İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, günlerce kamu malına zarar veren ve yağmalama eylemlerinde bulunan ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılanan bütün sanıkları serbest bırakmasının hak ve hukuk çerçevesi içinde ele alınmadığını belirten Yıldırım, alınan bu kararın masum olmadığını ve kamuoyunda cevaplanması beklenen birtakım şüphelere de yol açtığını belirtti.
"Kendilerinin de itiraf ettiği gibi Gezi Olayları birkaç ağaç kesmeye itiraz değildir"
Gezi olaylarının başlanma şekline kısaca değinen MAZLUM-DER Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nesip Yıldırım, "Gezi Olayları ile ilgili İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından beraat kararı verildi. Gezi Olaylarının başlangıcını kısaca hatırlamaya çalışırsak, Gezi Parkında birkaç ağacın kesilmesi sonucu bu duruma bir tepki olarak başladı. Fakat kendilerinin de itiraf ettiği gibi bu tepkileri sadece bir ağaç kesmeye itiraz şeklinde değildir. Çünkü yapılan eylemlerin, daha sonra bir vandalizme doğru ilerlediğini gördük. Gezi Parkında yapılan eylemlerin şiddete yol açtığını da gördük. Bunun dışında sağa sola zarar veren bir eyleme dönüştü. Hatta Gezi Parkında eylem yapan kişiler olayı yağmalamaya kadar götürdü. Neticede sözde ağaçlar için yapılan eylem çok farklı boyutlara taşındı." şeklinde konuştu.
"Gezi Olaylarının çok masum olduğunu düşünmüyorum"
Gezi Olaylarının çok masum olmadığını ve Gezi Davasında çıkan beraat kararların çok ilginç olduğunu söyleyen Yıldırım, "Gezi Olaylarının çok masum olduğunu düşünmüyorum. Bu olaylar, doğrudan doğruya hükümeti devirmeye yönelik belki de bir faaliyet olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kendilerinin de hedefleri içerisinde hükümeti devirme olduğunu da zaten biliyoruz. Gezi Davasında yargılanan sanıkların en ağır suçlama dediğimiz ağırlaştırılmış müebbet istemi ile yargılanmıştı. Fakat son alınan karar ile bu sanıklara beraat verildi. Gerçekten de bu çok ilginç bir karardır." ifadelerini kullandı.
"Sivil toplum örgütü iseniz neden şiddetin ve yağmanın olduğu bir yeri finanse ediyorsunuz?"
Soros Vakfı ve bazı uluslararası vakıfların Gezi Olaylarını finanse ettiğini belirten Yıldırım, "Osman Kavala'nın şahsında yürütülen Soros Vakfı ve birtakım uluslararası vakıfların, Gezi Olaylarına karışan kişilere finans desteği sağladığı biliniyor. Burada aklımıza hemen şu soru geliyor: Sadece bir sivil toplum örgütü iseniz neden şiddetin ve yağmanın olduğu bir yeri finanse ediyorsunuz? Oradaki insanlara niçin destekte bulunursunuz? Yine Gezi davasında Can Dündar firari bir sanıktı. Kendisinin ülkeyi terk ettikten sonraki verdiği beyanatlara baktığımız zaman hedeflerinin neler olduğunu anlayabiliriz. Bunun yanında Can Dündar'ın Almanya'da ağırlanma şekline baktığımızda yaşanılan bu durumların çok masumane olmadığını görebiliyoruz." dedi.
"Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik suçla yargılanan sanıkların beraatı düşündürücüdür"
Türkiye Cumhuriyeti Devletini ortadan kaldırmaya yönelik en ağır suçla yargılanan şahısların beraat edilmesi akıllarda birtakım şüphelerin oluşturduğunu belirten Yıldırım, "Bazı vatandaşlarımızın dediği gibi Gezi Davasında çıkan beraat kararının arkasında, acaba uluslararası güçlerin etkisi mi vardır? Ya da üstünlerin hukuku mu esas alınarak bu karar çıktı? Bu da cevaplanması gereken bir durumdur. Neticede anayasal Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik en ağır suçla yargılanırken nasıl olurda tahliye ve beraat edilirsiniz? Bu elbette ki düşündürücü bir durumdur. Kanaatimce Gezi Olayları masumane bir eylem değildir. Ayrıca özellikle 'Açık Toplum Vakfı' dediğimiz, Soros'un 'hükümetleri yumuşak güçle devirmek ve iç politikaları üzerinden yıkmak' suiistimal fiillerini dikkate aldığımız vakit kesinlikle Gezi Eylemlerinin masum olmadığını söyleyebilirim." ifadelerini kullandı. (İLKHA)