ALMANYA - Womrs`ta yaklaşık 8 ay önce Kültür Merkezi açmak için başvuruda bulundukları halde gecikmeli olarak izin verildiğinden, daha önce düzenlemek için karar kıldıkları "Hz. İmam Hüseyin`i anma ve anlama" programını 29.12.2012 ertelemek zorunda kalan Mevlana Kültür Merkezi, etkinliği dün gerçekleştirebildi.
 
Belediye`ye ait salonda gerçekleştirilen programa gösterilen yoğun ilgi gözlerden kaçmadı.
 
Önceden duyurulduğu üzere saat 17.30 gibi Kur`an-ı Kerim`in okunması ile başlayan program, kız ilahi grubunun seslendirdiği duygusal mersiye ve ilahilerle devam etti.
 
Çocuk ilahi grubunun ardından konuşmasını yapması için mikrofona davet edilen Siyer araştırmacısı Ahmet Baygın, Kerbela`da yaşanan tarihi katliamı anlatırken hem duygulandı hem de duygulandırdı.
 
Hz. İmam Hüseyin ve 72 yarenini şehid edenlerin bu korkunç katliamı makam sevgisi uğruna gerçekleştirdiklerinin üzerinde duran Baygın, "İmam Hüseyin`in mübarek başını bedeninden ayırdılar. Yetmedi bedenini atlara çiğnettiler. Kardeşinin bedenini o halde gören Hz. Zeynep, üzerine kapanıyor, ağlamak yine Zeyneb`e kalıyor. İlk matem meclisini Kerbela`da kuruyor Hz. Zeynep. İmam`ın kızı Rukiye ve Sakine henüz küçük birer çocuk. `Baba gördün mü senden sonra bize neler yaptılar.` Hz. Zeynep öyle bir kadın ki; Kufe halkı onun için, `O konuştuğu veya yürüdüğü zaman sanki Hz. Ali`yi görüyorduk.` Hz. Zeynep Kufe`de konuşunca herkes ağlamaya başlıyor. Hem öldürüyor hem de ağlıyorlardı. İşte Resulullah`ın (a.s) Ehli Beyti`ni bu halde getirmişleri" diyerek olayın vahametini gözler önüne serdi.
 
Katliamı gerçekleştirenlerin küfür ehli olmadığını, şuursuz Müslümanlar olduğunu ifade eden Baygın, bugün de benzer zihniyete sahip grupların olduğuna dikkat çekerek, bu olayda ders alınması gerektiği vurgusuyla konuşmasını sonlandırdı.
 
Baygın`ın konuşmasından sonra seslendirilen ilahi ve mersiyelerin yanı sıra bir de şiir okundu. Daha sonra Dua Yayıncılığın davetlisi olarak Almanya`ya gelen Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, konuşmasını yapması için davet edildi. Topluluğu selamladıktan sonra kendisine böyle bir imkanı verdiği için Allah`a hamdettiğini ifade eden Göktaş, Almanya`da bu türden etkinlikler düzenlenmesini kendisini daha da ümitvar ettiğini dile getirdi.
 
Bir hadis daha aktardıktan sonra konuyu İmam Hüseyin`e (r.a) getiren Göktaş Hoca, Hadisi şerifte `Evlatlarınızı benim sevgim üzerine yetiştirin, Ehli Beyt sevgisi üzerine yetiştirin ve evlatlarınızı Kur`an kıraati üzerine terbiye edin` diye buyrulduğunu aktardı. Bu üç buruğun da gerçekleştirildiğini söyleyen Göktaş, kurulan Peygamber Sevdalıları Platformu, Kur`an Nesli Platformu`nun bunun ispatı olduğunu belirtti.
 
Hadiste belirtilen `Ehli Beyt sevgisi`ne tekrar değinen Göktaş hoca, çocuk ve Hz. Peygamber kelimeleri ne zaman yan yana gelse ümmetin aklına İmam Hasan ve İmam Hüseyin`in geldiğini ifade etti.
 
`Ehli Beyt-i sevmek Müslüman olmanın gereğidir` diyerek sohbetini sürdüren Göktaş, kendisinden önceki konuşmacının Kerbela`da yaşananları çok güzel anlattığını, kendisinin fazla bir ekleme yapmayacağını söyledi.
 
"Kerbela Bir Aynadır"
Kerbela`nın bir ayna olduğunu ve farklı tiplerinin olduğunu belirten Göktaş Hoca, Kerbela olayını çokça okuduğunu ve üzerinde düşündüğünü, bazen "Acaba Hüseyin ölmese olmaz mıydı" diye sorduğunu, ancak olayın neresine bakılırsa bakılsın İmam`ın şehid olması gerektiği yönünde bir mukadderatın olduğunu gördüğünü toplulukla paylaştı.
 
"Hüseyin Şehid Olacaktı Başka Yol Yok"
İmam Hüseyin`in şehid olmaması durumunda bazı ihtimalleri paylaşan Göktaş, "Hz. Hüseyin`in yaşayabilmesi için ya Yezid`e biat etmesi gerekirdi. Bu da bu dinin rayının başka tarafa döneceğini gösteriyor. Veya kaybolup gidecek, kimsenin bilmediği bir mağarada yaşayacak ve ölecekti. Siz Yezid`in sarayında, onun emri altında bir Hüseyin görmek ister miydiniz Allah aşkına?" şeklindeki sorusuna topluluktan "Asla" seslerinin gelmesine neden oldu. Eğer öyle olsaydı bugün birilerinin "Koskoca Resulullah`ın torunu, cennetin efendisi böyle yapmış" diyeceklerini aktaran Göktaş, "alimlerin eline diktatörlerin lehine fetva verme kozu verilmiş olacaktı" dedi. İmam Hüseyin`in kıyamına rağmen Bel`am`lardan geçilmediğini anımsatan Göktaş, "Haşa ya bir de Hz. Hüseyin öyle olsaydı" diye sordu.
 
"Kıyamet Günü Herkes Kendi Dönemiyle İlgili Siyasi Sorularla Karşılaşacak"
Konuşmasının sonlarına doğru sözü geçmişten günümüze getiren Göktaş, "Hem Hüseyin`in döneminde yaşayacaksın, hem de Kerbala`dan soru sorulmayacak öyle mi? Eğer o dönemde yaşayanlara namazı, orucu, zekatı soracağını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Herkes kendi dönemindeki siyasi olaylardan da sorulacak bunu unutmayın bu çok önemlidir" dedi.
 
Hz. Hüseyin`in yaşadığı olayın o dönemde kalmadığını, günümüzde yaşanan benzer olaylar olduğunu söyleyen Göktaş, Şehid Hasan el-Benna`yı ve Seyyid Kutup`u örnek gösterdi. Seyyid Kutup`un tıpkı İmam gibi zamanın Yezid`i Cemal Abdunnasır`, "Beni yanlış anladınız, Yoldaki İşaretler kitabımda şunu demek istedim` demesi halinde serbest bırakılacağını anlatan Göktaş, O`nun İmam gibi şehadeti seçtiğini hatırlattı. Kerbela`nın karakterlerini öğrenerek kodlarını bugüne taşınması gerektiğine dikkat çeken Göktaş Hoca, Bakara süresindeki 1`e 700 ayetini okuduktan sonra, mala bu kadar veren Allah`ın cana çok daha fazla mükafat vereceğine değindi. Göktaş hoca, ümit vermek için bazı örnekler vereceğini belirterek, bazılarının dediği gibi "ahir zaman işler kötüye" söyleminin doğru olmadığını söyledi.
 
Topluluğa Peygamberliğin yeni geldiği dönemde kaç kişinin şehid olduğunu soran Göktaş, haşa küçümsemek için değil, bunun Hz. Ammar, Hz. Sümeyye ile birlikte 5 kişi olduğunu aktardı. Kendisinin öyle şahıslar bildiğini ve bunların buz gibi suyu sıkılarak ve elektrikli işkencede şehid edildiği söyleyen Göktaş, "Güneydoğu`da koştururken yanımdaki, `Hocam burada şehid edilen bir kardeşimiz var, gelin beraber bir dua edelim` Baktım mezarına 19 yaşında şehid edilmiş. Nasıl oldu bu diye sorduğumda, `Bu kardeşimiz camide Kur`an dersi veriyordu. Karakola diyerek aldılar götürdüler. 4-5 gün içerde kaldı 5. gün cenazesini verdiler ve intihar etti dediler.` Bu olamaz, belki de gerçekten intihar etmiş olamaz mı dedim. Dediki, `Allah`a yemin ediyorum ki, cenazesini ben yıkadım. İki koltuğunun altı ve göğsünde elektir verilmişliğin izleri vardı. Kan içindeydi her tarafı simsiyahtı.` Bugün yeryüzünde sayısız işkence görenler ve işkenceden şehid olanlar, aynen Habeşistan`a hicret eden Sahabelerin hicretini aratacak binlerce kişinin hicretini dinledim. 10 yıldır eşini çocuğunu göremeyen, bir tek suçları Allah demek olan insanları hamdolsun Allah (cc) bana tanıttı. İşte şimdi Allah (cc) onların ecrini veriyor. Hz. Hüseyin`in emekleri nasıl zayi olmadıysa, bugün de kendi dini uğruna bedel ödeyenler, ömrünü vermiş, canını vermiş sayısız binlerce kardeşle beraber olduk, tanıştık. Ben onların bu amellerine güvenerek Allah`ın bir daha nurunu tamamlayacağını görüyorum" dedi.
 
Göktaş Hoca`nın iki şiir mısrasıyla bitirdiği konuşmasının ardından yine mersiyeler okunduktan sonra, mikrofona programın ana sponsorluğunu yapan Avrupa Yetim-Der`in başkan yardımcısı Hüseyin Ateş davet edildi. Kısa süre içeriğinde başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede yetim ve mağdurlara yardım elini uzattıklarını aktardı.
 
İki saat süren program, Sofi İsmail`in okuduğu dua ile sona erdi.
(Basri Özmen - İLKHA)