Komünist Çin yönetiminin "yeniden eğitim" ya da "mesleki eğitim" adı altında bir milyonun üzerinde Uygur Müslümanına siyasi baskı ve işkence yapıyor. Bu kamplarda zorla tutulan Müslümanlar, domuz eti yemeye, alkol almaya ve İslam dinini kınamaya zorlanıyor.

Uygurlar, yıllardır devam eden Çin işgali altında hayatlarından endişe ederek, en temel ihtiyaçlarından yoksun bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlar.

70 yıldır işgal altında olan Doğu Türkistan'da son yıllarda artarak devam eden zulüm, akıl almaz boyutlara ulaştı. Çin Komünist Partisinin uyguladığı zulüm ve baskılar neticesinde birçok âlim, aydın, akademisyen ve halkını şehid veren Doğu Türkistan, bunca zulme rağmen inandığı değerlerden vazgeçmeyerek topraklarına sahip çıkmaya çalışıyor.

Yaşanan bunca sıkıntıya rağmen İslam dünyasından yeterli bir tepkinin verilmemesi ise Doğu Türkistan halkını en çok üzen durumlar arasında yer alıyor.

Çin işkencelerine tahammül edemeyip Türkiye'ye sığınan Doğu Türkistanlı Ahmet Dursun, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'in Uygur Müslümanlarını tarihten silmek istediğini söyledi.

 

"Çok büyük sıkıntılar ve zulümler var"

Doğu Türkistan'dan 2016 yılında ayrıldığını ve bir buçuk yıl Mısır'da kaldığını belirten Dursun, Mısır'daki bazı uygulamalar yüzünden Türkiye'ye gelmek zorunda kaldığını söyledi.

10 Temmuz 2017 yılında Türkiye'ye giriş yaptığını ve Mardin'e yerleştiğini aktaran Dursun, Doğu Türkistan'dan çıktığından beri ailesinden haber alamadığını ifade etti.

Dursun şunları söyledi:

Doğu Türkistan'da çok büyük sıkıntılar ve zulümler var. Gerek dini yönden gerek milli yönden gerekse de insani yönden sıkıntılar var. Çin'in amacı; biz Uygurları tarihten silmektir. Biz Müslümanları Doğu Türkistan toprağından yok etmektir. Bizim toprağımızı kendi topraklarına katmak istiyorlar. Ama oranın gerçek sahipleri olan bizler var oldukça onlar orada rahat yaşayamaz, kendi mülkleriymiş gibi sayamaz. Bu yüzden bizi yok etmek için her türlü zulmü yapıyorlar. Onlarda hiçbir din, inanç olmadığı için her şeyi utanmadan sıkılmadan yapıyorlar.

"Uygur Müslümanları ümmetin bir parçasıdır"

Doğu Türkistan'da zulmün 1949 yılından beri devam ettiğini belirten Dursun, ancak son yıllarda bu zulmün daha da arttığını söyledi.

İslam ülkelerine seslenen Dursun, "Kendini İslam'ın sahibi veya mensubu sayan ülkelerin Çin'e karşı bir tepki vermeleri gerekir. Uygur Müslümanlarını ümmetin bir parçası olarak kabul etmelidirler. Bizlere yapılan bu zulme sesiz kalmamaları lazımdır." dedi.

"Babam ve kardeşim cezaevinde, annem ile ablam kampta"

2017 yılında akrabalarıyla görüştüğünü ve babası ile kardeşinin cezaevine konulduğunu öğrendiğini anlatan Dursun, daha sonra annesi ve ablasının da eğitim kamplarına götürüldüğünü belirtti.

Dursun, "Dışarıda ailemden kimse kalmadı, erkekler cezaevinde, kadınlar kamplarda. Onların ne durumda olduğunu bilmiyorum, hiçbir şekilde haber alamıyorum. Dünya insan hakları cemiyetlerinden ailemin ne durumda olduklarını ve benim gibi Uygurlu Müslüman kardeşlerimin ailelerinin akıbetlerinden bizleri haberdar etmelerini istiyorum." diye konuştu. (M. Salih Keskin-İLKHA)