28 Şubat darbesinin yüz binlerce insanı mağdur ettiğini, her alanda mağduriyetlere ve travmalara neden olduğunu belirten Memur-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, o dönemde siyasi, brifingli yargı kararlarıyla verilen mahkumiyetlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.

Gök, okuma hakkı ellerinden alınan, üniversiteyi zamanında bitirmesine engel olunduğu için bugün KPSS engeline takılan kişilerin de mağduriyetlerinin çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etti.

"28 Şubat darbesiyle milletin öz değerlerine savaş açıldı"

"Milleti tasfiye, vesayeti takviye etmeyi amaçlayan 28 Şubat darbesini unutmayacağız" diyen Gök, "Türkiye'de tarihe '28 Şubat post modern darbesi' olarak geçen 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararı üzerinden 23 yıl geçti. Devletin silah kullanmadan ancak devletin bütün kurumlarını bir vesayet kurumuna dönüştürerek milletin üzerinden silindir gibi geçirdiği 28 Şubat darbesiyle milletin öz değerlerine, inançlarına, varlık ve hayatiyetine kast edilmek istendi. Milletin maşeri vicdanında telafisi imkânsız yaralar açıldı. Arkasında emperyalist odakların olduğunu gayet çok iyi bildiğimiz bu darbeyle vesayet sistemi güçlendirildi ve hayatın her alanında da önüne konulmuş engelleri aşmaya başlayan milli irade baskılandı. Darbeci zihniyet ve kadrolar, dini hayatı kamusal alandan kovmakla kalmadı, ülkeyi yağmacıların talanına ve emperyalizmin sömürü araçlarına açtı." dedi.

"Dönemin yargısı siyasi kararlarla İslami camiaları hedef aldı"

28 Şubat sürecinde yaklaşık 6 milyon kişinin fişlendiğine dikkat çeken Gök, "Dönemin merkez medya kuruluşları, kurmaca irtica haberleriyle darbeye zemin, milleti darbenin gerekliliğine ikna için faaliyet yürütmüş, dönemin Yükseköğretim Kurulu, yüksek yargı başkan ve mensupları, yaptıkları açıklamalar ve programlarla darbe çağrısı yapmıştır. Dönemin yargısı da siyasi kararlarla sivil toplum kuruluşlarını, dini camia ve cemiyetleri siyasi yargı kararlarıyla tasfiye etmiş ve 'beşli çete' olarak da adlandırılan dönemin bazı sözde sendika ve meslek odaları darbeye toplumsal taban ve destek üretme rolü üstlenmiştir. Dönemin egemen ekonomi çevreleri, yükselen Anadolu sermayesini tasfiye hareketinin parçası olmuş, dönemin silahlı bürokrasisi geniş çaplı fişleme, brifing, gözaltı, baskı ve tasfiye işlemlerini yürütmüştür." ifadelerini kullandı.

"İnançlı ve değerlerine bağlı insanlar devletten tasfiye edildi"

Gök, 28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla kendini inkâra zorlanan, istifa etmesi için cunta tarafından tehdit ve baskıya zorlanan Refah-Yol hükümetinin istifa ettirilerek ve milletin iradesinin de tasfiye edildiğini belirterek şunları söyledi:

28 Şubat'ın cuntacı iradesi kendileriyle uyumlu bir hükümet kurdurarak milleti topyekûn tasfiye programını başlatmıştır. Bu süreçte inançlı ve değerlerine bağlı insanlar, devletten tasfiye edilerek suçlu ve sakıncalı durumuna getirilmiştir. Bu süreçte 21 vakıf, 'irticai faaliyet' yalanıyla kapatılıp mallarına el konulmuştur. Binlerce kişi gözaltına alınmış, hapse atılmış, millete karşı geniş çaplı tedip ve tenkil hareketi içine girilmiştir. Üniversitelerde başta başörtülü kız öğrenciler olmak üzere onlara destek veren, dini kimliği belirgin on binlerce öğrenci üniversitelerden atılmış, MİT 418 öğretim görevlisini irticacı olarak fişlemiş, birçok öğretim görevlisi baskılara uğramış, 139 yükseköğretim kurumu personelinin görevine son verilmiştir. Okullarda cuntanın programı kesintisiz uygulanabilmesi için öğretmenlere baskı yapılmış, 4 bin 625 Millî Eğitim Bakanlığı personeli fişlenmiş, 33 bin 271 öğretmen disiplin soruşturmasına uğramış, 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası almış, 11 bin öğretmen istifa ettirilmiş, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verilmiştir.

"Devlet kendi halkına karşı topyekûn bir zulüm politikası uyguladı"

Gök, "O dönemde 2 bin 639 kamu personeli MİT tarafından irticayla ilişki iddiasıyla fişlenmiş, devlet kurumlarında çalışan başörtülü kadın memurlar, tarihin en büyük ayrımcılık hareketine maruz kalmış, başlarını açmaya zorlanmış, başını açmayanların görevlerine son verilmiştir. Yine o dönemde bin 635 Türk Silahlı Kuvvetleri personeli irtica suçlamasıyla ihraç edilmiştir. Üniversitelere başörtülü ve mütedeyyin öğrencilerin girmemesi için imam hatipli öğrencilere katsayı zulmü uygulanmış, imam hatip okullarının orta kısmı kapatılmış, imam hatip liseleri öğrencisizleştirilmiş, sınavlara başörtülü öğrenciler alınmamış, başvurularda başı açık fotoğraf zorunluluğu getirilmiştir. Hayatın her alanından dini tasfiye etmek için bütün devlet kurumları seferber edilmiş, devlet kendi halkına karşı topyekûn bir zulüm politikası uygulamıştır. Bütün bunlar olurken yönetimlerine emekli askerlerin getirildiği bankalardan 17,3 milyar dolar hortumlanarak milletin birikimi, ülkenin zenginliği yağmalanmıştır. Bu süreçte darbenin neden olduğu ekonomik zarar 381 milyar dolardır." diye konuştu.

"28 Şubat mağduriyetleri sonlandırılmalıdır"

28 Şubat'ın sivil, akademik, medya, yargı ve siyasi ayağıyla yargı önünde hesaplaşılması gerektiğini de ifade eden Gök, "28 Şubatçı zihniyet, kadro ve kurumlar eliyle darbe öncesi ve sonrasında üretilen ne kadar mağduriyet varsa giderilmesi, mağduriyeti giderilmemiş tek kişinin dahi kalmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu yönüyle o dönemde siyasi, brifingli yargı kararlarıyla verilen mahkûmiyetler yeniden gözden geçirilmeli, mağduriyetler sonlandırılmalıdır. Okuma hakkı ellerinden alınmış, üniversiteyi zamanında bitirmesine engel olunduğu için bugün KPSS engeline takılarak mağduriyet yaşayan kişilerin mağduriyetlerine çözüm üretilmeli, talepleri dikkate alınmalıdır. Bunların yanı sıra o gün hangi alanda olursa olsun mağduriyet yaşamış kişilerin sesine kulak verilmeli, mağduriyetler tamamen giderilmelidir." dedi.

Eğitim-Bir-Sen olarak her zaman sivil iradeden, özgürlüklerden ve adaletten yana olduklarını belirten Gök, 28 Şubat'ı unutturmayacaklarını da sözlerine ekledi. (İLKHA)