HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; "siyasi ayak" tartışmaları, meslek liselerine olan ilginin azalması, vatandaşların belini büken faturalar ve gittikçe büyüyen genç işsizlik sorunu gibi gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı.

Türkiye'nin çok ciddi sorunları varken "siyasi ayak" tartışmalarını doğru bulmadıklarını söyleyen Sağlam, hükümete birçok konuda çağrı yaparak, halkın gündemine dönülmesi ve çözüm bekleyen sorunların masaya yatırılarak gereksiz tartışmalarla zamanın heba edilmemesini hatırlattı.

"Siyasi ayak" tartışmaları asıl sorunları örtbas etmemelidir"

Siyaset mekanizmasının günlerden beri "FETÖ'nun siyasi ayağını" tartıştığını hatırlatan Sağlam, "15 Temmuz sonrasında neredeyse gündemden hiç düşmeyen bu konu, eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un son açıklaması ile farklı bir noktaya taşındı. Ancak bu yöndeki tartışmalar genelde farklı hesaplaşmaların aracı olarak kullanıldığı için bugüne kadar somut bir sonuca ulaşılamamıştır. Devletin tüm kurumlarına sirayet eden bu yapının mutlaka siyasi bağlantıları vardır. Bu bağlantıların ortaya çıkarılması elbette önemlidir. Mesele siyasi rant devşirme aracına dönüştürülmeksizin, memleket maslahatı ortak paydasında ele alınmalıdır." dedi.

"Türkiye'nin çok ciddi sorunları varken bu tartışmaları doğru bulmuyoruz"

Gereksiz tartışmalarla zamanın heba edilmemesi gerektiğini kaydeden Sağlam, "Ancak bugüne kadar Türkiye'de böyle bir irade ortaya çıkmadı. Bu nedenle de tartışmalar, zaman israfından ve kamuoyunu meşgul etmekten öteye geçmemektedir. Türkiye'nin insan hakları ve hukuktan tutun dar gelirli vatandaşı ekmeğe muhtaç eden ekonomik krize, yıkılan aile kurumundan yine yüzünü Batı değerlerine dönen eğitim anlayışına ve komşu ülkelerle savaşın eşiğine geldiğimiz son konjonktüre kadar Türkiye'nin çok ciddi sorunları varken kamuoyunun bu kısır döngüye mahkûm edilerek manipüle edilmesini doğru bulmuyoruz. Halkın gündemine dönülmeli ve çözüm bekleyen sorunlar masaya yatırılarak gereksiz tartışmalarla zaman heba edilmemelidir." ifadelerini kullandı.

"Mesleki teknik eğitime ağırlık verilmelidir"

Türkiye'de hizmet sektörünün nitelikli ara eleman sıkıntısının giderek arttığına işaret eden Sağlam, "Bunun en önemli nedeni meslek liselerine olan ilginin azalmasıdır. Yıllardan beri kotalar konulmak, puanları kesilmek ve farklı şekillerde dezavantajlı duruma düşürülmek suretiyle öğrencilerin Mesleki Eğitim liselerine olan ilgisi azaltıldı.  Bundan hem bireyler hem de ülke ekonomisi ciddi şekilde zarar gördü. Bir taraftan genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 30'lara dayanmış iken diğer taraftan sanayi sektörünün nitelikli ara eleman ihtiyacı da ciddi boyutlardadır. Hal böyle iken Türkiye'de sadece diplomalı üniversite mezunu sayısı artmakta, işsizler ordusuna sürekli yeni işsizler katılmakta, diğer taraftan sanayi sektörünün sıkıntıları devam etmektedir." dedi.

"Meslek liselerine ilgiyi artırmak için ciddi teşvikler yapılmalıdır"

Meslek liselerine ilginin artırılması için önerilerde bulunan Sağlam, "Sanayide kalkınma ve üretimin durması, istihdamın bitme noktasına gelmesi, bugün Türkiye'nin en önemli açmazıdır. Mesleki Teknik Eğitim Liselerinin teşvik edilerek eskiden olduğu gibi nitelikli eleman yetiştiren ocaklara dönüştürülmesi hem istihdam hem de sanayi ve üretim açmazını aşma noktasında büyük bir işlev görecektir. Meslek liselerine ilgiyi artırmak için gerekli adımlar ivedilikle atılarak ciddi teşvikler yapılmalıdır. Üniversitelerde Meslek Lisesi mezunlarına alanları ile ilgili tercih yapmaları durumunda ayrıcalıklar sağlanmalı ve Mesleki Teknik Eğitim Liseleri'nin önü açılmalıdır." ifadelerine yer verdi.

Vatandaşların belini büken faturalar

Elektrik ve doğalgaz fiyatlarına 18 ay içinde toplamda 5 defa zam yapıldığını hatırlatan Sağlam, "Böylece elektrik üretim maliyetinin yükselmesi gerekçe gösterilerek, kur dalgalanmasının tüm maliyeti vatandaşlara yüklenmiş oldu. Kış aylarında artan elektrik ve doğalgaz tüketimi ile beraber gelen faturalar vatandaşlarda şok etkisi yaptı. İşsizliğin rekor üstüne rekor kırdığı, ekmek bulmada zorlanan vatandaşların kendilerini yaktığı bir zamanda bu faturalar vatandaşın sırtında birer kambur halini aldı. Döviz kurunun yükselmesi nedeniyle artan enerji maliyetleri dövizin düşmesiyle azaldığı halde enerjinin halka satış fiyatlarında indirim uygulanmadı. Bu durum, dağıtım şirketlerinin hükümet tarafından kayırıldığı düşüncesini güçlendirmektedir." şeklinde konuştu.

"Elektrik faturalarına yansıtılan vergi ve fonların kaldırılması veya tutarının düşürülmesi gereklidir"

Sağlam, sözlerine şöyle devam etti:

Elektrik faturalarına eklenen vergiler ve bu vergiler dahil edilerek hesaplanan KDV ile verginin vergisini almak, vatandaşa sağmal olarak bakıldığını göstermektedir. Artık hükümet ve dağıtım şirketleri, yaşanan krizlerin maliyetini vatandaşa yansıtma kolaycılığını terk etmeli ve krizleri vatandaşı yolma aracına çevirme kurnazlığından vazgeçmelidir. Bu çerçevede elektrik faturalarına yansıtılan vergi ve fonların kaldırılması veya tutarının düşürülmesi gereklidir. Diğer yandan hükümet; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelidir. Bunun için daha fazla AR-GE çalışmasına ve proje desteğine ihtiyaç vardır. Ülkemizin hidroelektrik potansiyelinin daha verimli kullanılmasının yanı sıra güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarına teşvikler arttırılmalı, bu yatırımlara yönelik resmi işlemler asgari düzeye çekilerek cazip hale getirilmedir.

Gittikçe büyüyen genç işsizlik sorunu

TÜİK'in açıkladığı Kasım ayı işsizlik rakamlarını değerlendiren Sağlam, "Siyasi gündem çok yoğundur. Ancak halkın en sıcak gündemi işsizlik ve mutfaktaki yangındır. Hiçbir gündem mutfaktaki yangından daha öncelikli olmamalıdır. Kasım ayı işsizlik oranı açıklandı. Beklendiği gibi işsizlik oranları düşmedi. Bir yıllık seferberliğe ve milyonluk istihdam taahhütlerine rağmen istihdam artmadı, bilakis daha da düştü. İşsizler iş bulma umudunu da kaybettiler. Genç işsizlik sorunu gittikçe büyümekte ve eğitimini tamamlayıp evine kapanan gençlere her gün binlercesi eklenmektedir." dedi.

Hükümetin bu soruna çözüm bulması gerektiğini söyleyen Sağlam, "Zincir marketler, tekelleşmiş perakende sektörü ve bunun oluşturduğu tekelleşmiş diğer sektörler, bir yandan işsizliğe zemin oluştururken bir yandan da adil rekabet ortamını öldürmektedir. Bu nedenle küçük esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmakta ve doğal olarak da işsizlerin sayısı katlanmaktadır. SGK primlerinde uygulanan teşviklerin kısmi olarak geri alınması istihdama bir darbe vurmuştur. Bu durumun işsizliği daha yukarılara çekmesi kaçınılmazdır. Hükümet bir an önce bu konulara eğilmeli, tekelleşmenin orta ve uzun vade sosyal ve siyasal sonuçlarını da dikkate alarak çözümler üretmelidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)