İstanbul
Türkiye Sigorta Birliği'nce ağır hasarlı araçları satın alırken öncelikle hangi parçaların değiştiğine dikkat edilmesi gerektiği belirtilerek, "Sigorta şirketinin hasar tutarını şişirmesi gibi bir durum sigorta şirketinin kasasından çıkacak parayı artıracağından sigortacılık mantığı açısından esasen makul bir açıklama değildir. Bu hususun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir." ifadeleri kullanıldı.
FİYATI PİYASAYA GÖRE DÜŞÜK ŞEKİLDE İLANLARA DİKKAT
Sıfır araçlarda görülen stok sorunu ve fiyat artışları ikinci el otomotiv piyasasına da etki etti. İkinci el otomotive ilgi artarken fiyatlarda da yükselişler görüldü. Ancak ikinci el araç almak isteyen tüketiciler, araç ararken baktığı ilanların açıklama kısmındaki bir ifade dikkati çekiyor. Özellikle belli bir hasarın üzerindeki araçlar için uygun görülen "pert" ve "ağır hasar" kayıtlı satılık araçlar üzerinden çıkılan ilanların açıklama kısmında "şişirilmiş hasar kaydı" şeklinde bir ifade yer alıyor. Bu durum, aracın normalde "pert", "ağır hasarlı" ya da miktarında belirtildiği kadar hasarının olmadığını ancak sigorta şirketinden para almak için bu şekilde kayıt tutulduğu anlamına geliyor. Özellikle fiyatı piyasaya göre düşük şekilde ilana çıkan araçlarda görülen bu ifadeler zaman zaman tüketicilerin mağdur olmasına neden oluyor.
ARAÇLAR HANGİ DURUMDA TAM HASARLI SAYILIR?
Türkiye Sigorta Birliği (TSB), AA muhabirinin bu durumlara karşı vatandaşların hangi tedbiri alması ve neler yapması gerektiğine ilişkin sorularını yanıtladı. Sorulara ilişkin yapılan açıklamada, nihai tüketici açısından bakıldığında öncelikle bazı kavramlara açıklık getirilmesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, sigortacılık mevzuatına göre kamuoyunda "pert" olarak adlandırılan araçlar için iki farklı prosedür izlendiğini, prosedürlerden bir tanesinin ağır hasarlı araçlar (çekme belgeli), diğerinin ise tam hasarlı araçlar (hurda belgeli) için işletildiği aktarıldı. Onarım masraflarının zarar gören aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile aracın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, aracın tam hasara uğramış sayıldığı belirtilen açıklamada, "Bu durumda, aracın ilgili mevzuat doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigortacıya ibraz edilmeden tazminat ödenmez. Söz konusu belge kapsamında işlem yapılan araçlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans verilen tesislere teslim edilerek bertaraf edilmekte ve bu araçlar bir daha trafiğe çıkamamaktadır." denildi. Açıklamada, "Onarım masrafları sigortalı aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşsın veya aşmasın, ağır hasarlı aracın onarımının mümkün olduğunun eksper raporu doğrultusunda tespit edilmiş olması durumunda araç ağır hasarlı olarak kabul edilmektedir. Aracın ilgili mevzuat doğrultusunda trafikten çekildiğine dair 'trafikten çekilmiştir' kaşeli tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Söz konusu araçlar çekme belgesi ile trafikten çekildikten sonra onarım masrafları sigorta şirketince ödenmekte ve tekrar trafiğe çıkabilmesine ilişkin düzenleme Karayolları Trafik Kanunu’nun 41’inci maddesinde yer almaktadır." denildi.
SİGORTA ŞİRKETLERİNİN HASAR TUTARI TESPİT YETKİSİ YOK!
Oto hasarlarında tazminat tutarlarının Sigortacılık Kanunu çerçevesinde sınırları çizilmiş bağımsız sigorta eksperleri tarafından, poliçe genel şartları göz önünde bulundurularak tespit edildiği anımsatılan açıklamada, bu kapsamda mevzuat sigorta şirketlerine hasar tutarının tespiti konusunda takdir yetkisi vermediği bildirildi. İlgili sigorta eksperleri onarıma ilişkin hasarlı parçanın onarılıp onarılamayacağı, onarılamayacaksa kullanılması gereken parçanın hangi vasıfta olması gerektiği ile onarıma ilişkin işçilik vesair maliyetlerini tespit ettiği bildirilen açıklamada, "Eksper değerlendirmelerinde onarılacak aracın trafikte seyri sırasında araç üreticisinin öngördüğü standartlarda aracın hasarının giderilmesi, giderilemiyorsa trafikten çekilmesi kararının verilmesi konusunda sorumluluk sahibidir. Yine sigorta şirketi de eksper raporunda tespiti yapılan hasarın uluslararası kabul görmüş standartlarda onarımının yerine getirilmesi veya tazmin edilmesi hususunda sorumluluk sahibidir." ifadeleri kullanıldı.
“HANGİ PARÇALARIN DEĞİŞTİĞİNE DİKKAT EDİN"
Ancak bununla birlikte sigorta poliçesi kapsamında yapılan ekspertizlerde ağır hasarlı olduğu kabul edilen bazı araçlarda, aracın onarım kararı yerine sigortalının/hak sahibinin zararı tazmin edilerek hasarlı araçlar bu işle iştigal eden muhtelif kişi veya şirketlerce satın alındığına değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu aşamada yapılan tramer sorgusunda aracın hasar kayıtları eksper raporunda yazan tutarı yansıtmakla birlikte, ağır hasarlı aracı satın alarak onarımını gerçekleştirip piyasaya süren kişi ve kurumların, eksper raporunda belirlenen standartlara uygun şekilde bu aracın onarımını gerçekleştirip gerçekleştirmediği 2. El piyasada bu araçları satın alan kişilerce sorgulanmalıdır. Burada kar elde etmek amacıyla düşük standartlarda onarım gerçekleştirilmesi, trafikte seyir halinde veya kaza sırasında araç güvenliğinde ortaya çıkması muhtemel aksaklıklar, insanlara can ve mal kaybı olarak geri dönebilmektedir. Bu kapsamda tüketiciler ağır hasarlı araçları satın alırken öncelikle hangi parçaların değiştiğine dikkat etmelidirler. Burada şunu özellikle vurgulamak gerekir ki, sigorta şirketlerinin eksperler üzerinden tespit ettirdikleri onarım maliyetlerinin standartları ile bu araçları satın alan kişilerin onarım maliyetlerinin standartları çok iyi araştırılmalıdır. Sigorta şirketinin hasar tutarını şişirmesi gibi bir durum sigorta şirketinin kasasından çıkacak parayı artıracağından sigortacılık mantığı açısından esasen makul bir açıklama değildir. Bu hususun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir."
“NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR"
Açıklamada, sigorta suistimallerinin hukuki yaptırımlarına da değinildi. Sigorta suiistimalinin literatürde haksız kazanç elde etmek amacıyla, sigorta şirketinin kararını değiştirecek önemli bir gerçeğin gizlenmesi ya da gerçek dışı bir beyan yoluyla sigortacının, sigortalı tarafından bilerek, kasıtlı olarak aldatılması olarak tanımladığı aktarılan açıklamada, sigorta suistimallerinin "Poliçe Düzenlenme Aşamasında" veya "Sigorta Süresi İçerisinde" olmak üzere iki farklı kategoriye ayrıldığı bildirildi. Sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması sigorta süresi içerisinde yaşanan suiistimal vakalarının en tipik örneklerinden olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Sigorta suiistimalleri birçok ülkede vergi kaçakçılığından sonra en yaygın ekonomik suç olarak kabul edilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 158’inci maddesi kapsamında sigorta suiistimalleri nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirilmekte ve dört yıldan on yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmamak kaydıyla 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezasına hükmolunmaktadır. (AA)