Ticari gıda ürünleriyle ilgili tartışma ilk olarak 2007’de alevlendi. Haziran 2007 ile Haziran 2008 arasında Etiyopya’daki mısır fiyatları yüzde 200 arttı. Somali’de buğday fiyatları yüzde 300, Sudan’da ise yüzde 90 artış gösterdi. Gıda fiyatlarındaki bu hiperenflasyon, birçok ülkede gösterilerin düzenlenmesine neden oldu.

Bu sorunun temeline inmek isteyen her girişim, kaçınılmaz şekilde borsa tartışmaları ile sonuçlanıyor. Deutche Welle’nin haberine göre, Foodwatch, Oxfam ve Weed gibi sivil toplum kuruluşları, finansal aktörlerin bu krizdeki paylarının büyüklüğüne işaret ediyor. Bankalarla yatırım fonlarının gıdaya çok büyük miktarlarda para yatırdıklarını ve büyük kârlar elde etmeye çalıştıklarını söylüyor.

Oxfam ticaret politikası danışmanı David Hachfeld “Yatırım fonları uluslararası pazardaki fiyatları sürekli olarak etkiliyor. Geçtiğimiz yıllarda, hacmi yaklaşık 100 milyar dolar artırdılar.” diyor. Hachfeld fonların bu şekilde gıda fiyatlarını artırıp fiyatları yukarı çekebildiğini belirtiyor.

Sebep borsa mı?
Ne var ki, Halle-Wittenberg Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma bu teze karşı çıkıyor. Araştırmaya göre 2010 ve 2012 yılları arasında yayınlanan 10 bilimsel makale ve 25 çalışma, yükselen gıda fiyatlarındaki artışın sebebinin finansal spekülasyonlar olmadığını savunuyor.

“Finansal spekülasyon bir özel gösteridir” diyen, iş etiği uzmanı İngo Pies daha önemli sorunların üstesinden gelinmesi gerektiğini belirtiyor. Pies’e göre öncelikle politik hataların önüne geçmek, pazarları geliştirmek ve teknoloji transferini hızlandırmak gerekiyor.

Sivil toplum kuruluşlarının çoğu ise karşı görüş bildiriyor. Birçok STK öncüsü, araştırmacıları bilimsel olmayan yaklaşımlara sahip olmakla ve sonuçlara ilgili diğer çalışmaları dahil etmemekle suçluyor.

Weed’den Markus Henn “Sadece kendi görüşlerine uyan çalışmalardan bahsediyorlar” diyor. Henn, araştırmacıların sadece kendi yaklaşımlarına uyan çalışmaları desteklediklerini diğerlerini ise detaylı bir biçimde eleştirdiklerini belirtiyor. University of Halle-Wittenberg’den Ingo Pies ise bu eleştirilere “Bu organizasyonlar bilimsel olmayan çalışmalar sunuyorlar, ve bilim-adamı olmayan kişilere referans veriyorlar” diyerek karşı çıkıyor.
Yükselen hayat standartlarının sonucu
Yapılan yeni çalışmanın yazarları, işin açık ve net olduğunu savunuyor: Tarım ürünlerinin fiyatlarındaki yükseliş, sadece borsa spekülasyonları ile açıklanamaz. Başka unsurlar da var.

“İnsanlar bugünlerde geçmişe göre daha kaliteli yemek yiyorlar. Artık et yiyebilecek paraları var. Bu da tarımsal ürünlere talebi büyük oranda artırıyor.” diyor İngo Pies. Son on yılın en belirgin faktörünün bu olduğunu söyleyen Pies, bunun önümüzdeki dönemde de pazarı etkileyeceğini belirtiyor.

Yükselen gıda fiyatları Afrika’da açlığa sebep oluyor
Organization for Economic Co-operation and Development (OECD) gibi enstitüler de bu tezi kısmen de olsa destekliyor. Bir yandan, 2008 mali krizinden bu yana ekilebilir araziler üzerindeki spekülasyonlarda keskin bir artış olduğunu kabul ediyorlar, diğer yandan finansal spekülasyonun fiyatlarındaki artışın nedeni olduğuna inanmıyorlar.

Alman Kalkınma Enstitüsü’nden Michael Brüntrup ise daha detaylı bir bakış açısına sahip olmak gerektiğini vurguluyor. “ABD, Rusya ve Avustralya gibi ülkelerde, hasatlardaki başarısızlığın da fiyatların oynamasına neden olduğuna tanık olduk” diyen Brüntrup, spekülasyonların fiyatları etkilemesi tahmin etmenin zorluğuna dikkat çekiyor.

Gıda fiyatları dünya çapında yükselmeye devam ederken tartışma daha da büyüyor. OECD`ye göre, mısır, pirinç ve buğday gibi temel gıda maddelerinin fiyatı, artan nüfus nedeniyle tırmanmaya devam edecek. Birçok Batı Afrika ülkesinde, en çok etkilenen ürün ise buğday.