” isimli kitap, RSS'nin adeta İncil'i olarak kabul edilmiştir. Golwalkar, bu kitabında Hindistan için en büyük üç tehdit olarak Müslümanlar, Hristiyanlar ve komünistleri sıralamıştır. Böylece Müslümanlar, Hinduluğun en büyük düşmanı olarak tarif edilmiştir.

İngiliz yönetimi tarafından iki kez yasaklanan RSS, Hindistan'ın bağımsızlığından sonra 1948'de kurucu lider Mahatma Gandhi'yi öldürünce bir kez daha yasaklanmıştır.

Mahatma Gandhi'nin seküler ve bütün din mensuplarına açık bir Hindistan fikrine karşı RSS, Müslümanların Pakistan'a göç ettirilerek ülkeden sürülmelerini ve sadece Hindulara ait bir Hindistan fikrini ileri sürmüştür. RSS, görünen kimi engellere rağmen Hindistan'da gittikçe güç kazanmıştır. Hindutva'nın en büyük çatı kuruluşu Sangh Parivar, Hindistan'ın en büyük kuruluşudur ve sadece ülke içinde değil, ülke dışında da Hindu diasporası arasında faaliyet göstermektedir. Ona bağlı olarak 1940'larda Kenya'da kurulan Hindu Swayamsevak Sangh (HSS), bugün ortalama 600 şubesiyle 40'tan fazla ülkede faaliyet göstermektedir.

Sangh Parivar'ın Hindistan içindeki ilk siyasi partisi ise 1951'de kurulan ve 1977'de çalışmalarına son veren Hint Halk Birliği (Bharatiya Jana Sangh)'dir. Başbakan Modi'nin üyesi olduğu BJP ise onun yerine 1980'de kurulmuştur.[12] 1990'lardan itibaren hızla yükselişe geçen BJP, bugün 180 milyon üyesiyle dünyanın, “demokratik” olarak bilinen ülkelerinde, en büyük siyasi partisi olarak bilinmektedir.

1950 Gucerat eyaleti doğumlu Başbakan Modi, RSS ve Sanh Parivar'a henüz çocukluk yıllarında katılmıştır. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Modi, 1971'de RSS teşkilatı içinde görev almaya başlamış, RSS'ye yönelik takiplerden dolayı bir süre değişik eyaletlerde kaçak yaşamış, 1985'te bizzat RSS tarafından BJP'de görevlendirilmiştir. Parti içinde genel sekreterlik konumuna kadar çıkan Modi, 2001'de Gucerat eyaletinin başbakanı olmuştur. 

Modi, 2014'te BJP'nin başbakan adayı olarak girdiği seçimden büyük bir zaferle çıktı. BJP, 1984'ten sonra Hindistan tarihinde ilk kez parlamentoda (Lok Sabha) çoğunluğu sağladı. Başbakanlığının ilk yıllarında başarılı bir ekonomi politikası takip ettiğine dair imaj oluşturulan Modi, zamanla eleştirilere uğradı ve eleştirildikçe oy kaybını Hindu milliyetçiliğine daha fazla dayanarak kapatmaya çalıştı. 2019 seçimlerinde Cammu-Keşmir'in özerkliğine[13] son vermeyi ve Müslümanlara karşı Vatandaşlık Yasası Tasarısı çıkarmayı vaat etti. Bu vaatlerle Modi, seçimlerden daha da güçlenerek çıktı. Bu yöndeki icraatları da seçimlerdeki vaatlerini yerine getirme çerçevesi içinde değerlendirilmektedir.

Hindistan'ın geniş yetkilere sahip ve bir tür küçük başbakan konumundaki İçişleri Bakanı, BJP'nin Genelbaşkanı Amit Shah'tır. 1964 doğumlu Shah'ın bir RSS militanı olarak sicili oldukça kabarıktır. Shah, 25 Kasım 2005'te hanımıyla birlikte katledilen Müslüman lider Suhrebeddin Enver Hüseyin Şeyh'in (Sohrabuddin Anwarhussain Sheikh) katili olarak yargılanmıştır. 

Modi'nin Gucerat Başbakanı olduğu günlerde Enver Hüseyin, demokrat bir kişilik olarak bilindiği hâlde Hindistan polisi tarafından Pakistan'da örgütlü İslamî grup Leşker et-Tayyibe'nin üyesi olmakla suçlanıyordu.

Shah, 2010'da vaka ile ilgili tutuklanmış ve sadece üç ay geçtikten sonra Gucerat Yüksek Mahkemesi tarafından serbest bırakılmış, ardından iki yıl süreyle eyalete girişi yasaklanmıştır.

Shah gibi bir RSS militanının içişleri bakanı olması Hindistan polisinin Müslümanlara karşı tutumunu genel olarak açıklamaktadır.

Bu arada Hindistan'da son dönemde Müslüman yerleşim alanlarının Hint isimleri ile değiştirildiğini de ifade etmek gerekir. Bu çerçevede Uttar Pradesh eyaletinde yer alan Faizabad, Hinduizm'in tanrılarından Rama'nın doğum yerine yakınlığı gerekçesiyle ismi değiştirilerek Ayodhya yapıldı. Allahabad şehrinin adı da Prayagraj olarak değiştirildi. Ülkenin batısındaki Gujarat eyaletindeki BJP hükümeti de Ahmedabad şehrinin adını Karnavati olarak değiştirmeyi öngören bir düzenleme hazırlığında. Güneybatıdaki Telengana eyaletinin başkenti Hyderabad şehri için düşünülen isim ise Bhagyanagar.”[14]

HİNDİSTAN'DAKİ İSLAM KARŞITLIĞI İSLAMOFOBİ'NİN NERESİNDE?

Hindistan'taki İslam karşıtlığı ile Batı'daki İslamofobi arasında açık bir ilişki gözlenmektedir. Öncelikle her iki akım, Medeniyetler Çatışması tezinde birleşmektedir.

Batı'daki İslamofobi, Medeniyetler Çatışması tezinin uygulamaya konması olarak değerlendirilebilir.[15]

Medeniyetler Çatışması tezinin oluşturulmasında Hintli düşünürlerin önemli bir katkısı vardır. Söz konusu tezde, Yeni dünyanın “komutan Amerika” ve “asker Hintliler” unsurları etrafında düşünüldüğü “Medeniyetler Çatışması”nda, Batı'nın alt personel unsuru Hintlilerden karşılanmış; Çin karşıtlığı gibi İslâm karşıtlığında da Hintlilerin milliyetçi eğiliminden yararlanılmaya çalışılmıştır.[16]

Diğer yandan, Hindutva'nın bugüne kadar geçirdiği değişim, Avrupa'daki Neo-Nazizm'in geçirdiği değişimi andırmaktadır. Geçmişte Yahudi karşıtı olan Neo-Nazi grupları nasıl ki zamanla İslam karşıtlığına evirilmişse BJP de zamanla İslam karşıtlığı yönünü bilemiştir.

BJP üyeleri, Aryan ırkından gördükleri Hitler'e büyük bir sevgi beslemekteydiler, nitekim Modi'nin Gucerat eyaleti başbakanlığı döneminde Hitler'i öven pek çok yayın yapılmıştır. Yine RSS, ilkin Hristiyan karşıtlığını öne çıkarmış ancak bugün Modi ve BJP, Evanjelizm ve dolayısıyla siyonizmle çok sıkı bağlar içindedirler.

Modi ile israil Başbakanı Netanyahu arasında iki başbakanın ilişkisini aşan bir “dostluk” söz konusudur. İkilinin twitter yazışmaları, diplomatik ilişkileri dahi aşmaktadır.[17]

İsrail ile Hindistan arasındaki yakınlaşma, Hindutva ile doğrudan ilişkilendiriliyor. Modi ve Netanyahu ise ilişkilerini 2008 Mumbai vakasının duygusallığı üzerinde bina ettiklerini duyuruyorlar.[18] Mumbai'de 2008'de bazı Yahudilerin de öldürüldüğü bir saldırı gerçekleşmiş ve Hindistan, saldırıdan Pakistan merkezli Leşker-i Tayyibe'yi sorumlu tutmuştu. Modi, 2017'de israil'e gittiğinde saldırıdan iki yaşında iken kurtulan Moshe Holtzberg adlı Yahudi çocuğu da ziyaret etmişti.[19]

“Hindistan-israil ilişkilerinin geliştirilmesi, Obama'nın henüz yeni başkan olduğu, 2008-2009 yıllarının ana gündemiydi. Ama Hindistan, Batı ile ilişkisini hep canlı tutsa da israil'le ilişki konusunda tereddütler yaşıyordu. Bunun iki nedeni vardı: Hindistan'ın 200 milyonu aşkın Müslüman nüfusu ve Arap dünyası ile ticari ilişkileri…

Hindistan, israil konusunda hassasiyet sahibi olan Müslüman nüfusunun harekete geçmesinden endişe ediyordu. ABD ve Batı dışında israil'le ilişkileri gelişkin ülkelerle ticaretini sınırlı tutan Arap ülkelerini de ‘halkları karşısında güç durumda bırakmak' istemiyordu.” Nitekim, Hindistan, israil'i en geç tanıyan Arap olmayan ülkelerden biriydi ki bu tanıma ancak 1992'de gerçekleşebilmişti.

Oysa 2017'de, önce “israil cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Hindistan'a görkemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Ardından Hindistan Başbakanı Modi, israil'e gitti. Bu Hindistan ile israil arasında 25 yıl öncesine dayanan diplomatik ilişkilerin başlamasından bu yana ilk kez bu düzeyde gerçekleşen bir ziyaretti.

Modi ve Netanyahu'nun ziyaret öncesinde The Times of India gazetesinde birlikte yayımladıkları makale, bu ziyaretin ürkütücü yanına işaret ediyor. ‘Hindistan ve israil geleceğe el ele yürüyor' başlığını taşıyan makalede, iki taraf arasındaki ilişkilerin, ‘doğal bir ortaklık' olarak 25 yıldan bu yana günden güne güçlendiğine dikkat çekiliyor, Hindularla Yahudiler arasında ruhsal bir bağın bulunduğu iddia ediliyor. İki tarafın da canlı ve modern bir demokrasiye sahip olduğu vurgusu yapılıyor. İsrail'in teknolojik gücünün Hindistan'ın insan unsuruyla buluşmasının önemine değinilerek Hindistan'ın ‘Hindistan'da üret!' projesinin israil için ‘Hindistan'la birlikte üret!' şeklinde uyarlanmasından söz ediliyor.”[20]

Netanyahu da Ocak 2018'de Hindistan'a görkemli bir ziyarette bulundu.[21] Bu ziyareti 2019'da başka bir ziyaret takip edecekti. Ancak israil'deki siyasi koşullar uygun olmadığından ve ardından Korona salgını, ziyaretin gerçekleşmesini engelledi. Bugünlerde Korona salgını ile ilgili olarak israil'in en çok temas hâlinde olduğu ülke, Hindistan'dır.

Modi dönemindeki Hindistan-ABD ilişkileri de Hindistan-israil ilişkilerini andırmaktadır. Geçmişte 3. Dünya Ülkeleri'nin lider ülkesi olarak Hindistan ile Amerika arasında mesafeli bir ilişki söz konusuydu. Modi döneminde bu durum, tamamen değişmiş görünüyor. ABD Başkanı Donald Trump, Korona tehdidine rağmen Şubat ayı sonunda Hindistan'ı ziyaret etti ve hatta istisnai bir durum olarak Trump,  bir stadyumda Hintlilere hitap etti. Trump, Modi'ye destek turu gibi görünen ziyareti sırasında Vatandaşlık Yasa Tasarısı protestoları çerçevesinde katledilen Müslümanlardan ise hiç söz etmedi.[22]

Bu bağlamda BJP'nin ve Modi'nin Hindistan'daki iktidarını, Güney Amerika'da sol partilerin ardından “ABD-Evanjelizm-Siyonizm” desteğiyle iktidara gelen sağ partilere benzetmek de mümkündür.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Hindistan Müslümanlarının yaşadığı sorunlar yüzeysel değil, “Hindutva”nın derinlemesine genişlemesi; “Evanjelizm ve Siyonizm”in İslam karşıtı stratejilerinin bir kesitidir.

Hint hükümetinin Müslümanlara karşı mevcut siyaseti; Büyük Britanya döneminde Müslümanlara karşı yürütülen “ötekileştirme, ayrıştırma, bölme, dağıtma ve etkisizleştirme” stratejisini “imha” ile neticelendirme hedefi üzerine kurulmuştur. Başka bir ifadeyle, Hindistan iktidar partisi BJP, ideolojisi Hindutva'da açıkça belirtildiği üzere Hindistan'ı Müslümansızlaştırma siyaseti yürütmektedir.

BJP, bu siyasetinde dışarıda Medeniyetler Çatışması tezinin sahipleri Evanjelist ve Siyonistlerle ittifak halindedir. Bizzat BJP, dünyadaki İslam karşıtı süreci değerlendirip böyle bir ittifak için girişimde bulunmuştur ve söz konusu güçler, Güney Asya siyasetleri ve dünya ile ilgili stratejilerinde BJP'yi “uygun müttefik” olarak görmüşlerdir.

Konunun Güney Asya ile ilgili yanı, İslam'ın geçmiş yüzyıllarda aldığı bütün darbelere rağmen Güney Asya'da büyük bir toparlanma sürecine girmiş olmasıdır. Endonezya ve Malezya'daki İslamî uyanışın Pakistan ve Afganistan üzerinden Orta Asya ile de buluşması, İslam'ı söz konusu bölgede neredeyse bir milyara yaklaşan bir nüfus gücüyle yeniden bir bölge ve dünya gücü hâline getirecektir. Müslümanların yaklaşık yarısının yaşadığı bu coğrafyadaki böyle bir gelişmenin önüne geçmenin en kolay yolu Hint Müslümanlığını, Hindistan'dan sürüp Bangladeş ve Pakistan'da etkisizleştirmekten geçmektedir. Bu üç ülkede 600 milyona yaklaşan Müslüman nüfus etkisizleştirilmeden, Orta Asya ile Endonezya ve Malezya adaları arasında bir bütünleşmeyi engellemek mümkün değildir.

Öte yandan Evanjelizm ve Siyonizm, İslam'a karşı düşmanlığı “Bush Teorisi” üzerinden iklim değişikliği ile mücadele gibi küresel bir sorun ve her kesimin katılması gereken “bir insanlık sorunu” gibi ele almakta, dünyanın hiçbir noktasında İslamî bir uyanışın gerçekleşmemesi için projeler geliştirip bu projelere müttefikler bulmaktadır. Hindistan'da Müslümanlara karşı geliştirilen strateji de bu kapsamda ele alınmalıdır.

Bu strateji karşısında artık, bölgesel, etnik ve mezhepsel dar çözümlerin iş görmediği görünmektedir. Yine Hindistan'da Müslümanlar arasında yaygın olan bireysel ve dar toplumsal sıkı dindarlığın İslam'ın yaşanmasında kısmi bir süreklilik sağlasa da bir kurtuluş stratejisine dönüşmediğinde, etkisiz kaldığı açıktır.

Müslümanların küresel ölçekte (beynelmilel), bütün Müslüman kesimleri kapsayıcı projelere ve bir üst stratejiye gereksiniminin olduğu artık çok açıktır. Atılacak her adım, ancak böyle bir stratejiye hizmet edecekse durumu düzeltmeye hizmet edecektir.

 

Kaynak:

[12] Duygu Çağla Bayram, “Hindutva-RSS-BJP-Modi: İdeolojik prizmayla yeniden tasarlanan Hindistan'ı anlamak”, Anadolu Ajansı, Aralık 2019, Hindutva-RSS-BJP ModideolojikprizmaylayenidentasarlananHindistananlamakAA.pdf ET: 06.04.2020.

[13] Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir sorunu hakkında daha fazla bilgi için bkz. SDAM, “Dünden Bugüne Keşmir Sorunu”, Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi, http://sdam.org.tr/haber/116-dunden-bugune-kesmir-sorunu/ ET: 06.04.2020.

[14] https://tr.euronews.com/2018/11/14/hindistan-sehirlerin-musluman-isimlerini-degistiriyor ET: 06.04.2020.

[15] Murat Aktaş, “Avrupa'da Yükselen İslamofobi ve Medeniyetler Çatışması Tezi”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:13, No:1 (Yıl: 2014), s.31-54, http://aacd.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/462/2018/02/C13S1Aktas.pdf ET: 06.04.2020.

[16] http://sdam.org.tr/haber/80-trump-politikalarinin-dusunsel-arka-plani-ve-abdnin-olasi-dis-siyaseti/ ET: 06.04.2020.

[17] https://twitter.com/narendramodi/status/1059842760159694849?lang=en ET: 06.04.2020.

[18] https://spectator.us/modi-netanyahu-asia-odd-couple/ ET: 06.04.2020.

[19] https://www.bbc.com/news/world-asia-india-42659135 ET: 06.04.2020.

[20] https://dogruhaber.com.tr/yazar/dr-abdulkadir-turan/8423-bagrimiz-delik-desik-ediliyor/ ET: 06.04.2020.

[21] https://www.youtube.com/watch?v=3NagFHE2aqA; ET: 06.04.2020.https://www.aljazeera.com/news/2018/01/defence-trade-bollywood-netanyahu-visits-india-180114093122279.html ET: 06.04.2020.

[22] https://foreignpolicy.com/2020/03/11/india-us-relationship-bigger-than-trump-modi/; ET: 06.04.2020.https://www.reuters.com/article/us-india-usa-trump-gaffes/trump-stumbles-on-indian-names-hindi-word-in-cricket-stadium-speech-idUSKCN20I1J8; ET: 06.04.2020.https://economictimes.indiatimes.com/news/politics-and-nation/heres-the-full-text-of-donald-trumps-speech-at-motera-stadium/articleshow/74287034.cms?from=mdr ET: 06.04.2020.

SDAM