İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) tarafından Diyarbakır'da "Zorunlu Temel Eğitim Yasası" temalı öğretmenler buluşması paneli düzenlendi.
Programda konuşan panelistlerden Eğitimci Hüseyin Oruç, 28 Şubat 1997'de eğitime getirilen 8+4 sisteminin, imam hatiplerin kapatılması için alınmış bir karar olduğunu belirtti.
İlköğretimin, öğrencilere gelecekteki mesleklerini seçmelerini kolaylaştırmak için açılmış okullar olduğunu belirten Eğitimci Hüseyin Oruç, "İlköğretimin önemi; öğrencileri ilgi, istidat ve yetenekleri doğrultusunda geliştirmek, hayata ve üst öğretime hazırlamak, el becerisi ile zihinsel başarılarını birleştirerek çok yönlü gelişimlerini sağlamaktır. Mesleki ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayarak gelecekteki mesleklerini seçmelerini kolaylaştırmak için açılmış okullardır. Öğrenciye üretici olarak geçimini sağlaması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunması için bir mesleğin ön hazırlığını yaptırma yeridir. Çocuğa toplumda etkin biçimde işlevde bulunabilmesi için gereken beceri ve tutumları kazandırmaktır. Bu yönüyle ilköğretim, uluslaşma ve toplumsallaşma amaçlarına da katkıda bulunur. Yani okullar kendi fikirlerine yönelik insanları yetiştirmeyi hedeflerler." ifadelerini kullandı.
"Darbeler meslek liselerinin 10-15 yıl geride kalmasına sebep oldu"
28 Şubat 1997'de eğitime getirilen 8+4 sisteminin eğitime yapılmış bir darbe olduğunu yorumlayan Oruç, "Türkiye'de her 10-15 yılda yapılan darbeler ülkemizin gelişmesini engellemiştir. 28 Şubat 1997 yılında kesintisiz eğitim geldi. Yapılan darbelerden sonra eğitime getirilen 8+4 sistemi, bu seferde eğitime darbe oldu. Bu da imam hatipler ve Kur'an kurslarının kapatılması için alınmış bir tedbirdi. Bu darbeler meslek liselerinin 10-15 yıl geride kalmasına sebep oldu." şeklinde konuştu.
Zorunlu temel eğitimdeki sorunları aktaran Oruç, "Okul, bina ve tesisler ile ilgili olarak ikili eğitime geçmeye başladıktan sonra öğrenciler, saat 17.00 veya 18.00'da okuldan çıkmaya başladılar. Bina yetersizliği ve planlamada ciddi bir sorunumuz var. Okul programlarının geliştirilmeye ihtiyacı var. Okullarda ders araç ve gereçler, basılı kaynaklar yeterli miktarda değildir. Okul öncesi okullarda, eğitim çalışmalarını destekleyici mali kaynaklarda sıkıntılar var. Makro ve mikro düzeyde eğitim planlaması yetersiz görülüyor. Okular da yeterli hizmet servisleri yok. Öğretmenlerin çoğu mahrumiyet bölgelerinde çalışmak istemiyorlar." dedi.
Eğitimin temel amacının toplumda yaşayan bireylerin sosyalleşmesine katkı sunmak amacının olduğu belirten Eğitimci Nihat Adaş, şöyle konuştu:
Eğitim, insanlık tarihi kadar eskidir ancak ilim olarak yeni bir alandır. Eğitimin temel amacı, toplumda yaşayan bireylerin sosyalleşmesine katkı sunmaktır. Eğitim, bilimsel olarak yaşam boyu devam eden programlı bir süreçtir. İnsanın var oluşundan sözlü kültürden bugüne kadar devam etmiştir.
Tümden kabul ve tümden ret anlayışının yanlış olduğunu belirten Eğitimci Yahya Oğraş ise zorunlu eğitim ile 28 Şubat 1997 yılından sonra dindar neslin hedef alındığını, eğitimin hak olduğunu, bir görev olmadığını ve devlet tarafından dayatılmasının sıkıntılarından bahsetti. (Gıyasettin Tetik-İLKHA)