15 Ocak 1951 yılında kurulan İmam Hatip Okulları 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin ardından, en son 28 Şubat 1997 yılında yaşanan postmodern darbe ile büyük yara aldı. Sistematik olarak gerçekleştirilen 28 Şubat'ın üzerinden geçen 23 yıla rağmen etkileri ve oluşan mağduriyetleri devam etmektedir.
Yaşanan darbenin mağdurlarından olan İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Avukat Mehmet Siraç, kuruluşundan bu yana karşılaşılan zorlukları ve gelinen süreci İLKHA'ya değerlendirdi.
"Cenaze namazı kıldıracak kimse bulamıyorlardı"
1950 seçimlerinden sonra iktidara gelen Demokrat Parti'nin seçim vaadiyle açılışını yaptığı İmam Hatip Okullarının kurulma amacı konusunda bazı hatırlatmalarda bulunan Siraç:
"İmam Hatip okullarının açılmasının ilk nedeni, ölenlerin cenaze namazını kılacak kimseyi bulamadıkları içindi. 1950'li yıllarda yaşanan bu sıkıntıları gidermek için 'birilerinin olması gerekiyor' deniliyordu. Yaşanan bu sıkıntıları ortadan kaldırmak isteyen çok muhterem merhum hocalarımız oldu. Ben bunlardan iki tanesini söyleyeyim. İlki merhum Celalettin Ökten hocam ikincisi de 1950'li yıllarda Milli Eğitim Bakanı olan Tevfik İleri'dir. Allah ikisinden ve arkadaşlarından razı olsun. Bunların gayretleri ile İmam Hatip okulları açıldı. Açıldıktan sonra milletin büyük teveccühü oldu bu okullara. Ayrıca bu okullardan millete ve memlekete büyük hizmetler eden birçok yiğit yetişti." dedi.
"28 Şubat'tan sonra İmam Hatip okullarına her açıdan zarar verilmek istendi"
28 Şubat dönemini anlatan Siraç, "28 Şubat postmodern darbesi ile İmam Hatip ortaokulları kapandı. Ancak liseler kapanmadı. Neden mi? Çünkü önce kök sökülecekti. Kök söküldü mü artık dallar meyve vermez bir hal alacaktı. Ya da vereceği meyveler bu şekilde kalitesiz olacaktı. 28 Şubat'tan önce de bazı haksızlıklar yaşanıyordu. Örneğin; İmam Hatip mezunları normal lise öğrencilerine göre bir yıl fazla okumalarına ve diğer liselerde okutulan derslerin tamamını okumuş olmalarına rağmen sadece Yüksek İslam Enstitüsüne gidilebiliyordu. Onun dışında diğer sınavlara girmeye hakkımız yoktu." şeklinde konuştu.
28 Şubat döneminde İmam Hatiplere zarar verebilmek için tüm imkânların kullanıldığının altını çizen Siraç, "28 Şubat'tan sonra da İmam Hatip okullarına her açıdan zarar verilmek istendi. Bunu yaparken basın, yayın ve gerekli bütün mevzuatları kullandılar. Bu süreçte okulların kapatılmasıyla eğitimdeki kalite de haliyle düştü." diye belirtti.
"Öğrencilerimiz eşit şartlarda yarışabilme imkanına kavuştu"
Yaşanan darbe sürecinden sonra oluşan olumsuzluklar ve gelinen süreci değerlendiren Siraç, "Aileler bu durumdan dolayı çocuklarını İmam Hatip okullarına göndermeme temayülünde bulundu. Fakat bu sıkıntılı süreç bittikten sonra İmam Hatipli öğrenciler bütün haklarına kavuştu. Eşit şartlarda yarışabilme imkânı kazandı. Günümüzde İmam Hatip sayılarımız istediğimiz seviyede. Bütün şehirlerimizde çok az sayıda İmam Hatip okullarına ihtiyacımız var." dedi.
İmam Hatiplilerin birçok avantajı olduğunu belirten Siraç, son olarak:
"Şu an günümüzde bütün İmam Hatipliler başarılı olmaları durumunda, istedikleri fakültelere gidebiliyorlar. Bir diğer avantajı da çocuklarımızın ahlaki yönden gelişimidir. Bu ahlaki gelişime etki eden durum, okullarda verilen dersler ve okulun atmosferinden dolayıdır. Ayrıca okullarda aldıkları eğitimin, kendi hayatlarına yansıması da öğrencilerin ahlaki gelişimine katkı sunmaktadır. Şükürler olsun ki normal liselerde de öğrencilerin ahlaki gelişimine katkı sunacak dersler artık veriliyor." söyledi. (Cihat Altun/Ramazan Zeren-İLKHA)