Şanlıurfa’daki sivil toplum kuruluşlarının daveti üzerine kente gelen Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Abdulahad Abdurahman, "Ümmetin Yetimleri Doğu Türkistan'da Neler Oluyor?" isimli programa katıldı.

Programın ardından Doğu Türkistan’daki son gelişmelerle ilgili İLKHA muhabirine konuşan Abdurahman,  Doğu Türkistan’ın dünyadan tecrit edildiğini, Müslümanların büyük zulümler gördüğünü ifade etti.

Doğu Türkistan’ın dünyadan tecrit edildiğini, uygulanan asimilasyonlarla Müslümanların Çinlileştirilmeye çalışıldığını ifade eden Abdurahman, 5 bine yakın Müslüman’ın toplama kamplarında tutulduğunu belirtti.

 

Dünya Müslümanlarının Doğu Türkistan’da yaşananlarla ilgili tüm Müslümanları bilgilendirmesi gerektiğini belirten Abdurahman, Çin’in mallarına uygulanacak boykotlardan çekindiğini sözlerine ekledi.

Doğu Türkistan’daki son durum ile ilgili bilgi vererek sözlerine başlayan Abdurahman, "Doğu Türkistan şu an dünyadan tecrit edilmiş bir durumda. Doğu Türkistan’a telefon açamıyoruz. Oradaki insanlar dış dünya ile irtibat kuramıyorlar.  Oradaki akrabalarımız ve dostlarımızın durumundan haberdar değiliz. Kimse onlardan haber alamıyor." ifadelerini kullandı.

"5 bine yakın Müslüman, toplama kamplarında tutularak Çinlileştirilmeye çalışılıyor"

Çin devleti tarafından yapılan asimilasyonlara vurgu yapan Abdurahman, "5 bine yakın Müslüman, toplama kamplarında tutularak Çinlileştirilmeye çalışılıyor. Kızlarımız, Çin’in iç bölgelerine götürülüp orada fabrikalarda çalıştırılıyor. Aynı şekilde çocuklarımız, Çinli ailelere teslim edilerek Çinlileştirilmeye çalışılıyor. Ayrıca çocuklar için yapılan kamplara götürülüp onları Çin geleneklerine göre büyütüyorlar. Doğu Türkistan’da aile içerisinde bile Uygur Türkçesi ile konuşmak yasak hale geldi. Daha önce üniversiteye kadar Uygurca eğitim görebiliyorduk. Şu an ise Uygurca eğitim yasaklanmış ve Çince zorunlu hale gelmiş durumda. İnsanlar sokaklarda bile Uygurca konuşamıyorlar.  Arnavutlu bir gazeteci gözlemci olarak Doğu Türkistan’a giderek oradaki kampları ziyaret etmiş. Oradaki insanlara ‘Selamün Aleyküm’ demiş.  İnsanlar ‘nikama’ diye cevap veriyorlar. Bizim Doğu Türkistan halkı yüzde 100 Müslüman’dır.  ‘Selamün Aleyküm’ ve ‘Aleyküm Selam’ bizim vazgeçilmez selamımızdır. Bu selamdan bile Müslümanları vazgeçirmişler. Doğu Türkistan’da insanlar zulüm görüyorlar. Durum bundan ibarettir." şekline konuştu.

"Göstermelik olarak her yerde bir cami bırakıyorlar"

Doğu Türkistan’da 15 bin caminin yıkılması ile ilgili bilgi veren Abdurahman, "Doğu Türkistan’daki camilerin yıkılması ile ilgili bilgileri; oraya gidip gelen turistlerden aldık. Bunların söyledikleri bilgi bu şekildedir. İkinci olarak da eski uydu görüntülerinde var olan cami görüntülerine şu an uydudan baktığımız zaman göremiyoruz. Bunları hesaplayınca bu sonuç ortaya çıkıyor. Ben Hoten vilayetindenim. Hoten’den gelen insanlar şöyle diyorlar; ‘Yüzlerce caminin olduğu Hoten’de sadece bir tane cami bırakılmış.' Korla şehrinde bütün camilerin yıkıldığını sadece bir caminin yıkılmadığını söylediler. Neden bir tane cami bırakıyorlar, diğerlerini yok ediyorlar?  Bunun nedeni; Çin devleti, dış dünyaya şöyle anlatıyor: ‘ Biz onlara din özgürlüğü veriyoruz. İnsanlar özgürce dini ibadetlerini yapabiliyorlar. Bakın camilerimiz var ve açıktır. Göstermelik olarak her yerde bir cami bırakıyorlar." diye konuştu.

Doğu Türkistan'da 15 bin cami yok edildi

"2016 yılından itibaren ben kardeşlerimle görüşemiyorum"

Doğu Türkistan’daki eğitim konusunda bilgi aktaran Abdurahman, "Doğu Türkistan’da şu an Kur’an eğitimi diye bir şey yok.  Hiç kimse evinde dahi Kur’an eğitimi veremez. Herhangi bir insanın evinde Kur’an’ı Kerim eğitimi verdiği anlaşılırsa o insana müebbet hapis cezası veriliyor. 15 sene 20 sene değil, müebbet hapis cezasına çarptırılıyorlar. 2015 yılında Doğu Türkistanlı bir anne ve oğlu,  Mısır’da okuyan çocuğunu ziyarete gittiği için Doğu Türkistan’a döndükleri zaman ziyarete giden çocuğuna 16 yıl hapis cezası verilmiş, annesini de kampa alarak, temmuz ayında öldürmüşler, iç organlarını alıp, geçen hafta cenazesini ailesine teslim etmişler. Dışardan buraya bakan insanlar, 'Olamaz böyle bir şey.' diyorlar. Hatta Çin’e giden insanlar bile ‘Böyle bir şey olamaz, olayları abartıyorlar.’ diyorlar. Doğu Türkistan’dan buraya gelen binlerce insan var. Bunların hepsi mi yalan söylüyor. Hepsi mi  ‘Annemi ve babamı tutuklamışlar, annemi ve kardeşimi öldürmüşler.’ diyor. Hepsi mi bu şekilde yalan söylüyor. Ben yalan mı söylüyorum? Ben yalan söylersem bana ne faydası olacak? 2016 yılından itibaren ben kardeşlerimle görüşemiyorum. Şu an Filistin’de zulüm var ama Filistinli bir bakan ya da milletvekili gelip burada siyaset yapabiliyor. Sonra da Filistin’de israile karşı aynı siyaseti sürdürebiliyor.  Doğu Türkistan’da böyle bir şey yok. Doğu Türkistan’da bir insan bir şey yaparsa bütün ailesini götürüyorlar." ifadelerini kullandı.

"Yapılan zulümlerin sosyal medyada gösterilmesi önemlidir"

Doğu Türkistan’da komünist Çin Devleti’nin yaptığı zulümleri deşifre etmenin önemli olduğunu belirten Abdurahman, "Yapılan zulümlerin sosyal medyada gösterilmesi önemlidir.  İnsanların şahit olduğu bazı görüntüler var. İnsanlar kamera karşısına çıkıp; ‘Benim anne ve babamı tutuklamışlar, şu an kamptalar.’ deyince tutuklananların bir kısmını serbest bıraktılar. Bunun etkisi var. İkinci olarak da Çin’e karşı ne kadar tepki varsa Çin bundan etkilenecek ve korkacaktır. Çin Devleti, bu tepkilerin sonunun Çin mallarını boykot etmeye varacaklarını biliyor. Çin malları boykot edilmesin diye Müslümanlara karşı tutumlarını değiştirmeleri mümkündür." şeklinde konuştu.

"Müslümanların çoğu Doğu Türkistan’ın nerede olduğunu bilmiyor"

Çin zulmüne karşı Müslümanların yapması gerekenlere değinen Abdurahman, "Müslümanlar ilk olarak orada olup bitenlerle ilgili birbirlerini bilgilendirmeliler. Sadece sosyal medyadaki görüntülerden değil, Doğu Türkistan’daki durumu iyi bilen insanları getirip, onların konuşmalarını sağlamalılar. Ulaşmış olduğu kişilerden orada yaşananlarla ilgili tepkilerini ortaya koymalarını istemeliler. İnsanların bu konuda bilinçlenmesi gerekir. İnsanlar bilmiyorlar. Doğu Türkistan’ın nerede olduğunu bilmiyorlar. Doğu Türkistan’a, Doğu Türkmenistan diyenler var. Bunun için öncelikle İslam dünyasından istediğimiz; insanları bu konuda bilinçlendirmektir. İkinci olarak da sivil toplum kuruluşları Çin Büyükelçiliği ve Konsolosluğu’na karşı yazılar yazmak. ‘Doğu Türkistan’da bu zulümler yaşanıyor, biz bu zulümlere karşıyız.’ diyebilmeleri gerekir.  Televizyona çıkarak Çin’e karşı beyanatlar verilebilir. Bu şu anda yapılmıyor." dedi. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)