Evde geçirilen zamanın televizyon ve teknolojik cihazlarla heba edilmemesi gerektiğini ifade eden kitabevi sahipleri ise, bu zamanların ganimet olarak görülmesi ve özellikle çocuklarla verimli zaman geçirmeleri yönünde programlar yapılması gerektiğini ifade ediyorlar.

Bol bol kitap okunması gerektiğini ve evde geçirilen zamanın boşa geçirilmemesi gerektiğini dile getiren kitabevi sahipleri, geleceğe daha emin adımlarla yürünmesi için bu günlerin iyi bir şekilde değerlendirilmesi yönünde tavsiyelerde bulundular.

Van’da faaliyet gösteren kitabevi sahiplerinden Fikret Özkan, gençlere tavsiyelerde bulunarak gelecekte hayal ettikleri yerlere gelmek için bu günleri fırsata çevirmeleri gerektiğini belirtti.

"Coronavirus mahkûmiyetini hayra çevirebiliriz"

Özkan, "Gençlere tavsiyem şudur; bu hayat öyle veya böyle geçecek. Arkamıza dönüp baktığımızda bizi ileri taşıyacak bir kazanımımız olmalı. Kazanımlarımızın geçtiği yegâne yol da kitaplardır. Bu günlerimizi en iyi şekilde değerlendireceğimiz yol okumaktır. Bu süreci okuyarak ya da okulda eksik olduğumuzu düşündüğümüz yönlerimizi tamamlayarak ya da hayallerimize ulaşma adına bir iki adım daha atarsak ve bunu kendimiz için bir kazanım olarak değerlendirebilirsek, kendimiz için zarar olarak gördüğümüz Coronavirus mahkûmiyetini hayra çevirebiliriz. Gençler, akşama kadar oturup televizyon izleyerek ve bu günleri strese çevirme yerine, daha çok nasıl soru çözebilirim, daha iyi nasıl bu zamanı değerlendirebilirim hesabını yapmalıdır.” dedi.

"Peygamberimiz bize büyük bir hakikati hatırlatmakta"

Konuşmasının devamında Özkan şunları söyledi: "Sevgili Peygamberimizin ashabından birine söylediği şu hikmetli tavsiyesi ne kadar manidardır. ‘Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil; ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan önce sağlığın. Ayrıca Rabbimizin ‘Bir işi bitirince, hemen başka bir işe giriş, onunla uğraş! Hep Rabbine yönel ve O’na yaklaş!’ (İnşirah, 7-8) buyurması da bize çok büyük bir hakikati hatırlatmaktadır."

"Zamanın boşa harcanması büyük pişmanlık sebebi olacaktır"

"İslâm’da boş zaman veya boşa geçirilecek bir tatil anlayışı yoktur" diyen Özkan, "Çalışırken yorulan bir insanın, dinlenirken de bir işle meşgul olması, çalışarak dinlenmesi söz konusudur. Şuurlu bir genç, ‘İb­nü’l-Vakt’ olmalı, yani yaşadığı anın kıymetini bilerek, onunla en güzel şekilde geleceğine hazırlık yapmalıdır. Böyle yapılmadığı takdirde zaman boşa harcanmış olur. Zamanın boşa harcanması ise, en büyük pişmanlık sebeplerinden olacaktır. Dolayısıyla bizim düsturumuz şu olmalıdır; zamanı öyle güzel değerlendirmeliyiz ki, ‘Yarın vefat edeceksin’ denilse bile programımızda herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı hissetmemeliyiz." ifadelerini kullandı.

“Telafisi mümkün olmayan en büyük israf zaman israfıdır”

Özkan zaman israfı konusunda da şunları kaydetti: “Müslümanlar olarak gündemimizde tuttuğumuz ve sadece maddi bir anlayış üzerinden değerlendirdiğimiz israf kavramını bir de zaman açısında değerlendirmeyi hiç düşündük mü? Zira en kolay harcadığımız ve telafisi mümkün olmayan tek ve en büyük israf zaman israfıdır. Ancak bunun böyle olduğunu düşünmüyoruz bile. Bu zihniyetle yetişmeyen ve zamanın ehemmiyetini kavramadan yetişen neslimizin gündemine bu meseleyi oturtmak zorundayız.”

“Hayatın gayesini ve manasını anlamayan, zamanı değerlendiremez”

Zamanı idrak edip değerlendiremeyenlerin hayata dair hiçbir şeyi değerlendiremeyeceğini belirten Özcan, “Bu bağlamda şunu ifade edebiliriz ki; insanın hayatının her alanındaki başarısı zaman telakkisi ve idrakine bağlıdır. Ayrıca zamana değer veren fert ve milletler ilerlemiş, yükselmiş; zamanı değerlendirmeyenler çökmüş ve yıkılmışlardır. Hatta insanın saadeti zamanı değerlendirmesiyle, felaketi ise zamanı zayi etmesiyle alakalıdır. Unutulmamalıdır ki hayatın gayesini ve manasını anlamayan, zamanı değerlendiremez. Ruh, yenilecek yemeklerle değil ilim ve irfanla doyurulabilir. Unutmamalıyız ki zamanı değerlendiremeyenler, ömrünü boşa geçirmiş olurlar ki bu yolculuğun sonunda duyulacak pişmanlık çok da fayda vermeyecektir.” şeklinde konuştu.

"Bu günleri fırsata çevirmeliyiz"

Van’ın tanınan alışveriş merkezlerinden birinin personel şefi olarak görev yapan Cesim Gülsarı, yetkililerden gelen “evde kal” uyarılarından sonra kitap satışlarında hareketlilik yaşandığını fakat kitaplardan çok oyun ürünlerine ciddi bir talebin olduğunu söyledi.

Aynı aile içinde bile insanların birbirinden uzaklaştıklarını ifade eden Gülsarı, “Bu günleri fırsata çevirme durumumuz olabilir. Anne ve babalar çocukları ile vakit geçirmeleri gerekiyor. Ailede yeniden bir farkındalık oluşturulması gerekiyorsa oluşturulması lazım. Bu musibeti bir rahmete çevirebiliriz. İnsanların tefekkür etmesi lazım acaba bu musibet neden geldi diye, maddi ve manevi eksikliklerimiz varsa bunları tamamlamamız gerekiyor. Ayrıca yaşlılarımıza iyi davranmamız gerekiyor. Ve onların sıkıntılarını çözme noktasında onlara yardım etmemiz gerekiyor. Yaşlılarımızı el üstünde tutmamız gerekiyor." ifadelerinde bulundu.(İLKHA)