HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; vatandaşlara yönelik ekonomik destek paketlerinin genişletilmesi, salgınla daha etkin mücadele, vakaların izolasyon ve takip projelerinin önemi ile genç evlilerin mağduriyetlerinin giderilmesi konularına dikkat çekti.
21 il için getirilen ekilebilir tüm arazilerin ekilmesi ve tohum desteği projesinin 81 ilin tamamına yayılması gerektiğini söyleyen Sağlam, destek paketlerinin genişletilmesi ile ilgili önemli tavsiyelerde bulundu.
Değerlendirmesinde genç evlilik mağdurlarına da değinen Sağlam, “İnfaz yasası paketi ile mağduriyetlerin giderilmesi yönündeki beklenti de hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır.” dedi.
“Destek paketleri genişletilmelidir”
Pandeminin ekonomik ve sosyal etkisinin gün geçtikçe ağırlaştığına işaret eden Sağlam, “Önümüzdeki birkaç ay için küresel bir ekonomik durgunluk, yılın ikinci yarısında ise bir kriz beklentisi vardır. Bu süreci atlatabilmek için hemen her kesimin ciddi fedakârlıklarda bulunması gerekir. Sosyal devlet anlayışı ve toplumsal yardımlaşma ile dayanışma kültürü, strateji haline getirilmelidir. Bu anlamda hükümetin ortaya koyduğu irade olumlu fakat yetersizdir. Destek paketleri daha etkili ve kapsamlı hale getirilmelidir. Ekonomik hayatın büyük tahribatlara maruz kalmaması için hemen harekete geçilmeli, sosyal izolasyonun etkileri asgariye indirilmelidir.” dedi.
“21 il için getirilen ekilebilir tüm arazilerin ekilmesi ve tohum desteği projesinin 81 ilimizin tamamına yayılması sağlanmalıdır”
Destek paketlerinin genişletilmesi çağrısında bulunan Sağlam, “Kısa çalışma ödeneğinden sonra işçi çıkarma yasağı ve bunun yerine ücretsiz izin konusunda yapılması düşünülen yasal değişiklik, önceki uygulamanın da bir adım gerisinde kalmaktadır. Ücretsiz izne gönderilenlere ödenecek günlük 39 lira, açlık sınırının bile çok altındadır. Şu anda işyerlerini kapatmak sorunda kalmış binlerce küçük ve orta ölçekli işletmeler için sadra şifa olacak ciddi bir destek paketi düşünülmemiştir. İktisadi anlamda önümüzdeki üç ayın hayati önemde olduğundan hareketle; çek ve senetlerin vadelerinin en az üç ay ertelenmesinin sağlanması gerekir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, yine en az üç aylığına SGK primlerinden muaf tutulmalıdır. 21 il için getirilen ekilebilir tüm arazilerin ekilmesi ve tohum desteği projesinin 81 ilimizin tamamına yayılması sağlanmalıdır. Çeşitli işlerde çalışan, gündelikçi ve kayıt dışı yüzbinlerce kişi için de bir destek projesi düşünülmelidir.” ifadelerini kullandı.
“İzolasyon takip projeleri suiistimal edilmemelidir”
‘İzolasyon Takip Programı’ hakkındaki endişelerini dile getiren Sağlam, “Covid-19 hızla yayılırken virüs bulaşmış kişilerin kontrol, takip, tedavi ve izolasyon işlemleri için değişik uygulamalar ön plana çıkıyor. Kimi ülkeler elektronik çiplerle takip programlarını gündemlerine alırken, Türkiye de cep telefonlarına indirilen ‘İzolasyon Takip Programı’ ile hastaları takip etmeye çalışmaktadır. Teknolojik imkânların kullanılmasının önemli avantajlar sağlayacağı muhakkaktır. Ancak bu yöntem beraberinde kişisel verilerin depolanıp hukuksuz bir şekilde amaç dışı kullanılması gibi birçok risk de doğurmaktadır. Verilerin elektronik ortamlarda depolanması, kötü amaçlı kullanımlara kapı aralayabilir. Dolayısıyla tedbirler alınırken hem kişisel özgürlük alanlarına dikkat edilmeli, hem kişisel bilgilerin gizliliği de sağlanmalıdır. Tedavi sürecinden sonra bu bilgilerin imha edilmesi güvence altına alınmalıdır.” dedi.
“Görevlilerin her fırsatta cezai işlem uygulaması, zor durumdaki halkın hayatını daha fazla zorlaştırmaktadır”
Sağlam, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Covid-19 virüsünün bulaşmasının önlenmesi için alınan tedbirler elbette önemlidir. Sonuç alabilmek için herkesin bu tedbirlere uyması gerekir. Ancak görevlilerin de her fırsatta cezai işlem uygulaması, zor durumdaki halkın hayatını daha fazla zorlaştırmaktadır. Bu süreçte işten çıkarılan, işyerleri tedbir kapsamında kapatılan, günlük yevmiye ile geçimini temin eden, dışarı çıkamadığı gün evine ekmek götüremeyecek durumda olan nice insan vardır. Salgından daha fazla etkilenen bu kesimlere yardımcı olma esasına dayalı uygulamalar, tedbirleri daha anlamlı kılacaktır. Bununla birlikte tedbirleri ihlal eden veya etmek zorunda kalan vatandaşlara verilen astronomik cezaların ıslahtan çok ciddi bir haksızlığa neden olduğu da unutulmamalıdır.”
Genç evlilik mağdurları
Genç evlilik mağduru ailelerin dramının halen devam ettiğini sözlerine ekleyen Sağlam, “Birçok evli genç, 8-10 yıl sonra çıkan mahkeme kararları ile ağır hapis cezaları almış ve cezaevlerine atılmış durumdadır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir devlet, kendi vatandaşlarını erken yaşta evlendiği için ağır hapis cezaları ile cezalandırmamıştır. Ülkemizde şikâyet söz konusu değil diye cinsel saldırı yapanlara göz yumulurken, karşılıklı rıza ve evlilik sözleşmesiyle yuva kuranlara tecavüzcü muamelesi yapılmaktadır. Yetkililer tarafından defalarca genç yaşta evlilikten dolayı yaşanan mağduriyetlerin giderileceği söylenmiş olmasına rağmen bugüne kadar hiçbir adım atılmamıştır.” dedi.
“İnfaz yasası paketi ile mağduriyetlerin giderilmesi yönündeki beklenti de hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır”
Türkiye’de kadınları korumak için çıkarılan yasaların aksine ilk önce kadınları mağdur ettiğine dikkati çeken Sağlam, “Mecliste görüşülmekte olan infaz yasası paketi ile mağduriyetlerin giderilmesi yönündeki beklenti de hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Genç evlilik mağdurlarının tecavüzcülerle bir tutulması hukuki olmadığı gibi insani, vicdani ve ahlaki de değildir. Bu insanların alınlarına vurulan bu leke, bir an önce temizlenmeli; bu kanunu çıkaran meclis ve uygulamayı yapan hükümet de yanlışlarından dönerek bu vebalden bir an önce kurtulmalıdır. Ülkemizde güya kadınları korumak amaçlı çıkarılan yasalar ilk önce kadınlarımızı mağdur etmiştir. Bu kanunun uygulanmasıyla eşleri cezaevine atıldığı için tek başına hayat mücadelesi vermek zorunda kalan kadınların ve yetim gibi büyüyen çocukların dramlarının ivedilikle ele alınması, inancımıza ve toplum gerçeğimize uygun bir yasal düzenleme yapılması için başta iktidar olmak üzere mecliste temsil edilen tüm siyasi partileri göreve davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Covid-19 ile daha etkin mücadele edilmeli
Covid-19 teşhisi konulmuş vaka sayısı dünyada 2 milyona yaklaşırken, Türkiye’de bu sayının 50 bini aştığını hatırlatan Sağlam, “Sayılar, işin ciddiyetini bir kez daha ortaya koymuştur. Salgının henüz yayılma döneminde olan ülkemizde her vatandaşın bireysel olarak önlemlere mutlak surette uyması zorunludur. Çocuklar ve gençlerin daha belirtileri ortaya çıkmadan birer taşıyıcı oldukları, farklı yaş gruplarında risk faktörü olarak kronik hastalıkları olmayan bireylerde de ağır seyredebildiği görülmüştür. Bu durumda toplumun tamamının bilinçli davranması ile ancak başarıya ulaşılabilir. Önümüzdeki dönemde vaka sayısının mevcut hastane kapasitelerinin üzerine çıkma ihtimalini göz önünde bulundurarak hanelerimizde salgınla mücadele etmeyi öğrenmek zorundayız. Bu bilinçlenme, hastanelerdeki yoğunluğu azaltacağı gibi psikolojik olarak hastanın kendisini daha iyi hissetmesine de katkı sağlayacaktır.” dedi.
“Bizim küçük bir ihmalimizin başka insanların ölümüne sebep olabileceği unutulmamalıdır”
Virüs ile daha etkin mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Sağlam, “Evde tedavi edilen pozitif vakaların izolasyonuna anında başlanmalı ve sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Önlemlerin sözlü anlatılması ile yetinilmemeli, ilgili kurum tarafından vakalar ciddiyetle takip edilmelidir. Bu hastaların ilaçları elden teslim edilmeli, hastaneye gitmeleri gereken durumlarda sadece Covid-19 hastalarına bakan hastanelere yönlendirilmelidirler. Kontrol amaçlı dahi diğer hastanelere gitmeleri diğer hastalar açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Bizim küçük bir ihmalimizin başka insanların ölümüne sebep olabileceği unutulmamalıdır.” diye kaydetti. (İLKHA)