Çin'in Wuhan bölgesinde ortaya çıkan "Corona Virüsü" dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Çin haricinde Doğu Türkistan ve İran gibi ülkelere de sirayet eden virüs her gün yeni ölümlere sebep oluyor.
Dün itibarıyla Doğu Türkistan'da çekildiği kesinleşen bazı videoların sosyal medyada paylaşılması tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.
Eve hapsedilmesi sebebiyle çocuklarının açlıktan ölmek üzere olduğunu ifade eden ve sinirlenerek kafasını duvara vurarak tepki gösteren Doğu Türkistanlı babanın çaresizliği, Doğu Türkistanlı Müslümanların hayatları konusundaki endişeleri artırdı.
Yaşanan durum ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, ortaya çıkan virüs vakasının Çin hükümeti tarafından fırsata dönüştürülebileceklerinden endişe duyduklarını ve durumun araştırılması için Türkiye'den bir ekibin Doğu Türkistan'a gönderilmesi talebinde bulunduklarını söyledi.
"Virüsün Doğu Türkistan'da çok daha fazla kişiye bulaştığı biliniyor"
Doğu Türkistan'da 70 senedir süren bir zulüm ve işkencenin var olduğunu belirten Oğuzhan, "Katliam, asimilasyon, dini ve ırkı her çeşit soykırım denilebilecek zulümler reva görülüyordu. Ancak 3 yıldır kamplardan bahsediyoruz. Çin'in Wuhan şehrinde aniden ortaya çıkan ve dünyayı tehdit eden 'Corona Virüsü' olayı var. Çin de virüsten dolayı ekonomik ve toplumsal açıdan etkilendi. Doğu Türkistan'da bizi endişelendiren çok ciddi bir durum söz konusudur. 5 milyona yakın insan 'Nazi Kampları' dediğimiz toplama kamplarında tutuluyor. Kötü şartlarda çok küçük bir odada biri uyurken diğeri ayakta beklemek zorunda kalıyor. Yaşanan psikolojik sorunlar ve işkencelerin yanı sıra 'Corona virüsü' Doğu Türkistan'da da görüldü. Çin her ne kadar 70 civarında vakanın olduğunu söylese de bize gelen haberlere göre hem kamplarda hem de dışarıda çok daha fazla kişiye bulaştığı biliniyor." dedi.
"Virüs hadisesinin Doğu Türkistan'da yaşanması Çin'i memnun eder"
Çin'in kendi vatandaşına nasıl davrandıklarını gördüklerini ifade eden Oğuzhan, "Eğer Doğu Türkistan'da virüs vakası etkili olduysa, orada bulunan Müslümanlara nasıl muamele edeceğini tahayyül bile edemeyiz. Kendi vatandaşını Wuhan'da kapattı. Onlara kümesteki domuz ve tavuk gibi davrandı. Devlet yetkilileri hiçbir şekilde devlet şefkati göstermedi. Her ne kadar 2 bin civarında insanın öldüğü söylense de oradaki iş adamları bu sayının yüzbinlere ulaştığını söylüyorlar. Geçen hafta Amerika'da bulunan bir Çinli iş adamı 50 bin kişinin yakıldığını söylemişti. Dolayısıyla Doğu Türkistan'da böyle bir hadisenin olması Çin'i çok memnun eder." diye konuştu.
"Çin'in kendi vatandaşına yaptığı muameleyi düşündükçe ciddi şekilde endişeleniyoruz"
Sosyal medyada yayınlanan videoların doğru olduğunu ve buna benzer çok sayıda vakanın yaşandığını hatırlatan Oğuzhan, "Çin, zaten bu 3 sene içerisinde başlattığı toplama kampları, camilerin yakılması gibi uygulamalar toplumu topyekûn bitirmektir. Hem etnik hem kültürel hem de dini anlamda bir soykırıma tabi tutuluyor. Kamplarda açlığın başladığı haberi bize bir hafta önce geldi. Sosyal medyada dolaşan videolarda genç bir adam aç olduğunu, çocuklarının açlıktan öleceğini söyleyerek çıldırmış gibi başını duvarlara vuruyor. Yaşlı bir adam da açlıktan dolayı dayanamayıp dışarı çıkıyor. Yetkililer dışarı çıkmanın yasak olduğunu söyleyince de 'ne yapayım, duvarı mı ısırayım' diyerek isyan ediyor. Bunun gibi çok sayıda vakanın yaşandığını görüyoruz. Çin'in kendi vatandaşına yaptığı muameleyi düşündükçe ciddi şekilde endişeleniyoruz. Çiftçiler sebzelerini satamadıkları için isyan ediyorlar." şeklinde konuştu.
"Devletin meseleye el atıp oradaki kardeşlerinin yok olmaması için acil önlem almasını ümit ediyoruz"
Doğu Türkistan'ın dünyadan tecrit edildiğini hatırlatan Oğuzhan, yaşananlara dur denilmesi gerektiğini ve bunun için Türkiye'den bir heyetin inceleme yapmak için ülkelerine gitmesi için başvuruda bulunduklarını belirten Oğuzhan, şu ifadelere yer verdi:
Öncelikle kamplardaki 5 milyon insana ne oldu? Virüsten ne kadar kişi etkilendi? Etkilendiyse de Çin'in buna karşı ne tür tedbir aldığı önemlidir. Bir önlem aldıklarına inanmıyoruz. Kendi halkına reva gördüklerini görünce virüsü Doğu Türkistanlıları bitirmek için bir fırsat olarak kullanacağından endişeleniyoruz. Bu nedenle orada neler yaşandığını öğrenmek için bir heyetin gönderilmesi için Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na, Sağlık Bakanlığı'na ve yardım kuruluşlarına müracaatta bulunduk. Buradan hiç kimse Doğu Türkistan'a gidip gelemediği için oradaki ailelerine, akrabalarına ne olduğunu bilmiyorlar. Ellerinden gelse her şeyi yapacaklar. Bir şey yapamadıkları için de kedere boğulmuş durumdalar. Türkiye devleti ve STK'ların bu meselede duyarlı olmasını ve Çin'e 'dur' demelerini istiyoruz. İslam dünyasının şu anki vaziyete göre pek bir şey yapabileceklerini zannetmiyorum. Ancak Türkiye'deki kardeşlerimiz çok şuurlu. STK ve yardım kuruluşlarının bu meseleyi bizimle birlikte olmalarını, devletin de meseleye el atıp oradaki kardeşlerinin yok olmaması için acil önlem almasını ümit ediyoruz.
Türkiye'de bulunan Doğu Türkistanlıların akrabalarından haber alamadıklarını belirten Oğuzhan, sosyal medyada paylaşılan bazı videolar sayesinde öğrenebildiklerini söyledi. (İLKHA)