Doğruhaber - Ramazan Yusuf
Her yıl 6 binden fazla ABD askeri intihar ediyor. Son 12 yılda intihar eden ABD askerlerinin sayısı 72 bini geçti. Bugünkü intiharlar aynı hızla devam ederse 20 yıl içerisinde intihar eden ABD askerlerinin sayısı 120 bini aşacak. Oysa Vietnam savaşından sonraki 20 yıl içerisinde 55 bin ABD askeri intihar etmiş ve bu rakam dehşet verici derecede yüksek bulunmuştu.
Peki, ABD askerleri neden intihar ediyorlar. Bir ABD kuruluşu olan (Veterans Affairs) VA’nın bu konudaki tespitini esas alacak olursak, çok yalın ve basit bir tabloyla karşılaşırız. Ki bu kuruluşa göre ABD askerlerinin intihar etmelerinin en önemli sebebi savaş sırasında sürekli olarak ölüm tehlikesiyle koyun koyuna yaşamalarıdır. Oysa bu kadar önemli bir konuda sadece ABD kuruluşlarının beyanını esas almak pek de akıl karı olmayacaktır. Zira onlar ulusal çıkarlarını zedeleyecek herhangi bir görüşe (ne kadar doğru olursa olsun) yer vermeyeceklerdir. Örneğin VA’nın şu trajik-komik değerlendirmesi akıllara ziyan argümanlarla doludur. “Günde ortalama 17 asker intihar etmektedir, bunların 11’i VA’nın psikolojik destek hizmetlerinden faydalanmayan bireylerdir. Oysa VA’nın psikolojik destek verdiği askerlerden her gün sadece 6’sı intihar etmektedir.”
Oysa eski ve muvazzaf askerlerin sadece bir kısmının VA’nın hizmetlerinden yararlandığı göz önünde bulundurulacak olursa, VA’dan destek aldığı halde intihar edenlerin, diğerlerine oranla çok daha fazla olduğu görülecektir.
Bu konuda VA dışında çeşitli görüşler öne süren Batılı kurumlar da vardır. Bunların bir kısmı komplo teorilerini inandırıcılıktan uzak argümanlarla bezeyerek işi sulandırmaya çalışırken, bir kısmı ise kendi dar çerçeveleriyle değerlendirmelerde bulunarak, olayın psikolojik yönünden çok sosyolojik yönüyle ilgilenmişlerdir. Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir mantığıyla yapılan bu tespitler, durumun vahametini ortaya koymakta başarısızlığa mahkûmdurlar.
Peki, ABD askerleri neden intihar ederler.
Bu konuda Batılı uzmanların modern psikolojiye dayandıklarını iddia ederek yaptıkları açıklamaları mı doğru kabul etmeliyiz, yoksa Doğulu aydınların “Ortadoğunun laneti” diye bilimsellikten uzak hamasi açıklamalarını mı almalıyız. Şüphesiz ki, iki taraf da kendi bakış açılarıyla olaya yaklaşıp tarafgirlik yapacağından, %100 doğru sonuç alacaklarını düşünmüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde, bu konuyla ilgili açıklama yapan eski bir ABD askerinin söyledikleri ilgi uyandırıcıdır. Bu eski askerin anlattıklarına göre; ABD ordusu kendi askerleri üzerinde, tereddüt göstermeden öldürmelerini sağlamak için çeşitli psikolojik baskı yöntemleri uygular.
ABD Ordusu öncelikle düşmanın ne kadar vahşi olduğunu gösteren video ve hikâyelerle kendi askerlerini dehşete düşürür. İyice korkan acemi askerleri bundan sonra çok daha yoğun bir psikolojik baskı bekler. Her ortam ve platformda işlenen ana konu, düşmana merhamet gösterdiği için hayatından olan askerlerle ilgili anekdotlar ve istatistiklerdir. Bu eğitimin sonunda sahaya çıkan asker, önüne çıkan herkese, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, yetişkin demeden tereddütsüz şiddet uygular. İşkence yapar, öldürür. Hatta hesap soranı olmadığından bu işi eğlencesine yapmaya başlar.
Kanın tadına varan asker bir müddet sonra terhis edilir ve evine gönderilir. Eve ulaşan askerin artık insan öldürmesi veya şiddet içeren davranışlarda bulunması kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Psikolojik dengenin bozulması da işte bu aşamada başlar. Yani bazılarının iddia ettiği gibi, ABD askerlerinin intihar etmeleri, vicdan azabı yaşamalarından değil, artık diledikleri gibi insan öldürememelerinden, işkence yapıp tecavüze yeltenememelerindendir.
Dünya’da seri cinayetlerin en fazla işlendiği ülke olan ABD’de “Seri Katillerin” büyük bir çoğunluğunun eski askerler arasından çıkması da bunu göstermez mi? Her orduda askerler intihar eder, ancak hiçbirinde ABD’deki oranların yanına bile yaklaşılamaz.
Bu bakış açısı; vahşi ruhlu Amerikalıların vicdan azabı çekeceği gibi safça bir düşünceye kapılmamıza da mani olacaktır.
Elbette biz bunun İlahi Adalet’in bir tecellisi olduğunu da düşünebiliriz ve bunu düşünmekte son derece haklı da olabiliriz. Allah (cc) bir işi murad etti mi onun sebeplerini yaratır. Düşmanımızın düştüğü kuyuya kendi ayaklarıyla gittiğini bilmek de yeterince tatmin edici olacaktır kanaatindeyiz.