Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan son 2 günde meydan gelen ve Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kez daha ortaya koyan Manisa ve Ankara'daki depremler sonrası önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin yüzde 90'ı deprem kuşağında yer alıyor

Erbakan deprem ile ilgili yazılı değerlendirmesinde, "Ülkemiz topraklarının yüzde 90'ı deprem kuşağında yer alıyor ve nüfusumuzun yüzde 95'i bu deprem bölgelerinde yaşıyor. Nüfusun, sanayinin, teknoloji altyapımızın en yoğun olarak yer aldığı 'Marmara Bölgesi' ise en riskli deprem bölgelerinden bir tanesi. 1999 Marmara Depremi 7,4 şiddetinde oldu ve tam 17 bin 500 vatandaşımız hayatını kaybetti.  2017 yılında Meksika'nın başkenti Mexico City'de gerçekleşen ve Marmara Depremi'ne yakın şiddette olan depremde, sadece 250 Meksika vatandaşı hayatını kaybediyor.  Aynı şiddetteki depremde bizde 17 bin 500 kayıp, Meksika'da 250 kayıp! ' dedi.

Deprem sonrası toplanma alanlarına avm ve rezidans inşaatı

1999 Marmara Depremi sonrasında dönemin Hükümeti tarafından 'Deprem Yönetmeliği' hazırlandığını hatırlatan Erbakan, "Bu yönetmelik doğrultusunda İstanbul'da vatandaşlarımızın deprem anında bulunduğu binalardan kaçıp toplanacağı '493 bölge' belirlendi. Bu alanlar park-bahçe, okul bahçesi gibi yerler değil, sahra hastaneleri, konteynır kentler kurulabilecek devasa alanlardı. 2020 yılına kadar da bu alanların artan nüfus göz önüne alınarak 693 bölgeye çıkarılması planlandı. 17 yıldır iktidarda olan AK Parti Hükümeti tespit edilmiş 'acil toplanma ve yaşama alanları'nın büyük bölümünde site, avm ve rezidans yapılması için inşaat ruhsatı verdi." şeklinde konuştu.

İstanbul'u bekleyen büyük tehlike!

Erbakan, sözlerine şöyle devam etti:

Uzmanlar yapıların yüzde 70'inin kaçak ve ruhsatsız olduğu İstanbul'da olası büyük bir depremde, 10 bin civarında binanın tamamen çökeceğini, 50-60 bin binanın (yani yüz binlerce konutun) ağır hasar göreceğini, Allah göstermesin 50 binden fazla insanın öleceğini, kent altyapısının tahrip olacağını ve ekonomik kaybın 30 ila 50 milyar dolar civarında olacağını belirtmektedirler. Tüm bu riskler, niteliksiz ve tedbirsiz yapılaşmanın hızla sürmesi ile giderek artmaktadır.

Erbakan'dan hükümete 'deprem' soruları

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Dikey mimari değil, yatay mimari istiyoruz. Dikey mimari ile şehirlerimize ihanet etmiş oluyoruz.' ifadelerini de hatırlatan Erbakan yetkililere 'deprem' ile ilgili şu soruları yöneltti:

-Neredeyse her gün beşik gibi sallanan ülkemizde, Anadolu'da onlarca il ve ilçede imar rantı dışında hiçbir işe yaramayan, 'kentlerimize ihanet olarak' nitelendirdiğiniz çok katlı yüksek binaların depreme karşı dayanıklılığının ne kadarı denetlendi?

-Çok büyük çapta görüntü kirliliği oluşturan, trafik sorununu daha da artıran, şehirlerimize ihanet anlamına gelen bu 'rant kuleleri' olası büyük bir depremde Allah göstermesin toplu mezarlara dönüşürse mi aklınız başınıza gelecek!

-Şu anda İstanbul'da 693 olması gereken devasa boyutta 'deprem sonrası toplanma' alanlarımız nerede?

-17 senelik AK Parti iktidarı boyunca toplanan milyarlarca liralık deprem vergileri ile deprem için ne yapıldı?

Soruları bu ifadelerle gündeme getiren Erbakan, "Yetkililerden bu soruların cevaplarını istiyoruz ve deprem tedbirleri için gereken adımları en acil şekilde atmalarını bekliyoruz." dedi.

Bu yanlıştan acilen dönün!

Erbakan, sözlerini şöyle noktaladı:

"Türkiye Deprem Haritası'na göre 50 il, 'Birinci Dereceden Deprem Bölgesi' içinde yer almaktadır.  Fakat mevcut deprem yasası milli gelirden yüzde 67 gibi en yüksek pay alan '19 il'i kapsamış, yapı denetiminin ticarileştirilmeye en uygun olduğu iller seçilmiştir.  'Birinci Dereceden Deprem Bölgesi' içinde yer alan diğer illerimiz ise yapı denetimi ve deprem tedbirleri açısından üvey evlat konumuna itilmiştir. Önemli depremler yaşayan birçok ilimiz, yapı denetimi dışında tutulmuştur.  Bu yanlıştan da acilen dönülmelidir." (M.Said Çelik-İLKHA)