İnsanlığın; tarihte örneği olmayan ve alışık olmadığı çok çetin günlerden geçtiğini, insanlık âlemi olarak bizlerin, tüm maddi olanak ve sınırsız imkânlara rağmen, beşer olarak aciz ve çaresiz kaldığı büyük bir musibet ile karşı karşıya kaldığımızın belirtildiği açıklamada:
"Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizi derinden etkileyen hem de manevi bir musibeti yaşıyoruz"
"Kororonavirüsü diye isimlendirilen ve alınan tüm tedbirlere rağmen önü alınamayan, tüm devletlerin, hekimlerin, doktorların ve sağlık kuruluşlarının çaresiz ve aciz kaldığı, adeta teslim olmak zorunda kaldığı, on binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesini de yatağa düşüren, büyük bir hızla yayılıp insanlığı tehdit eden, sosyal hayatı felç eden, hayatın tüm alanlarını durma noktasına getiren, ekonomik düzenleri ezip geçen, eğitim sistemlerini sekteye uğratan ve özellikle İslam'ın en büyük şiarlarından olan cemaatle namazın, Cumadaki sala, hutbe ve namazının durdurulması gibi manevi değerlerimizi ve Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizi de derinden etkileyen büyük, çok kapsamlı, hem maddi hem de manevi bir musibeti yaşıyoruz."
"Bu musibeti, Rabbimize karşı kulluktaki zaaflarımızın bir sonucu olduğuna inanmak ve kabul etmek zorundayız"
"O'nun bilgisi dışında bir yaprak dahi yerinden düşmez." ( Enam 59 ) Ayeti hükmünce, yeryüzünde yaşanan hadiseleri, musibetleri Allah'ın iradesi ve bilgisi dışında geliştiğini düşünmek inancımıza zıttır." denilen açıklamanın devamında:
Bizler Müslümanlar olarak, yaşadığımız bu büyük musibeti Allah'ın bir ikazı ve uyarısı olduğuna inanıyoruz. Koronavirüs; günah dosyası kabarık, ilahi çizgiden uzaklaşan, doğru istikametini kaybeden, büyük zulümlerin, cürümlerin ve haksızlıkların, akıtılan kanların faili, eşsiz nimetler içerisinde şımaran ve Rabbini unutan insanlığı terbiye etme ve hizaya getirmeye yönelik ilahi bir ikaz olduğundan en ufak bir şüphe yoktur. Bu musibeti; işlediğimiz günahların, ihmalkârlıkların ve Rabbimize karşı kulluktaki zaaflarımızın bir sonucu olduğuna inanmak ve kabul etmek zorundayız.
"Musibetin kalkması için tövbe, istiğfar ve duaya davet"
Koronavirüs musibetine karşı tek çaremiz, konunun uzmanları tarafından tavsiye edilen beşeri tedbirlerle birlikte, yeryüzünün ve gökyüzünün hâkim ve hükümdarı, güç ve kudretine sınır olmayan Allah-u Teâlâ'ya iltica etmek, günahlarımızdan tövbe ve istiğfar ederek, büyük bir nedametle rahmet kapısını çalmaktır. Ondan başka bu musibeti üzerimizden kaldıracak, bizleri sıhhat ve selamete erdirecek hiçbir güç ve otoritenin olmadığını ve olmayacağı apaçık ortadır. Zaman tövbe, istiğfar, secde ve dualarla çaresizliğimizi, acizliğimizi ve feryadımızı içten bir yönelişle, musibeti Allah'a şikâyet etme zamanıdır.
Rabbimizin "Eğer siz şükreder ve iman ederseniz Allah size niçin azap etsin…" ( Nisa 147 ) Ayetini rehber edinerek, Genç yaşlı, kadın erkek, bir bütün olarak, bu büyük musibetin kalkması için duaya durmamız, tövbe ve istiğfarlarla Allaha yönelme, temizlenme ve arınma seferberliği içerisinde olmamız gereken bir süreçten geçiyoruz. Musibetin şiddetinden ve kötü sonuçlarından Allah'a sığınıyoruz."
"Rabbimizden temenni ve duamız; Tüm dünyayı aciz ve çaresiz bırakan k
oronavirüsü musibetini kaldırması ve bu hastalığa maruz kalan Müslümanlara kendi katından şifa vermesidir. Bu vesileyle korona virüsü sebebiyle vefat eden tüm Müslümanlara Allahtan rahmet, yakınlarına Sabr-ı Cemil ile birlikte hasta olanlara acil şifalar diliyoruz". şeklinde temennilerde bulunuldu. (İLKHA)