Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç, İLKHA'ya yaptığı açıklamada, Türkiye levhacığının, ülkenin güney kesimlerinden sürekli kuzeye doğru itildiğini belirtti.
Türkiye'nin yüzde 95’e yakın kesiminin fay kuşakları üzerinde olduğunu söyleyen Ünlügenç, fay yasasının çıkartılması gerektiğini vurguladı.
Ünlügenç, "Aktif fay zonları (Değişik yön ve doğrultuda birden çok diri fay veya fay parçalarından oluşan ve her noktasında hasar yapacak bir deprem meydana getirme olasılığının eşit olduğu kabul edilerek sınırlandırılmış bölgelerin zon denir) üzerinde çok fazla yerleşim birimleri mevcut. Önemli olan insanlarımızın ölmemesidir. Depremler değil binalar öldürür. Binalarımızı deprem olacak zonun üzerinde yapmamak gerekiyor. Binalar ne kadar sağlam olursa olsun aktif fay zonları üzerinde ayakta duramaz." diye konuştu.
Türkiye’nin jeolojik yapısı nedeniyle her zaman yıkıcı depremlerle karşı karşıya bulunduğunu ve Denizli, Manisa, Elâzığ ve Van depremlerinde olduğu gibi önemli can ve ekonomik kayıplara neden olduğunu vurgulayan Ünlügenç, söyle konuştu:
2012 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yayınlanan 'Türkiye diri fay haritası' baz alındığında, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Eskişehir, Kahramanmaraş, Erzurum, Hakkâri, Bingöl gibi 18 kent merkezi, 80’i aşkın ilçe ve 502’yi geçkin köyümüz doğrudan 'Aktif fay fonları' üzerinde bulunmaktadır. Söz konusu yerleşim birimlerinde 100 binden fazla binanın 'Aktif fay zonları veya hatlarının tehlike kuşağı' sınırları içinde yer aldığı da yapılan jeolojik incelemelerden anlaşılmaktadır. Başta deprem olmak üzere, doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlarla ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gerekmektedir.
Ünlügenç, dünyada deprem etkisi altında mevcut binaların gördüğü hasarların sebebini ise, "Kentleşme için yanlış yer seçimi yapılması, bina taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği yada düzensizliği, yapıda kullanılan malzeme ve işçinin niteliği ve yapının oturduğu zeminlerin jeoteknik özellikleri ile fay hatları üzerine inşa edilmesi" şeklinde belirtti.
"Yasal düzenlemeler acil bir gereksinimdir"
Türkiye'de deprem zararlarının azaltılması ve binaların oturduğu zeminlerden kaynaklanan sorunların çözümü için bazı yasal düzenlemelerin acilen gereksinim olduğunu belirten Ünlügenç, "Bu kapsamda Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından 7269 sayılı kanunda acilen değişiklik yapılarak ‘Aktif fay zonları veya hatlarının tehlike kuşağı bandı’ içinde yapı yapılması gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yasaklanmalı, mevcut yapılar ise kentsel dönüşüme tabi tutularak yıkılması ve başka alanlara taşınarak vatandaşlarımızın can güvenliğinin saplanması gerekmektedir." dedi.
"Doğal afetlerle ilgili derslerin geçmişte olduğu gibi yeniden müfredata eklenmesi lazım"
Deprem konusunda vatandaşların yeterince bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Ünlügenç, "Doğal afetlerle ilgili derslerin geçmişte olduğu gibi yeniden müfredata eklenmesi lazım. Önceden depremler jeoloji dersi içerisinde liselerde çok geniş bir şekilde anlatılırdı. Bu konular lise müfredatından çıkarılmış durumda. Bu konular çok özet bir şekilde coğrafya derslerine konmuş fakat onlar da yetersiz kalıyor. Deprem bu ülkenin gerçeği ise depremle yaşamaya alışık olmalıyız." şeklinde konuştu. (İLKHA)