İbrahim Kalın'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde;
(Erdoğan'ın ziyareti) Moskova'ya giderken temel çerçevemiz Rusya Federasyonu ile imzaladığımız İdlib mutabakatı çerçevesinde acilen bir ateşkesin sağlanmasıdır.
Mülteci krizi konusunda temaslar devam edecek. Avrupa'ya düzensiz göçü önledik, kapasitemizin sınırı var. Türkiye'ye verilen sözler yerine getirilmeli. AB, fonların yönetimi ile ilgili yol haritası çıkarmalı. Mültecilerin güvenli dönüşü için şartlar sağlanmalı.
"İDLİB İÇİN ORTAK BİR KARARA VARMA ÜMİDİ İLE GİDİYORUZ"
İdlib için ortak bir karara varma ümidi ile gidiyoruz. Suriye'de meşru ve şeffaf bir seçimin gerçekleştirilmesi bir yönetimin iş başına gelmesi ümidimizdir.
"HİÇBİR HÜKMÜ YOK"
(Suriye baas rejiminin nisan ayında seçim yapılacağına ilişkin ilanı) Hiçbir hükmünün olmadığını, bunun geçen sefer yapılan seçimden hiçbir farkının olmayacağını, ne bizim, ne Suriye halkı, ne de uluslararası toplum nezdinde bir meşruiyetinin bulunmayacağını tekrar ifade etmek istiyorum.
'HAFTER' ÇAĞRISI: TAVIR SERGİLENMEZSE KRİZ BÜYÜYECEK
Hafter'e karşı bir tavır sergilenmezse Libya'daki krizin daha da büyüyeceği açıktır. Biz oraya askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Herkes biliyor ki, Libya'daki sürece ve çatışmalara denge gelmiştir. Yaptığımız görüşmelerde Avrupalı ve ABD'li muhataplarımız Türkiye'nin bu hamlesinin sürece denge getirdiğini açıkça ifade etmektedirler. Özellikle Doğu Akdeniz'deki haklarından vazgeçmediğini, hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarının korunması kararlılığı net bir şekilde ifade edildi.
KORONAVİRÜS AÇIKLAMASI
Koronavirüs salgınının Avrupa'ya yayılmasıyla bizim de teyakkuz halinde olmamız normaldir. Sağlık Bakanı'nın vatandaşlarımızdan bakanlığın uyarılarına dikkat edilmesi istendi. Bu uyarıların takip edilmesi hem kamu sağlığı hem de koronavirüsle ilgili alınacak önlemler açısından büyük önlem arz ediyor.
"MİLLETİMİZ BUNLARLA NE İSİM VERECEĞİNİ GAYET İYİ BİLİR"
(CHP Milletvekili Engin Özkoç'un sözleri) Söz insana mahsus bir haslettir. Bugün sarfedilen insana ait söz değildir. Cevap vermeye bile değer bulmuyoruz ama hakkın teslimiyeti açısından birkaç hususu ifade etmek zarureti hasıl olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletiyle ne zaman bir düşmanı ile uğraşmaya başlasa bu PKK, DEAŞ, FETÖ olabilir. CHP zihniyetinin ortaya çıkarak bu düşmanlarla aynı saflarda yer aldıklarını görüyoruz. Biz eli kanlı terör örgütleriyle mücadele ederken onların uzantılarıyla saf tutanları milletimiz ne isim verileceğini gayet iyi bilir. Biz DEAŞ terör örgütüyle göğüs göğüse mücadele ederken bu mücadeleyi lekelemeye çalışanlara ne isim verileceğini halkımız gayet iyi bilir.
"AVRUPALILAR BU KONUDA ÖNCE AYNAYA BAKSINLAR"
Kapıların açılması meselesi yaşadığımız sürecin nihengi noktasııdır. Biz kimseyi burada iradesi hilafına zorla tutamayız. Karşı tarafın da Yunanistan, Bulgaristan başka Avrupa ülkelerinin alma mecburiyeti vardır. Biz nasıl bu ihtiyaçları karşılıyorsak diğer ülkelerin de karşılama mecburiyeti vardır. Sınırda birkaç gündür uygulamaları görüyoruz. Mültecilere nasıl muamele edildiğini açıkça görüyoruz. Temel insan hakları, insan onuru kavramını sürekli dile getiren Avrupa'nın bu yaşananla ilgili nasıl tavır alacağı büyük önem arz ediyor. AB temsilcilerinin gelip oralarda fotoğraf vermesi, destek olması kendi bilecekleri bir şeydir. 100 bin civarında mülteci almış olan acilen yüz binlerce Avro yardım fonunu harekete geçiren AB'nin, 4 milyon civarında mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye olduğunda bürokrasiden, mevzuattan bahsetmesi çifte standarttır. Mülteci krizinin sorumlusu olarak Türkiye'yi gösterenler aynaya bakmakta fayda vardır. Bizim amacımız kapıları açmak suretiyle suni bir kriz yaratmak, siyasi şantaj yapmak asla değildir. Cumhurbaşkanımızın açık kapı politikaları çerçevesinde yüz binlerce insana kapılarımızı, gönüllerimizi açtık. Külfet paylaşımı ve demin bahsettiğim Türkiye-AB Mülteci Anlaşması çerçevesinde adım atılmalıdır.