"14 Mart Tıp Bayramı" münasebetiyle İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Doktor Yahyahan Güney, mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sorunlar, sorunların çözümleri ve dünya çapında etkili olan Corona virüs ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"İnsanların en fazla ihtiyaç duydukları şey sağlık çalışanları ve sağlıklarının emin ellerde olduğunun bilinmesidir." diyen Güney, "Nasıl ki, hastalar olmazsa sağlık çalışanları olmaz, aynı şekilde sağlık çalışanları da olmazsa ve düzgün hizmet veremezlerse insanlar rahat olamazlar. Bu sebeple ‘14 Mart Tıp Bayramı’ dünya çapında bir enfeksiyonun olduğu bir dönemde sağlık çalışanlarının değerini ortaya koyuyor." dedi.
"Sağlık çalışanlarının en çok ihtiyaç duyduğu şey empatidir"
Güney, "Sağlık hizmeti vermek zor durumda olan insanlarla muhatap olmayı gerektirdiği için kendi içerisinde birtakım zorlukları olan bir meslek gurubudur. Devamlı kendisi veya bir yakınının derdi, acısı olan insanlara hizmet vermek kolay değildir. İnsanların mutluluklarına eşlik etmek kolay ama zorluklarına eşlik etmek kolay değildir. O yüzden sağlık çalışanları her zaman zorluklarla karşılaşırlar. Sağlık çalışanları aldıkları eğitim içerisinde bu tür durumlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda bir disiplin geliştiriyorlar. Bazıları yaşadıkları sorunları önemsemiyor. Kimisi de sorun ve problemleri içine atıyor. Sağlık çalışanlarının en fazla ihtiyaç duyduğu şey empati (duygudaşlık) ve sağlık için kendilerine hizmet veren kişilere saygı duyulması, itimat edilmesidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şüphe ile yaklaşmak, art niyet aramak sadece sağlık hizmetinden faydalanan kişileri zor durumda bırakır. Münferit bazı olaylar gerekçe gösterilerek sağlık çalışanlarına yönelik yapılan sözlü ve fiili saldırılar, onların toplum önündeki değer ve itibarlarını düşürecek şekilde yapılan konuşma, davranış ve ifadeler sağlık çalışanlarını üzmektedir. Bu da toplum barışına zarar veriyor." diye konuştu.
"Kendisine ve çevresine değer veren nesiller yetiştirmeliyiz"
Son dönemde ben merkezli insanların türediğini ve bunların toplumun tüm kesimlerine saygısızca davrandıklarını belirten Güney, şöyle konuştu:
Polise de karşılaştığı memura da kendisine hizmet eden berbere de nezaketsiz davranıyorlar. Öğretmenlere saldırıyorlar. Yeni dönemde kendi merkezli başkasına saygı duymayan, menfaat odaklı yeni nesiller yetişiyor. Bu bizim toplumumuza yakışmıyor. Ahlaklı, edepli, başkalarına saygılı, insana, hayvana, çevreye değer veren nesiller yetiştirmeliyiz. Artık insanlık dinler, diller, coğrafyalar ötesi, kendisi gibi olmayan göçmenlere yönelik bu tip ifadeleri ırkçılık olarak niteliyor. Bizim ülkemize de başka bir coğrafyadan herhangi bir şekilde gelmiş insanlara yönelik yapılan ırkçı davranışlar insanlık açısından utanılacak şeylerdir. Aynı insan gurubu doktora da öğretmene de saldırıyor. Ama toplum kendisine hizmet edenlere nezaket çerçevesinde davranması gerektiğini anlamalıdır. Toplum bu tür şiddet gösteren kişilere karşı derhal karşı çıkmalıdır. Hatta kamu otoritelerini zorlayarak bu tür insanlara ceza verilmesi için önlemler aldırmalıdır.Artık bütün hastanelerin önünde güvenlik görevlileri var. Acil bir durum olduğunda hasta olan eşinizi, çocuğunuzu, annenizi hastaneye götürdüğünüzde neden oradaki hemşire ve doktora saldırırsınız? O insanlar size hizmet vermek için oradalar. Maalesef hiç durmadan bu tür saldırılar olduğu için güvenlik görevlisi bulundurmak zorunda kalıyorlar. Hâlbuki güvenlik için ayrılan para, emek ve zaman sağlık için ayrılsa daha iyi sağlık hizmeti alırdık. Böyle davranan bireyler yüzünden diğer insanlar da bir şekilde mağdur oluyorlar.
"Karşılıklı güven tesis edilebilirse o zaman aşı ile engellenebilir hastalıklarla da mücadele etmede başarılı oluruz"
Toplum sağlığının sadece hekim ve doktorlarla olmadığını bunun tüm toplumun birlikte hareket etmesiyle oluştuğunu hatırlatan Güney, şu ifadeleri kullandı:
Siz ne kadar iyi sağlık sistemleri kurarsanız kurun çözümün içerisine halkı alamazsanız o zaman üretmeye çalıştığınız şeyin anlamı olmaz. Dolayısıyla hastalar, sağlık çalışanları ve sistemi koruyan kamu idarecilerinin ortak bir işbirliği ile davranması gerekir. Bu tedbirlerimizi güçlendirir ve hastalıklarla mücadelede bize bir direnç kazandırır. İstediğiniz kadar iyi ilaçlar üretin ama insanlar ellerini yıkamazlarsa hastalık artar. Ya da hekimlerin önerdiği ilaçları kullanmazlarsa hastalıklar artar. Böylece hastalıklara karşı mücadelede hepimiz zayıflarız. Mesela son dönemde aşıya karşı bir direnç gelişti. Bazı insanlar bir takım iddialarla, internetten gördükleriyle çocuklarına aşı yaptırmamaya başladılar. Evet, çocuğunuza aşı yaptırmama hakkınız olabilir ama o çocuklar sonradan bizim çocuklarımızı enfekte ediyorlar. Aşı yapılmasının doğru olduğunu bilimsel olarak savunan bilim adamlarını dinleyen kişiler doğru yapıyorlar. Fakat ona uymayan insanlar toplumun geri kalanını etkiliyorlar. Aşı karşıtlığı üzerinden halk sağlığı sistemleri bozuluyor. Bu, bilim insanlarına itimatsızlığın sonucudur. Hâlbuki karşılıklı güven tesis edilebilirse o zaman aşı ile engellenebilir hastalıklarla da mücadele etmede başarılı oluruz.
"Zor coğrafyalarda mülteci ve sığınmacıların durumu ile ilgili birçok çalışma yapıyoruz"
Yeryüzü Doktorları Derneği olarak 20 yıllık tecrübe ile hizmetten geri kalmış bölgelerde sağlık hizmetine ulaşamayan sosyal guruplar üzerinde çalıştıklarını belirten Güney, yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı:
Temiz suya erişim, sağlıklı beslenme, riskli guruplar olan anneler, bebekler, gebeler, küçük çocuklar, beslenme yetersizliğinin sebep olduğu olumsuzluklar, o dönemde oluşmuş hastalıklarla mücadele edememe, basit şekilde çözülebilecek katarakt gibi görme problemleri ile ilgili tecrübemiz var. Yüzbinlerce insan muayene edildi. Son dönemde de özellikle anne-çocuk beslenmesine odaklandı. Çünkü hayatın bu döneminde yapılan küçük dokunuşlar hayat kurtarıyor. Çok küçük emek ve paralarla çok başarılı, etkin sonuçlar alınıyor. Böylelikle kırılgan nüfuslara yönelik eylemlerimizi daha da arttırdık. Zor coğrafyalarda mülteci ve sığınmacıların durumu ile ilgili birçok çalışma yapıyoruz. Mülteci poliklinikleri, anne-çocuk sağlığı poliklinikleri, katarakt kampları gibi birçok faaliyetimiz var.
"Corona virüs için tek önerimiz insanların kamu otoriteleri ve bilim insanlarının sözlerine itimat etmeleridir"
Dünya çapında yaşanan Corona virüs hakkında da konuşan Güney, "Bu tüm dünyayı ilgilendiren bir kriz. Zaten Dünya Sağlık Örgütü (WHO) buna 'Pandemi' dedi. Acil afet durumlarının olmazsa olmaz ilk şartı sosyal kamu düzeninin tesisi ile devamlılığıdır. Böylece bir merkezden insanların beraberce benzer önlemleri, benzer tedavi metotlarını kullanmasıdır. Kaosun olduğu yerde hiç kimsenin can güvenliği olmaz. Hiçbir hastalığın durdurulması mümkün olmaz. O yüzden bizim başarılı bir sağlık idaresi, başarılı bir kriz yönetimi var. Kriz yönetimini yapan kamu görevlilerinin sözlerinin dinlenilmesi, önerilerinin uygulanması gerekir. STK’lar da bireyler de kamu kurumları da bir anda ortak adımlar atarlarsa bu krizi çok rahatlıkla atlatırız. Türkiye iyi bir kriz yönetimi sergiliyor. Önlem almakta gecikmiyor ve aldığı önlemlerle halkı ikna ediyor. Corona virüs için tek önerimiz insanların kamu otoriteleri ve bilim insanlarının sözlerine itimat etmeleridir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)