Uygulanmak istenen infaz indiriminin adalet çerçevesinde olması gerektiğini söyleyen Sayğın, devlete karşı işlenen suçlardan mahkûm olanların kapsam dışında bırakıldığını belirtti.
Sayğın, “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne kadar devlet, kendisine karşı işlenen suçlarda, genelde suçlu bulduklarını en ağır şekilde cezalandırma yoluna gitmiştir. Bununla birlikte siyasi suçlar ile adli suçlar arasında hem cezaların miktarı hem de verilen cezanın infazı yönünden farklı uygulamalara gitmiştir. Cezaevlerinin doluluğu vesaire gibi sebeplerle zaman zaman yapılan bazı af veya infaz indirimleri gibi yasal düzenlemelerde dahi devlete karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar kapsam dışında bırakılmıştır." dedi.
Konuşmasının devamına Sayğın şunları söyledi: "Bu yeni yasaya göre cezalandırılanların infazı da adli mahkûmların infazından ayrı olarak düzenlenmiş, onların şartlı tahliyeden yararlanabilmeleri için hükmolunan cezanın 4'te 3'ünün infazını tamamlamış olmaları şartı devam ettirilmiştir. Adli suçlarda ise bugünkü infaz yasasına göre aldıkları cezanın yarısını bir bölü ikisi kısmını yattıktan sonra şartlı tahliyeden istifade etmektedirler. Şartlı tahliye koşullarındaki adaletsiz ve ayrımcı uygulama, hazırlanan denetimli serbestlik ile ilgili düzenlemede de devam ettirilmiştir. Bu durum; Sayın Cumhurbaşkanının da ifade ettiği ‘Devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir, şahıslara karşı işlenen suçları affedemez’ söylemiyle de çelişmektedir."
“28 Şubat ve FETÖ yargısı ile birçok kişiye haksız yere ağır cezalar verildi”
Birçok kişiye haksız cezaların verildiğini vurgulayan Sayğın, “Olağanüstü hâl dönemlerinin yargısı olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), brifingli 28 Şubat yargısı ile kendisine alan açmak için İslami camiaları tasfiye etmek isteyen kumpasçı FETÖ yargısının hukuk dışı ve keyfi kararları sonucu birçok kişiye haksız yere ağır cezalar verildi. Geçmiş dönemlerin yandaş yargılarının hukuki kriterlerin dışına çıkarak ömür boyu hapse mahkûm ettiği ve 20-25 yıldır haksız bir şekilde cezaevlerinde tutulan yargı mağdurlarının kapsam dışında bırakılması adalet beklentisi içinde olan vicdanları ciddi manada yaralayacaktır.” diye konuştu.
“Terörle mücadele kanunu günümüz şartlarına hitap etmemektedir”
Sayğın konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Olağanüstü dönemlerin mahsulü olan Terörle Mücadele Kanunu'nun da (TMK) günümüz şartlarına hitap etmediği aşikârdır. Bu bağlamda, TMK ya tamamen kaldırılmalı ya da bu yasada yer alan örgüt ve terör tanımları günümüz koşulları göz önüne alınarak yeniden tarif edilmedir. Bu yasa kapsamına giren suçlarla ilgili farklı ceza ve infaz uygulamasından da vazgeçilerek TCK ve Ceza ve İnfaz Kanunu'ndaki ceza ve şartlı tahliye koşulları eşitlenmeli, böylece ceza ve infaz sistemindeki ayrımcı uygulama sonlandırılmalıdır.”(İLKHA)