DOĞRUHABER – HABER YORUM

Bu iki örgütün katliamlarla dolu kirli geçmişlerinden dolayı isimleri değiştirilmiş ve şimdilerde bilinen MOSSAD, Şin Bet ve AMAN denilen üçlü istihbarat toplulukları kuruldu.

“Gölge teşkilat” olarak da bilinen Şin Bet, İşgal Rejiminin Filistin topraklarında bir hayli etkin olan iç istihbarattan sorumlu birimi. Bu birim devletin iç korumasından sorumlu olup Filistin’li Araplarla ilk muhataptır. Yani Filistin’li direnişçilerin kaçırılmaları, yakalanmaları veya yargısız infaz ile vurulmalarından sorumlu birimdir.

Ayrıca Ortadoğu’da etkili olan dış istihbarat örgütü (MOSSAD). Bu yapı, her türlü argümanı kullanarak gündem olmayı ve kendini popüler göstermeyi başaran; akla gelebilecek tüm kirli oyunları oynayabilme potansiyeline sahip bir örgüt.

Bir de işgal çetesinin demir yumruğu sayılan askeri gücünün özel askeri istihbaratı (AMAN) bulunuyor.

İşgal çetesi bu istihbarat örgütlerinin koordinasyonu ve güçleriyle ayakta duruyor dense yeridir.

İşgal çetesi için Ortadoğu’daki en küçük gelişmeler dahi çok hassas analizlerle ele alınır.

Bu ince değerlendirmeleri de bahsi geçen üç istihbarat kuruluşu önce kendi bünyelerinde daha sonra (önemine göre) bir arada değerlendirirler.

Bu üç birimden biri olan AMAN, Süleymani suikastı sonrası bir rapor hazırlamış. Hazırladıkları raporları basına bir şekilde “Sızdıran” AMAN önemli tespitlerde bulunmuş.

Raporun sızdırıldığı Yedioth Ahronoth gazetesi;

“İsrail Askeri İstihbaratı (AMAN) 2020 tahminleri raporunu yayımladı. Raporda, Süleymani suikastının israil lehine sonuçları ele alındı.

ABD'nin Süleymani'yi öldürmesinin, israil için Suriye'deki İran hedeflerini daha yoğun vurmak adına fırsat yarattığı ifade edilen raporda, İran'ın nükleer programında yavaş bir şekilde ilerlemeyi sürdüreceği kaydedildi.

Raporda, İran'ın bir yıl içinde tek bir nükleer bomba üretecek yeterli malzemeye ulaşabileceği ve onu taşıyacak füzeyi iki yıl sonra üretebileceği öngörüsünde bulunuldu.

Öte yandan raporda AMAN istihbaratı, Batı Yaka'da seçim yapılması halinde HAMAS'ın kazanabileceğini belirterek "Şiddetli direniş" taraftarı olmayan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın görevinden ayrılmasından ise endişe edildiği belirtildi.”

Geçen yılbaşında da Mossad’ın Başkanı Yossi Cohen’in Türkiye’nin bölgede artan etkisine karşı Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısırlı yetkililerle bir araya geldiği “İran’ın gücü kırılgan, asıl tehdit Türkiye’den geliyor.” değerlendirmesini yaptığı iddia edilmişti. toplantıda, Türkiye’nin artan etkisine karşı tedbir alınması gerektiği vurgulamıştı.

Bu raporun hem siyonistler açısından hem de bölge ülkeleri açısından önemi çok büyüktür.

Öncelikle işgal rejimi açısından önemine bakalım:

-Siyonistler bölge ülkelerini adım adım takip ediyor.

-Siyonistler kendilerine “Şiddetli direniş” göstermeyen herkesle ahbap çavuş olurlar.

-Siyonistler çıkarlarının önüne geçmeyen her ülke ile her masaya oturular.

-Siyonistler "Ortadoğu'da çok zayıf olduklarının bilinciyle hareket etmekte ve UYDU DEVLETLER'in varlığıyla ömürlerini uzatmaktalar"

-Siyonistlerin askeri istihbaratı onların ulusal güvenliklerinin bel kemiğini oluşturduğu için raporları da önemli.

İkinci olarak bu raporun bölge ülkelerine bakan yönü;

-Düşmanlık konusunda Müslümanların yaptığı gibi “Şii- Sünni” ayırımı yapmıyor. Onun için Şii İran da, Sünni HAMAS da düşman.

-Mezhepçilik, meşrepçilik, ırkçılık gibi sıfatları Müslümanlar arasında dolaştıranların AMAN, MOSSAD… gibi istihbarat örgütleri olduğu bir kez daha anlaşıldı.

-Mahmut Abbas onlar için o koltukta tutulması gereken bir figür olmaya devam edecek.

-İran’ın tüm askeri faaliyetleri siyonistler için Ulusal Güvenlik kapsamında

-İran’ın nükleer programı en ince detayına kadar takip ediliyor, dahası biliniyor.

-Süleymani suikastı sonrası siyonistler, bir yandan “Bizimle alakası yok” deyip tarafsızlık pozları verirken diğer yandan İran’a yakınlığıyla bilinen örgütlere daha pervasızca saldırılar yapmayı “Fırsat” olarak görüyorlar. Demek ki bundan azami derece istifade edecekler.

Bu rapordan da anlaşılacağı gibi siyonistler bu bölgede herhangi bir İslam Ülkesinin güçlenmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar.

Ortadoğu’yu sıkıntılı bir sürecin beklediği görülüyor. Bu sıkıntıların bir sebebi; ‘Siyonist ve Batılı istihbarat örgütleri’ olsa da diğer bir sebebi de ‘Birbirine mezhepçi ve ırkçı yaklaşımlarla diş bileyen bölge ülkeleridir.’