Çalıştığı iş yerinde bir süredir satış primlerinin ödenmediğini öne süren işçi, sosyal medya hesabından işverene hitaben sitemkar ifadeler kullandı. Paylaşımda; "Uzun yıllardır bir fiil gece gündüz demeden saygı ve sevgi ile hizmet verdik. Gerçekten saygımız çok büyüktü, yatağımıza yattığımızda içimiz rahattı. Burası bizim ailemizdi. Biz ki uzun yıllardır bayram seyran demedik hep birlikte bir aile olduk ya da olduğumuzu sandık. Farkettim ki bize yaşattıklarınızla siz bizdeki saygımızı öldürmüşsünüz.
Bize uzun uzun anlatıldı ve üstüne basa basa 'kimse sıfır almayacak' dendi ama ne yazık ki sizler bizim üstümüze basa basa bu sıfırları her şeye rağmen bize reva gördünüz. Bugün hesabıma baktım ki ne yazık. Tam da şu mübarek zamanda tam da bayram üstü bu bize reva mıdır. Bize bunları yaşatan, destek veren, imkan tanıyan her kim ise sizler bizim ve evlatlarımızın rızkıyla oynadınız. Dilerim Rabbim'den sizlerde bunları yaşamadan can veremezsiniz. Şu mübarek günde eğer ki toplu iğnenin ucu kadar hakkım geçtiyse bile asla ve asla helal etmiyorum." ifadelerini kullanan işçi, tazminatsız şekilde kovuldu.
Soluğu İş Mahkemesi'nde alan mağdur işçi, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istedi. Tarafları dinleyen mahkeme, işçinin işe iadesine hükmetti. Kararı işveren avukatı temyiz edince devreye Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi girdi. Daire, davalı avukatının istinaf başvurusunun kabulüne, İş Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine hükmetti. Bu kararı da davacı avukatı temyiz edince davada son sözü Yargıtay 9. Hukuk Dairesi söyledi.
İşçi sitem ettiği için kovulamaz
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin işverene yönelik sitemkar ifadelerinin kovulma sebebi yapılamayacağına hükmetti. Davacı tarafından yapılıp paylaşılan yorumun hakaret ve sataşma niteliğinde olmadığına dikkat çekildi. Kararda şöyle denildi: "Davacının paylaştığı yorumunda primlerin ödenmemesine yönelik olarak hislerini, düşüncelerini ve eleştirilerini açıkladığı ortadadır. Davacının davranışının tek başına 4857 sayılı Yasanın 25. maddesi kapsamında haklı neden ağırlığında olmadığı, 4857 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede de söz konusu paylaşımların iş ilişkisinin devamını çekilmez kılacak nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının yaptığı bu paylaşım nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar gördüğüne, çalışma düzeninin bozulduğuna ilişkin de bir delil bulunmadığı da unutulmamalıdır. Buna göre davacının yaptığı paylaşımın işverene haklı bir nedenle fesih imkanı vermeyeceği gibi geçerli nedenle fesih imkanı da vermeyeceği anlaşılmıştır. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince feshin geçerli nedene dayandığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'nin temyiz edilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile, davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine hükmedilmiştir." (İHA)