BİNGÖL-Roboski katliamının birinci yıldönümü münasebetiyle yazılı bir açıklama yapan Mustazaflar Cemiyeti Bingöl Şubesi, yıllardır topraklarında kanın, gözyaşının ve zulmün eksik olmadığı Kürdistan Coğrafyasında yaşanmış bir trajedinin yıl dönümü olduğunu belirtti.
Roboski katliamının, yıllardır süren asimilasyon ve inkâr politikalarının geri bırakılmışlığın neticesi olduğunun belirtildiği açıklamada, "Başlangıcından bugüne halkına Zilan, Dersim,33 kurşun olayı ve daha adı tarihin kanlı sayfalarında yerini almış nice katliamları yaşatan rejim acımasız yüzünü bir kez daha gösterdi. Aradan geçen zamanda halkından bir özrü bile esirgeyen rejimin yeni savunucuları maddi tazminatlarını lütuf gibi göstererek adeta acılı ailelerle alay ettiler. Katliam sonrası yaptıkları açıklamalarla yarısı çocuk olup katledilen 34 vatandaşımız hakkında mazeret üretme yarışına girdiler" denildi.
Bu Olayın Kasıtlı Yapıldığı Araştırma Komisyonunun Raporunda Yer Alıyor
Açıklamanın devamında, geçimlerini sınırdan yaptıkları ticaret ile sağlamaya çalışan, cüzi bir miktar karşılığı tehlikeli ve zor şartlarda ekmek derdinde olan masum insanların tonlarca ağırlıktaki bombalarla acımasızca katledildiğine vurgu yapılarak, "Olaydan bir gün sonra Genelkurmay Başkanlığı olayla ilgili yaptığı açıklamada şunlara yer vermişti: `Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün kamplarının konuşlu olduğu sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir` Genelkurmayın bu açıklaması tamamen kendini haklı çıkarmaya yöneliktir. Aksine olay ne bahsedilen kamp yakınlarında ne de Irak`ın kuzeyinde yaşanmıştır. Olay, köyden 4,5 km uzaklıkta karakol ve gözetleme kulelerine yakın düzlük bir tepede gerçekleşmiştir. Bu olayın kasıtlı yapıldığına dair bu ve benzeri tespitler olay ardından bölgeye giden araştırma komisyonunun raporunda yer aldığı ve üzerinde durduğu noktalardandır." İfadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında, geçimlerini sınırdan yaptıkları ticaret ile sağlamaya çalışan, cüzi bir miktar karşılığı tehlikeli ve zor şartlarda ekmek derdinde olan masum insanların tonlarca ağırlıktaki bombalarla acımasızca katledildiğine vurgu yapılarak, "Olaydan bir gün sonra Genelkurmay Başkanlığı olayla ilgili yaptığı açıklamada şunlara yer vermişti: `Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün kamplarının konuşlu olduğu sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir` Genelkurmayın bu açıklaması tamamen kendini haklı çıkarmaya yöneliktir. Aksine olay ne bahsedilen kamp yakınlarında ne de Irak`ın kuzeyinde yaşanmıştır. Olay, köyden 4,5 km uzaklıkta karakol ve gözetleme kulelerine yakın düzlük bir tepede gerçekleşmiştir. Bu olayın kasıtlı yapıldığına dair bu ve benzeri tespitler olay ardından bölgeye giden araştırma komisyonunun raporunda yer aldığı ve üzerinde durduğu noktalardandır." İfadeleri kullanıldı.
``Katliamın Gerçekleştirilme Sebebi Sır Olmaya Devam Etmektedir``
Katliamda ardından bir yılın geçtiğinin hatırlatıldığı açıklamada, hala olayın sorumlularının ortaya çıkarılmamış olmasının tam bir rezalet olduğu belirtildi. Meclis Araştırma Komisyonunun hazırladığı raporda olayın sorumlularını neden açıklayamadığının sorulduğu açıklamada "Katliamın gerçekleştirilme sebebi sır olmaya devam etmektedir maalesef! Meclis, Hükümet ve yargı erki birbirlerine topu atarak bir karambol oluşturarak bu acı olayın içinden sıyrılmaya ve bu vahim hadiseyi unutturmaya ve kurtulmaya çalışmaktan öte bir şey yapmamışlardır. En son olarak hükümet ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu`nun işin içinden çekilerek olayı sadece yargı erkine hamletmeleri kabul edilir bir durum değildir. Zira bu yargı erkinin geçmişi pak ve berrak değildir. Bu yargı sistemi değilimdir ki günahsız on binlerce insanımızı Engizisyon mahkemeleri mesabesinde olan İstiklal mahkemelerinde ve DGM`lerde yargısız infazlara tabi tutmuş ve kimilerini darağaçlarında sallandırtmış kimilerine ömür boyu hapis ve zindanları yaşatmış ve kimilerini sürgün üzerine sürgünlere maruz bırakmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Katliamda ardından bir yılın geçtiğinin hatırlatıldığı açıklamada, hala olayın sorumlularının ortaya çıkarılmamış olmasının tam bir rezalet olduğu belirtildi. Meclis Araştırma Komisyonunun hazırladığı raporda olayın sorumlularını neden açıklayamadığının sorulduğu açıklamada "Katliamın gerçekleştirilme sebebi sır olmaya devam etmektedir maalesef! Meclis, Hükümet ve yargı erki birbirlerine topu atarak bir karambol oluşturarak bu acı olayın içinden sıyrılmaya ve bu vahim hadiseyi unutturmaya ve kurtulmaya çalışmaktan öte bir şey yapmamışlardır. En son olarak hükümet ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu`nun işin içinden çekilerek olayı sadece yargı erkine hamletmeleri kabul edilir bir durum değildir. Zira bu yargı erkinin geçmişi pak ve berrak değildir. Bu yargı sistemi değilimdir ki günahsız on binlerce insanımızı Engizisyon mahkemeleri mesabesinde olan İstiklal mahkemelerinde ve DGM`lerde yargısız infazlara tabi tutmuş ve kimilerini darağaçlarında sallandırtmış kimilerine ömür boyu hapis ve zindanları yaşatmış ve kimilerini sürgün üzerine sürgünlere maruz bırakmıştır" ifadeleri kullanıldı.
``Başbakan Ekranda Katliamın Avukatlığını Yapıyor``
Açıklamada, "Fıratın kenarında kuzuları kurt kaptı mı bilinmez ama analarının kuzusu küçücük bedenlerin üzerine sizin jetleriniz bombalar yağdırdı Sayın Başbakan" diyerek daha sonra şu ifadeler ile basın açıklamasını sürdürdü: "Masum bedenlerin yanmış, parçalanmış hallerini de izlediniz mi acaba. İnsansız hava araçları ile tam seçemediğinizi söylediğiniz o insanların seçilebilen görüntülerine baktınız mı? Baksaydınız insanlığınızdan utanıp gözyaşlarına boğulmanız gerekmez miydi? Ama siz hala ekranlarda bu olayın avukatlığına soyunuyorsunuz. Savcısı olduğunuzu söylediğiniz davalarda neler yapabildiğinizi gösterdiniz. Sakın bizlere gücünüzün yetmediğini, yapacak bir şey olmadığını, yargı sürecini beklemek gerektiğini söylemeyin. Süreci zamana yayarak olayı soğutmaya çalıştığınızı Roboski sözcüğüne bile tahammülünüzün olmadığını bütün kamuoyu bilmektedir. Suskunluğunuz suçluluğunuzdandır elbet. Zalimleri diktatörleri dışarıda arayıp kınama yarışına girmekle yorulmayın. Roboskinin katillerini ortaya çıkarmadan cezalandırmadan olayın üstünü örterseniz tarih sizi de o zalimlerin arasına yazacaktır elbet" denildi.
Açıklamada, "Fıratın kenarında kuzuları kurt kaptı mı bilinmez ama analarının kuzusu küçücük bedenlerin üzerine sizin jetleriniz bombalar yağdırdı Sayın Başbakan" diyerek daha sonra şu ifadeler ile basın açıklamasını sürdürdü: "Masum bedenlerin yanmış, parçalanmış hallerini de izlediniz mi acaba. İnsansız hava araçları ile tam seçemediğinizi söylediğiniz o insanların seçilebilen görüntülerine baktınız mı? Baksaydınız insanlığınızdan utanıp gözyaşlarına boğulmanız gerekmez miydi? Ama siz hala ekranlarda bu olayın avukatlığına soyunuyorsunuz. Savcısı olduğunuzu söylediğiniz davalarda neler yapabildiğinizi gösterdiniz. Sakın bizlere gücünüzün yetmediğini, yapacak bir şey olmadığını, yargı sürecini beklemek gerektiğini söylemeyin. Süreci zamana yayarak olayı soğutmaya çalıştığınızı Roboski sözcüğüne bile tahammülünüzün olmadığını bütün kamuoyu bilmektedir. Suskunluğunuz suçluluğunuzdandır elbet. Zalimleri diktatörleri dışarıda arayıp kınama yarışına girmekle yorulmayın. Roboskinin katillerini ortaya çıkarmadan cezalandırmadan olayın üstünü örterseniz tarih sizi de o zalimlerin arasına yazacaktır elbet" denildi.
``Roboski Bir Sonuçtur, Kürtlerin Yaşadığı İlk Katliam Değildir``
Roboski katliamının bir sonuç olduğunun altının çizildiği açıklamada, yıllarca ırkları ve dinleri nedeni ile horlanmış, ezilmiş, geri bırakılmış, türlü türlü zulümlere maruz bırakılmış Kürt halkının yaşadığı ilk katliam olmadığı belirtilerek, halk adına
devlete seslenilerek şu taleplerde bulunuldu:
"-Meclis insan hakları komisyonuna güçlü bir şekilde işlerlik kazandırmalısınız.
—Hükümet olarak üzerinize düşeni ivedilikle yapmalı, bu acı olayın bir bakıma belli olan faillerini -kökü nereye kadar dayanıyorsa dayansın-acilen tespit etmelisiniz.
— Bağımsız müfettişler eli ile bu menfur hadisenin ortaya çıkış sebebinin köküne kadar inmeli, hangi karanlık odakların elbirliği neticesinde meydana geldiğini aydınlatmalısınız.
Yargı erkinden güvenilirliğini yitirmemiş olan bir mahkeme heyetine failleri teslim etmeli ve hak etikleri cezaya tabi tutulmalarını sağlamalısınız."
Açıklamanın sonunda ise katliamda hayatını kaybeden 34 kişiye Allah`tan(cc)tan rahmet dilenerek, "Bu katliama sebep olan ve gerçekleştirenleri en üst perdeden kınıyor ve zalimlerin zulmünü Kahhar olan Yüce Allah`a havale ediyoruz" ifadelerine yer verildi.(Nihat Kanat-İLKHA)
Roboski katliamının bir sonuç olduğunun altının çizildiği açıklamada, yıllarca ırkları ve dinleri nedeni ile horlanmış, ezilmiş, geri bırakılmış, türlü türlü zulümlere maruz bırakılmış Kürt halkının yaşadığı ilk katliam olmadığı belirtilerek, halk adına
devlete seslenilerek şu taleplerde bulunuldu:
"-Meclis insan hakları komisyonuna güçlü bir şekilde işlerlik kazandırmalısınız.
—Hükümet olarak üzerinize düşeni ivedilikle yapmalı, bu acı olayın bir bakıma belli olan faillerini -kökü nereye kadar dayanıyorsa dayansın-acilen tespit etmelisiniz.
— Bağımsız müfettişler eli ile bu menfur hadisenin ortaya çıkış sebebinin köküne kadar inmeli, hangi karanlık odakların elbirliği neticesinde meydana geldiğini aydınlatmalısınız.
Yargı erkinden güvenilirliğini yitirmemiş olan bir mahkeme heyetine failleri teslim etmeli ve hak etikleri cezaya tabi tutulmalarını sağlamalısınız."
Açıklamanın sonunda ise katliamda hayatını kaybeden 34 kişiye Allah`tan(cc)tan rahmet dilenerek, "Bu katliama sebep olan ve gerçekleştirenleri en üst perdeden kınıyor ve zalimlerin zulmünü Kahhar olan Yüce Allah`a havale ediyoruz" ifadelerine yer verildi.(Nihat Kanat-İLKHA)