2 Nisan Otizm farkındalık günü bugün...Bugünün anlam ve önemi oldukça önemli. Herkesin yaşayabileceği otizmin, farkındalık gününde otizm hakkında bilinmeyenleri herkes öğrenmeli. Bugünün önemini öğrenen ve konuya ilişkin bilgi sahibi olmak isteyenler, otizm nedir arayışa geçerken, bu özel günün anlam ve önemini çevresindekilere de anlatmak isteyenler harekete geçti. Otizm Farkındalık Günü mesajları yoğun ilgi görmeye başladı.İşte 2 Nisan otizm farkındalık günü hakkında merak edilenler ve bilinmesi gerekenler...

 OTİZM NEDİR?

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB’nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. Yakın dönem araştırmaları otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. Otizm vakalarının sayısı 1980’lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

Otizm beynin birçok kısmını etkiler ama bu etkinin nasıl geliştiği çok iyi anlaşılamamıştır. Ebeveynler genellikle çocuklarının yaşamının ilk iki yılında belirtileri fark eder. Erken davranışsal ya da kavrayışsal müdahaleler çocukların kendine bakabilme yetisi ile sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına yardımcı olabilir. Otizm tanılı çocukların çok azı erişkin olduktan sonra bağımsız yaşamakta, bunlardan bir kısmı bunda başarılı olabilmektedir. Bazılarının otizme bir çare aradığı, diğerlerinin de otizmin bir bozukluktan çok bir durum olduğuna inandığı bir otistik kültür ortaya çıkmıştır.

 Özellikleri

Otizm tek bir belirtiden çok,bir dizi belirti ile fark edilir. Ana özellikleri sosyal etkileşim bozuklukları, iletişim bozuklukları, sınırlı ilgi ve yineleyici davranıştır. Atipik yemek yeme gibi diğer özelliklere sıklıkla rastlanır ama tanı koymak için gerekli değildir. Otizmin belirtileri genel popülasyon içinde tek tek görülür ama patolojik şiddette belirtiler ile kişilik özelliklerini birbirinden kesin hatlarla ayıracak kadar yüksek oranda bağdaştırılamaz.

OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ MESAJLARI

Otizm eksiklik değil, farklılıktır. Otizmin farkındayız ve onların yanındayız.

Otizmi yaşayan ve farkında olan herkesle otizmin farkındayız. Otizm hastalık değil, farklılıktır.

Bugün Dünya Otizm Farkındalık Günü! Otizm eksiklik değil farklılıktır. Farklılıkları birlikte fark edelim ve onların sevgi dolu enerjilerini hissedelim.

 "Otizm seçim değil, ama farkında olmak senin seçimin." 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü

Farklılığımız yok, ortaklığımız çok! 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününde; “Otizme Mavi Işık Yak”

Otizm eksiklik değil, farklılıktır. Otizmin farkındayız ve onların yanındayız.Unutmayalım ki, engel diye bir şey yoktur. En büyük engel sevgisizliktir! 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü Kutlu Olsun.

Farklılıkları bu dünyaya çok şey katacak yeter ki farkında ve yanlarında olmayı bilelim.Daha güzel bir dünya İçin farkındayız, farklılıklarımızla bir aradayız.

Otizm bir hastalik değil, nörobiyolojik bir bozukluktur. 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde sende Otizm’e mavi ışık yak..

Otizmin farkındayız, onların yanındayız. Otizmin tek tedavisi erken tanı ile yoğun ve sürekli eğitimdir. 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü.

Göz teması kuramayabilirim ama yüreğini hissederim.. Otizm eksiklik değil farklılıktır. Otizmin farkındayız ve Onların yanındayız...

OTİZMDE SOSYAL GELİŞİM

Otizmi olan kişilerin sosyal bozuklukları vardır ve sıklıkla, çoğu insanın farkına varmadan sahip olduğu, diğer kişiler hakkındaki sezgilere sahip değildirler. Tanınmış otistik Temple Grandin, nörotipiklerin sosyal iletişimini anlayamama yetersizliğinden ötürü kendisini "Mars’ta bir antropolog gibi" hissettiğini söylemiştir.

Sosyal bozukluklar çocukluğun erken dönemlerinde belirginleşir ve erişkinliğe doğru devam eder. Otizm tanılı bebekler sosyal uyaranlara daha az dikkat eder, başkalarına çok daha az bakar ve gülümser ve kendi adlarına çok az tepki verir. Otizm tanılı çocukların daha çarpıcı normal dışı sosyal davranışları da vardır; örneğin çok az göz teması kurar, ileriyi düşünen tavırlar gösterir ve başka bir kişinin eli ile oynayarak iletişim kurmaya çalışırlar. Üç ile beş yaş arasındaki otism tanılı çocuklar başkalarına aniden yaklaşmak, duygulara karşılık vermek ve taklit etmek, konuşmadan iletişim kurmak ya da sıra ile bir şeyler yapmak gibi sosyal kavrayışları daha az sergilerler. Ancak, kendilerine bakan kişi ile bağ kurarlar. Normalden biraz daha az güvenli bağlılık gösterirler ama bu özellik zekâ gelişimi daha fazla olan ya da daha az şiddetli OSB’si olan çocuklarda görülmez. OSB’si olan daha büyük çocuklar ve erişkinler yüz ifadesi ve duygu tanıma testlerinde daha kötü sonuçlar alır.

Yaygın inanışın aksine otizm tanılı çocuklar yalnız kalmayı tercih etmez. Otizmi olanlar için arkadaşlık kurmak ve sürdürmek zor olmaktadır. Ne kadar yalnız olduklarını, arkadaşlarının sayısı değil, arkadaşlıklarının kalitesi belirler.

OSB’si olan bireylerdeki saldırganlık ve şiddet hakkında birçok hikâye anlatılır ama çok az sistematik araştırma bulunmaktadır. Eldeki sınırlı sayıdaki veri, zekâ geriliği olan çocuklarda otizmi saldırganlık, eşyalara zarar verme ve öfke nöbetleriyle ilişkilendirir. Dominick et al. OSB’si olan 67 çocuğun ebeveyniyle yaptığı mülakat sonucunda bu çocukların üçte ikisinin şiddetli öfke nöbetleri geçirdiğini ve üçte birinin geçmişinde saldırganlık vakaları olduğunu belirtmiştir. Öfke nöbetleri, geçmişinde dil öğrenme bozukluğu olan çocuklarda belirgin bir şekilde daha yaygındır