Baş-boyun kanserleri, tüm vücut kanserlerinin yüzde 9’unu, kanserden yaşam kaybının da yüzde 4’ünü oluşturuyor. Sıklıkla; tiroit, gırtlak, dil ve dudak bölgelerinde görülen kanser türleri, dünyada da her yıl 55.000 yeni vaka ile en önemli sağlık sorunlarından biri olarak gösteriliyor.
Yapılan araştırmalara göre yine her yıl 10 binin üzerinde gırtlak ve ağız kanseri vakası bildiriliyor. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümünden Doç. Dr. Levent Renda, baş-boyun bölgesi kanserleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sigara başrolde!
Renda, "Baş-boyun bölgesi kanserlerini artıran riskler arasında sigara ve tütün ürünlerine maruz kalma, alkol ve HPV virüsü ilk sıralarda yer almaktadır. Ayrıca bazı viral ajanlar, radyoterapi ve diyet ile ilgili faktörlerin de hastalığın görülmesinde etkili olduğu gösterilmiştir. Dudak ve cilt kanserlerine neden olan etkenler arasında güneş ışığına maruz kalmak önemli yer tutar. Özellikle Akdeniz bölgesindeki çiftçilerde, açık arazide çalışan kişilerde dudak kanseri riski daha yüksektir." dedi.
Erkekler 5 kat daha risk altında
"Türkiye’de en sık tiroit, gırtlak, dudak ve dil kanserleri görülmektedir." diyen Renda, "Tiroit kanserlerinde genetik bozukluklar önemli rol oynarken; diğer baş- boyun kanserlerinde sigara, alkol ve güneş ışığına yoğun olarak maruz kalma daha ön plandadır. Baş- boyun kanserleriyle, erkeklerde, kadınlardan 4-5 kat fazla ve 50 yaş üstünde daha sık karşılaşılmaktadır. Boyun bölgesinde 2 haftadan uzun sürede geçmeyen şişliklerin en kısa zamanda bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ses kısıklığı ve sesin karakterinde değişimler gribal bir hastalık sonrasında olacağı gibi; sigara ve alkol kullanan risk grubundaki kişilerin de uzun süren şikayetlerinde gırtlak kanseri açısından ses tellerinin endoskopik olarak değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Ağız kanserleri, katı gıdaların bazen de sıvı gıdaların yutulmasını zorlaştırır. Bu durumlarda da mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir." ifadelerini kullandı.
Renda, baş-boyun bölgesindeki bazı değişimler kansere işaret edebileceğini belirterek, "Baş ve boyunda şişlik, dudakta, dilde, ağız iç bölgesinde iyileşmeyen yaralar, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, burun tıkanıklığı, kulak ağrısı, işitme kaybı, yüz felci" şeklinde konuştu.
Tedavi tümörün yerleşim yerine göre değişebiliyor
"Hastanın baş-boyun bölgesinde yer kaplayan bir kitle varsa dikkatlice muayene edilmesi gerekir." Renda, son olarak şunları kaydetti:
"Ağız içi bölgesi direkt ışık ile geniz, yutak, gırtlak bölgesi endoskop ile detaylı olarak incelenir. Radyolojik incelemeler için ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans yani MR’dan yararlanılır. Şüpheli bölgelerden patolojik inceleme için biyopsi alınır. Baş-boyun kanserlerinin tedavisi, multidisipliner yaklaşım gerektirir. Kanser tanısı almış hastalar, tümör konseyinde baş-boyun cerrahı (KBB uzmanı), radyasyon onkolojisi uzmanı, medikal onkoloji uzmanı, radyoloji uzmanı ve nükleer tıp uzmanı tarafından değerlendirilir. İlk seçenek cerrahidir. Ancak radyoterapi de etkili bir seçenektir. Tümörün yerleşim yerine, kanserin evresine, hastanın yaşına ve sosyoekonomik durumuna bağlı olarak tedavi şekli ve planlaması yapılmalıdır. Erken evredeki hastalar için tek bir tedavi seçeneği yeterli olabilirken, bazı hastalara bileşik tedaviler gerekebilir." (İLKHA)