HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; anadil günü ve Kürtçenin geleceği ile iyi gitmeyen ekonomi politikasının doğurduğu olumsuz tabloya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

UNESCO'nun, 1999'dan beri ilan ettiği Dünya Anadil Günü'ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sağlam, son zamanlarda mevcut iktidarın Kürtçenin üzerindeki yasak ve engellemelerin hafifletilmesi yönündeki icraatlarının olumlu, fakat yetersiz olduğunu belirtti.

 

Anadil günü ve Kürtçenin geleceği

Dünya Anadil gününe ilişkin konuşan Sağlam, "Kültür varlıklarını ve değerlerini korumak amacıyla Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulmuş olan UNESCO, 1999'dan beri 21 Şubat gününü Dünya Anadil Günü olarak ilan etmiştir. Böylelikle dünya kültürel varlık ve değerler mirasının bir parçası olan ana dilleri korumak UNESCO'ya üye olan devletlerin görevi haline gelmiştir. Bu vesile ile tüm dünya dillerini değerli bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Dillerin ve renklerin çeşitliliğini, varlığının bir işareti olduğunu ifade eden Rabbimizin buyruğuna binaen dünyanın her yerindeki farklı dillerin özgürlüğünü ve varlığını sürdürmesi gerektiği yönündeki düşüncelerimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

"Kürtçenin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, UNESCO üyesi olan Türkiye için de bir vecibedir"

Kürtçe dilinin korunması gerektiğinin altını çizen Sağlam, "Bu çerçevede ülkemiz sınırları içerisinde milyonlarca vatandaşın anadili olan ve Türkçeden sonra en çok konuşulan Kürtçenin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, UNESCO üyesi olan Türkiye için de bir vecibedir. Kuşkusuz son zamanlarda mevcut iktidarın Kürtçenin üzerindeki yasak ve engellemelerin hafifletilmesi yönündeki icraatları olumlu, fakat yetersizdir. Türkçenin korunması ve gelişimi için hazırlanan şartların, milyonlarca vatandaşın anadili olan Kürtçe için de oluşturulması adalet ve hakkaniyetin gereğidir." ifadelerini kullandı.

"Ekonomi iyi gitmiyor"

İlaç fiyatlarına yapılan yüzde 12 civarında zammı değerlendiren Sağlam, "Özellikle kamu kaynaklı ürün ya da hizmetlere gelen zamlar artık sıradanlaştı. Yılbaşından geçerli olmak üzere özel sektörde istihdam edilenlerin işverenlere olan maliyetleri yükseldi. SGK primlerine uygulanan teşvikler sona erdirildiği için işverenler daha da küçülecek ve işçi çıkarmalar artacaktır. İşsizliğin tavan yaptığı bir süreçte prim maliyetlerinin biraz daha düşürülmesi gerekirken yükseltilmesi işsizliğin artmasına zemin oluşturmaktadır. Zira işverenler devamlı artan maliyetlerle baş edememektedir." dedi.

"İstihdam kolaylaştırılmalı, ciddi teşvikler uygulanmalıdır"

İstihdam seferberliği başlatma süreçlerinin de sonuçsuz kaldığına dikkat çeken Sağlam, "Zira her seferberlik bugüne kadar daha fazla zam, daha fazla hayat pahalılığı olarak topluma geri dönmüştür. Bu nedenle zaman kaybedilmeden yanlıştan dönülmeli, sosyolojik zemin de dikkate alınarak harekete geçilmelidir. İstihdam kolaylaştırılmalı, ciddi teşvikler uygulanmalıdır. İstihdamdaki küçülme, işsizlikteki artış ve eğitimli işsizler meselesi Türkiye'nin en önemli sorunu haline gelmiştir. Öyle ki artık bu durum sadece bir ekonomik sorun olmaktan çıkmış aynı zamanda ciddi bir sosyal sorun haline gelmiştir. İşsizlik ve hayat pahalılığının beraber büyümesi de ayrı bir garabettir. Devlet, durmadan kaynakları topluyor, israf ve şatafata harcayıp duruyor. Doymak bilmeyen bu oburluk enflasyonu yükseltirken yükselen enflasyon yaşam standardını düşürmekte ve asgari ücretliler gibi dar gelirli kesim sefalete mecbur bırakılmaktadır. Hükümet, halkın sesini duymalı ve yanlışta ısrardan vazgeçmelidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)