İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "dernekler" tasarısına tepki gösterildi.
Açıklamada şu ifadalere yer verildi:
Plan bütçe komisyonunda kabul edilen ve TBMM genel kurul gündeminde olan bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair torba yasa teklifi ile 5253 sayılı Dernekler Kanununun 23. maddesinde düzenleme yapılmakta; dernek yönetimi ve denetim kuruluna seçilenlerin, dernek üyeliğine kabul edilenlerin ve üyeliği sonra erenlere ait bilgilerin mülki idare amirliğine bir ay içerisinde bildirilme zorunluluğu getirilmektedir. Kanuna eklenen geçici madde ise maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde mevcut üyelerin ad, soyad, doğum tarihi ve kimlik numarası bilgilerinin mülki idare amirliğine bildirilmesi yükümlülüğü getirmekte ve bu bildirimleri yerine getirmeyenler için idari para cezası öngörmektedir.
"Siyasi parti, sendika, dernek ya da vakıf gibi birçok örgütlenme biçimine koruma sağlamaktadır." denilen açıklamada "Anayasanın 33. Maddesi dernek kurmayı örgütlenme özgürlüğü içerisinde tanımlamıştır. Ayrıca evrensel insan hakları beyannamesi, Türkiye’nin taraf olduğu medeni ve siyasi haklar uluslararası sözleşmesi, Avrupa insan hakları sözleşmesi dernek kurarak örgütlenme özgürlüğünü güvence altına almıştır. Bu haklar yönünden devletin en temel yükümlülüğü, örgütlenme özgürlüğünü kullanmak isteyen kişilere bu imkanı sağlamak ve yasal sınırları aşmadığı müddetçe bir örgütün faaliyetlerine müdahale etmemektir. Devletlerin sivil örgütlenmenin teşvik edilmesi gibi pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Yönetim sistemlerinin sağlıklı işleyişi, devletlerin bu yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirmesine bağlıdır." ifadeleri kullanıldı.
Ön görülen kanun değişikliğinin başlıca sıkıntılarına dikkar çekilen açıklamda, "Kanun teklifinin gerekçesinde, katılımcı demokrasinin gereği en çok üyeye sahip STK’nın bilinmesi, kamu yararı vb. gerekçelerle değişiklik yapıldığı ileri sürülmektedir. Ancak değişikliğin kamu yararına ve 'katılımcı demokrasinin' gelişimine katkısı anlaşılır olmadığı gibi, 'fişlenme' korkusuyla derneklere üye olan veya üye olmayı düşünen insanları ürkütme potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye’nin geçmiş tecrübelerinde, bir dönem teşvik edilen ve üyeliği pirim getiren kimi derneklerin bir süre sonra düşmanlaştırılması ve üyeliğinin suç sayılması gibi örnekler bulunmaktadır. Bu tecrübeleri yaşamış bir toplumun, 'fişleme' anlamına gelecek bir uygulama karşısında çekingen davranacağı ve sonuçta örgütlenme özgürlüğünün yara alacağı açıktır. Güvenlikçi bir yaklaşımın ürünü olan düzenleme, STK’lara üyeliği riskli bir alan haline getirmektedir." denildi.
Açıklamanın devamında, "Ayrıca teklif, Anayasanın 20. Maddesinde ifade edilen 'Özel hayatın gizliliği' ile ilgili 'Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme' hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir' ilkesini de ihlal etmektedir." diye belirtildi.
Son olarak şu ifadeler kullanıldı: "Kamunun sorumluluğunda olan birçok alanda gönüllülük prensibi ile faaliyette bulunan derneklerin varlığının günümüz yönetim anlayışında son derece önemli olduğunu hatırlatır. Bu teklifin kanunlaşması halinde sivil katılımın olumsuz etkileneceğini ve insan hakları açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkacağını kamuoyunun dikkatine sunarız. Karar verici mercii olan Meclis’i, örgütlenme özgürlüğünün kullanımını zorlaştıracak ve kişisel verilerin korunması ilkesini zedeleyecek teklifi geri çekmeye davet ederiz." (İLKHA)