Türkiye siyaset tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu bildirisinin üzerinden tam 22 yıl geçti.
Yeni bir siyasi dönemin kapısını aralayan ve yoğun tartışmalara neden olan 28 Şubat'a giden süreçte Türkiye, siyasi tarihinin önemli günlerinden birini yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümeti dağılmıştı. Ardından Refah Partisi kapatılmış, Necmettin Erbakan'a siyaset yasağı konulmuştu.
Erbakan başkanlığında Refahyol hükümeti kuruldu
Aralık 1995'te yapılan seçimlerde bir ilki yaşamış, "Milli Görüş"ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkarak, yüzde 21 oyla Meclisteki 550 sandalyenin 158'ini kazanmıştı.
28 Haziran 1996'da Erbakan'ın başkanlığında Tansu Çiller'in Doğru Yol Partisi ile koalisyon hükümeti kuruldu. Ancak her geçen gün "şeriat" korkularını tetikleyecek yeni olaylar gündem oluyordu.
Erbakan'ın Libya ziyaretine gensoru
2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya’yı ziyaret etti.
Erbakan'ın Libya ziyareti sırasında Muammer Kaddafi'nin "Kürdistan kurulmalı, Türkiye iradesini kaybetmiştir, işgal altındadır" gibi sözler sarfetmesi ve Erbakan'ın bu sözler karşısında sessiz kalması, Türk Başbakanın çadırda ağırlanması ağır eleştirilere yol açtı.
Libya gezisi için Meclis'te Erbakan hakkında gensoru verildi ancak kabul görmedi.
Tartışmalı iftar yemeği ve 'Kudüs Gecesi'
11 Ocak 1997'de Erbakan'ın tarikat liderleri ve şeyhlere resmi konutunda iftar yemeği vermesi, sakallı, sarıklı, cübbeli şeyhlerin kameralara yansıyan görüntüleri çokça tartışılmıştı.
Sincan’da 30 Ocak 1997’de “Kudüs Gecesi” düzenlendi. Refah Parti'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın düzenlediği geceye katılan İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri bir konuşma yaptı. Buna, gecede sergilenen gösteriler de eklenince o dönem sıkça dile getirilen rejim tartışmaları alevlendi.
Kudüs Gecesi’nin ertesi günü ise, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararname imzaya açıldı.
2 Şubat 1997'de yargı organları harekete geçti. Hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı “Kudüs Gecesi” için ayrı ayrı soruşturma başlattı.
Tanklar Sincan'da
4 Şubat'ta Ankara'nın Sincan ilçesi güne tank sesleriyle uyandı. 15 tank ve 20 zırhlı araçtan oluşan konvoyun geçidi askerin darbe uyarısı olarak algılandı.
Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, o görüntü için, "Demokrasiye balans ayarı yaptık" ifadesini kullandı. “Askerin uyarısı” olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırdı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı.
Daha sonra Çevik Bir, bu ifadenin kendisine ait olmadığını, ABD'de geçen bir konuşmadan yanlış alıntı yapıldığını savundu.
Tarihi 28 Şubat MGK toplantısı
Tüm bu gelişmelerin ışığında, 28 Şubat 1997'de kritik MGK, Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı. 8 saat 45 dakika süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, tarihe "postmodern darbe" olarak geçecek 20 maddelik bildiri çıktı.
MGK’nın o güne dek gerçekleştirdiği en uzun toplantılardan biriydi. Toplantıda, hükümetin yapması istenen 20 maddelik liste oluşturuldu.
Temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ve irticai faaliyetlere karıştıkları gerekçesi ile ordudan atılanların belediyelerde istihdam edilmemesi o kararlar arasındaydı.
Başbakan Necmettin Erbakan, bu kararları ilk etapta imzalamadı. Tansiyonu düşürmek için bir süre sonra geri adım attı, 5 Mart günü imzayı attı.
Erbakan istifaya zorlandı
Erbakan, MGK kararlarını imzalasa da tansiyon düşmedi. 21 Mayıs’ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Refah Partisi’nin kapatılması için dava açtı. 11 Haziran’da irtica ile mücadele gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde “Batı Çalışma Grubu” kuruldu.
Gerilim, Başbakan Necmettin Erbakan’ı istifaya götürdü. Erbakan’ın 18 Haziran’da istifasını vermesi ile hükümeti kurma görevi ANAP lideri Mesut Yılmaz’a devredildi.
Yargıtay’ın açtığı kapatma davası ise 16 Ocak 1998 günü sonuçlandı. Refah Partisi resmi olarak tarihe karıştı. Partinin lideri Necmettin Erbakan’a ise beş yıl siyaset yasağı konuldu.
28 Şubat sanıklarına müebbet cezası
13 Nisan 2018'de Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, beş yıldır süren 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in arasında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Davada 68 sanığın beraatına karar verildi.
28 Şubat davasında Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Dizdar, Çetin Saner, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılıç, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, Kenan Deniz, Muhittin Erdal Şenel, Vural Avar ve Yıldırım Türkeri de müebbet hapis cezasına çarptırılanlar arasında.
Duruşmaların ardından, 68 kişinin ise beraatine karar verildi. Beraat eden sanıklar arasında Engin Alan, Ergin Celasin, Erdal Ceylanoğlu ve Celalettin Bacanlı bulunuyor.
Ceza alan 21 kişinin TSK ile ilişkilerinin kesilmesine de karar verildi. Temyiz sürecinin ardından eğer Yargıtay cezayı aynen onarsa 21 sanık cezaevine girecek ve komutanların rütbeleri de sökülecek.
28 Şubat Mağduriyertleri Sürüyor
Bir taraftan bu yargılamalar sürerken bir yandan da 28 Şubatta mağdur edilen binlerce insanın çektikleri sıkıntılar sürmeye devam ediyor.
Gerek başörtüsünden dolayı okul okayamayanalar, gerek örtüsünden veya inacından dolayı işinden atılanlar , gerekse de o günün "Brifingli yargısı" Tarafından haksız yere cezaevine atılanaların bir kısmı ne yazık ki halen bu mağduriyetler sürmekte.
Kamuoyu; 28 Şubatın tüm mağduriyetlerinin bir an önce sona erdirileceği günü beklediği gibi bu post modern darbenin baş aktörlerinin de hakettikleri cezaları çekmelerini beklemektedir.