Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gençleri erken evlenmeye davet etmesi ve yürürlükte olan aileyi yıkan kanunlar hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, evliliklerde yaşanan olumsuz örnekler ve geçim sıkıntısı gibi sebeplerden dolayı gençlerin evlenmekten korktuklarını ifade etti.

Türkiye'de uygulanan CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı aileyi yıkan yasa ve sözleşmelerin değişmesi gerektiğini söyleyen Çevik, evliliğe mâni olan sebeplerin ortadan kaldırılıp evlilik şartlarının olgunlaştırılması gerektiğini aksi halde yerel iktidarın kaybedildiği gibi genel iktidarın da elden gideceğini belirtti.

Erdoğan geçenlerde (Engelli Memur Atama Töreni'nde) gençlerimizin çok geç evlendiğini ve bunun ülke nüfusunun azalmasına sebep olduğu tehlikesine dikkat çeken Çevik, "Biz, buna katılıyoruz. TÜİK raporları da zaten bunu destekliyor. TÜİK verilerine göre, evlilik yaşı ortalaması 28,5 oldu. Ancak gençlerin neden evlenmediğinin sebeplerine bakmak gerekir." dedi.

 

"Evlilik için olumsuzluklar ortadan kaldırılarak şartlar olgunlaştırmalı"

"Gençlerimiz üniversiteyi bitirip işe girmek istediğinde iş bulamıyorlar. İş bulduklarında da asgari ücretin altında, hatta sigortasız çalışmak zorunda kalıyorlar" diyen Çevik, "Asgari ücret zaten insani bir ücret değil. İstanbul gibi bir yerde kira bedeli bin 500 lira. Bu adam, nasıl faturalarını ödeyip nasıl geçinecek. Asgari ücretle kira ve faturaları ödeyemezken Tayyip Beyin 30 yıl önceki hesabıyla sadece simit ve çay bile alamazken evlenmeyi nasıl düşünebilir. O zaman bu şartları olgunlaştırıp sebepleri ortadan kaldıracaksınız." şeklinde konuştu.

"Avrupa'da erken evlilik teşvik edilirken bizde ceza verilmesi manidar"

Toplumda yaklaşık 2 milyon kişinin evden uzaklaştırıldığını ve nafaka mağduru olduğunu belirten Çevik, "Gençler komşusuna, akrabasına, çevresine bakarak evlenmekten korkuyor. Bir de çocuğunu göremeyenler var. Bunun için şiddet olayları da oluyor. Erken evlenenler cezalandırılıyor, hapse atılıyor. Avrupa'da erken evlilik teşvik edilirken bizde ceza verilmesi manidar. Öyle olunca da gençler evlenmekten korkuyorlar. Belli bir yaş olgunluğundan sonra da evlenmek zor oluyor." diye konuştu.

"Gençler olumsuz örneklerden dolayı evlenmekten korkuyor"

Öncelikli olarak evliliğin önündeki olumsuz sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Çevik, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

CEDAW'ın 1988 yılından beri dayattığı nafakanın düzenlenmesi, asgari ücretin insani bir seviyeye gelmesi, evliliğin teşvik edilmesi lazım. Genç evlilik mağdurlarının da bir an önce özgürlüklerine kavuşması, bu mağduriyetlere sebep olan kanunun da değişmesi lazım. Bunu gerçekten istismar edenler cezalandırılsın ama kadının kendi iradesiyle evlendiğini söylediği evliliklerde kadının beyanı esas alınmalıdır. Bu durumdan dolayı cezaevine girenler çıktıklarında iş bulamıyorlar. Bütün bu olumsuzluklar göz önünde dururken gençler de evlenmekten maalesef korkuyorlar. Devletimizin şunu yapması lazım. Eğer evlilik konusunda bir teşvik gerekiyorsa bunun için Macaristan örneğinde olduğu gibi geri ödemesiz kredi verilmelidir. Genç yaşta evliliği özendirmesi için ayrıca aileye sigorta yapmalı, çocuk başına 700 lira, ikinci çocukta 1500 lira üçüncüsünde ise en az asgari ücret kadar para vermelidir.

"Bireyi, aileyi, gençleri yeniden inşa etmeliyiz"

Çevik, "Bu ay yeni asgari ücretle maaşlar ödenecek. Ama 'Asgari Geçim İndirimi (AGİ)' ile çocuk başına 30 lira fark veriliyor. Bu parayla bir çocuğa süt mü alacaksınız bez mi? Bugün bir litre süt 5 lira. Bu uygulamayla 'evlenmeyin' demiş oluyorsunuz. Bizim lafımızla icraatlarımız birbirini tutmalı. Aile medeniyetini bozarsanız toplumu buzmuş olursunuz. Onun için bireyi, aileyi, gençleri yeniden inşa etmeliyiz." ifadelerini kullandı.

"Aileyi yıkan yasalar ve sözleşmeler değişmezse yerel iktidarın kaybedildiği gibi genel iktidar da kaybedilecek"

Aileyi yıkan yasaların aynı zamanda ekonomiyi de kötü etkilediğini söyleyen Çevik, son olarak şunları kaydetti:

"Feminizmin dayattığı 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' ile ailemiz, toplumumuz bozuluyor. Bu şekilde yapılan uzaklaştırma, şikayetler, aileyi yıkan yasa ve sözleşmeler ailemizi mahvettiği gibi ekonomimizi de mahvediyor. Türkiye'de ihale kanunu 17 yılda 185 defa değişti. Ancak aile ile ilgili kanunlar toplumun kanaat önderlerinin bunca şikayetlerine rağmen hükümetin buna dur dememesi manidardır. Buradan yetkililere sesleniyorum! Türkiye olarak siyonizme nasıl 'one munite' dediysek feminizme de 'one munite' çekmeliyiz. Feminizmin dayattığı tüm politikalardan vazgeçilmelidir. Çünkü ekonomimiz de çöküyor. Evden uzaklaştırılan 2 milyon insan hayatını nasıl devam ettirecek? O zaman iş dünyası da zarar görmüş oluyor. Cumhurbaşkanının buradan uyarıyoruz! Aileyi yıkan yasalar ve sözleşmeler değişmezse yerel iktidarın kaybedildiği gibi genel iktidar da kaybedilecek ve feminizm kazanacak. Mecliste aile komisyonu kurulması gerektiği gibi aynı zamanda feminizm ile mücadele komisyonunun da kurulması gerekir. Çünkü onlar kadın ve erkek savaşı çıkarmak istiyorlar." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)