HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam tarafından yapılan haftalık gündem değerlendirmesinin şu başlıklar öne çıktı.

'YÜKSEK RİSKLİ MAHKUMLAR TAHLİYE EDİLMELİDİR'

Pandemik bir felaket ile karşı karşıya kaldığımız şu günlerde, en yoğun sağlık tehdidine maruz kalan kesimlerden biri de hiç kuşkusuz cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerdir. Kapasitesinin iki katından fazla mahkûmu barındıran cezaevlerinin bazı bölümlerinde olması gereken sayının üç katı mahkum kalmaktadır. Hijyenik koşulların yetersizliği, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar, havalandırma imkanlarının kurallarla kısıtlanması ve bununla birlikte kalabalık ortamın enfeksiyon yayılımını hızlandırması sebebiyle salgının en fazla tahribat oluşturabileceği ortamların başında cezaevleri gelmektedir. Birçok ülke bu tehdidi öngörerek af, tahliye ve infaz erteleme yollarına başvurarak özellikle kronik rahatsızlığı bulunan, ileri yaşı sebebiyle bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve çocuklu kadın mahkumlar başta olmak üzere birçok mahkûmu evlerine göndermiştir.

Türkiye’de hızla büyüyen tehlike ve yüksek risk hesaba katılarak: Dosya içeriğine bakılmaksızın, kronik sağlık sorunları ve ileri yaşları nedeniyle daha yüksek risk altında olan mahkumlar ile hamile ve çocuklu kadın mahkumlar için af, infaz erteleme veya tahliye veyahut da özel düzenlemeler yapılarak olağanüstü hallere ilişkin özel infaz tedbirlerine gidilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Cezaevinde bulunan hükümlü ve tutukluların canlarının devlet güvencesinde olduğu gerçeğinden hareketle her türlü tedbiri almak, devletin yükümlülüğü olmakla birlikte aynı zamanda zorunlu bir insani vazifedir. Bu anlamda meclise sunulması beklenen yeni infaz düzenlemesinin “acil yeni durum” doğrultusunda güncellenerek ivedilikle yasalaştırılması, yaşı ve kronik rahatsızlığı nedeniyle yüksek risk grubunda bulunanlarla ilgili herhangi bir istisna getirilmeden cezaevlerinden çıkarılması gerekir. Cezaevlerindeki yüz binlerce insanın yaşam hakkının korunması hukukun çok ötesinde; hem insani hem vicdani ve hem de İslami bir sorumluluğun gereği olduğunu hatırlatıyoruz.

'EKONOMİK TEDBİRLER PAKETİ'

Koronavirüs salgını nedeniyle Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ekonomik tedbirler paketi beklentileri karşılamaktan uzak kalmıştır. Küresel bir boyut kazanan salgının devasa ekonomik sonuçları da olacaktır. Salgın süresince neredeyse bütün sektörlerin çalışmalarına ara vermek zorunda kalacağı görülmektedir. Türkiye ekonomisinin en önemli sorununun işsizlik olduğundan hareketle; salgın süresince çalışanların işini kaybetmemesi ve işverenlerin işçi çıkarmak zorunda kalmaması için daha güçlü ve somut desteklere ihtiyaç vardır. Pakette bu konuda bir destek programının olmaması büyük bir eksikliktir.

Bu tür toplumsal ekonomik darboğazlarda devletin kredi sağlaması ve borçları ertelemesi bir zorunluluktur. Devlet, işini kaybeden, ücretsiz izne çıkarılan işçiler ile işyerini kapatmak zorunda kalan esnafa doğrudan destek sağlamalı; devasa bir rakama ulaşan işsizlik fonu bunun için devreye sokulmalıdır. İşsiz kalan dar gelirlilere işsizlik maaşının bağlanmasının kolaylaştırılması, salgın süresince ücretsiz izne ayrılmak zorunda kalan çalışanların maaşlarının 2000 TL’nin altında olmamak kaydıyla üçte ikisinin işsizlik fonundan karşılanarak işverene destek çıkılması, elektrik ve doğalgazdan alınan vergilerin sıfıra indirilmesi, kişi başına aylık geliri asgari ücretin üçte birinin altında olan aileleri fert başına makul bir miktar su, elektrik ve doğalgazın ücretsiz olarak verilmesi, mevcut elektrik, su ve gaz faturalarının dört aylık bir süre için ertelenmesi, işyerini kapatmak zorunda kalan esnaftan kira stopajı alınmaması ve kiralar ile ilgili kanuni bir düzenleme yapılması, halka dezenfektan ilaçlarının yanı sıra dar gelirli vatandaşlara temel gıda maddelerinin ücretsiz bir şekilde dağıtılması gibi hususlar ivedilikle gündeme alınmalıdır. İş kaybını yaşayan ya da çeşitli sıkıntılara giren iş sahiplerinin kredi ertelemeden başka da birtakım teşvik ve yardımları hak ettikleri unutulmamalıdır. Üç ay borç ve vergi ertelemelerinin yeterince kolaylık sağlamayacağı aşikardır.

'AMBARGO ALTINDA PANDEMİK HASTALIK İLE MÜCADELE'

Küresel bir salgına dönüşen Kovid-19, dünyada 10 binin üzerinde can kaybına sebebiyet vermenin yanı sıra baskılama ve ulusal karantina yoluyla kontrol altına alınmaya çalışıldığı için ekonomi üzerinde de ağır tahribatlar oluşturmaktadır. ABD, İran ve P5+1 ülkeleri arasında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmiş ve İran’a karşı ağır ekonomik yaptırımları devreye sokmuştu. İran ekonomisini olumsuz yönde etkileyen ambargolar, temel ilaç tedarikinin dahi karşılanmasına engel olmaktadır. Bugün İran’da bu ambargonun neden olduğu tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle tedaviler gerektiği gibi uygulanamadığından can kayıpları sürekli bir şekilde artmaktadır. 14 yıldır abluka altında olan Gazze’de de eğitim, alt yapı ve sağlık hizmetleri aksamakta, Gazze halkı temel gereksinimlerinden mahrum bırakılmaktadır. Küresel çapta etki oluşturan salgın hastalık, ambargo ve ablukaya maruz kalan bölgelerde milyonlarca insanın yaşamını tehdit etmektedir.

ABD ve işgal rejimi başta olmak üzere gayrı meşru yöntemlerle devletleri ve halkları cezalandıran rejimlere karşı en azından Korona salgını süresince uluslararası bir seferberlik ile bu ambargo ve ablukalar kırılmalıdır. Salgın hastalık ve ekonomik kriz ile mücadelede mağdur halklara ekonomik ve tıbbi malzeme desteği sağlanarak salgının kontrol altına alınabilmesi ve can kaybının önlenmesi sağlanmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatının da bu süreçte küresel salgınla mücadelede zorlanan/yetersiz kalan bölgelere yönelik ekonomik destek sağlamak için harekete geçmesi gerekmektedir.

Küresel salgın, mülteci kamplarında yaşayan siviller için de ciddi bir tehdittir. Yetersiz beslenme, soğuk ve hijyen noksanlığı ile boğuşan mülteci kamplarına ulaşacak salgın hastalık milyonlarca insanın hayatını tehdit edecektir. Tedbir alınmaması halinde yaşanacak can kayıplarının önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Kamplardaki barınma ve hijyen koşullarının iyileştirilmesi, gerekli sağlık malzemelerinin tedariki ve düzenli sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için uluslararası kuruluşlar ivedilikle harekete geçmelidir.

İshak SAĞLAM | HÜDA PAR GENEL BAŞKANI