İşgalci ABD'nin, Kasım Süleymani'yi katletmesinin ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu, ABD'nin Irak'taki Ayn el-Esad ve Erbil üslerini vurarak misilleme yapmıştı. Yaşananları İLKHA'ya değerlendiren Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Alper Tan, ABD'nin yaptığı saldırılara kimsenin sevinmemesi gerektiğini çünkü bugün İran'a karşı yapılan bu saldırının yarın Türkiye'ye de yapılabileceğini aktardı.
"Bölgede tansiyon son olaylarla birlikte yeniden yükselmiş oldu"
Bölgenin zaten istikrarlı olmadığını belirten Tan, "1990 yılından beri bölge büyük bir savaşın içerisindeydi. Hatta 1979'dan bu yana istikrarsızdı. Öncesinde de çarpık dönemleri vardı ama İran-Irak savaşı arkasından 1991'de ABD öncülüğünde koalisyonun Irak'ı vurması ve yine 11 Eylül sonrası Batılı koalisyonların Irak'ı ve Afganistan'ı işgal etmelerini göz önünde bulundurursak bölgemiz, zaten istikrarlı değildi. Fakat tansiyon son olaylarla birlikte yeniden yükselmiş oldu." dedi.
"İran şoka girdi ama Amerika'da mutlu olamadı, hatta pişmanlık duymaya başladı"
İran ve Irak'ın böyle bir saldırıyı beklemediklerini aktaran Tan, "Bundan şunu anlıyoruz; İran büyük bir şoka girdi ve beklemediği bir saldırıyla karşı karşıya kaldı. Üst düzey bir adamını kaybetti. O şokun etkisiyle ne yapacağını bilemedi. İran şoka girdi ama 'Amerika'da mutlu olamadı', hatta pişmanlık duymaya başladı. Bu hadise, Amerika'nın bölgeden çekilmesini hızlandıran bir etki uyandırdı." ifadesini kullandı.
"Amerika'nın saldırısı Irak'tan çekilme sürecini hızlandırabilir"
Kasım Süleymani olayından sonra yabancı güçlerin bölgede tehdit oluşturmasından dolayı Irak hükümetinin yabancı askerleri ülkesinde istemediğini ifade eden Tan, "İngiltere ve Almanya dâhil olmak üzere -sanırım Kanada da bunu açıkladı- bazı Batılı ülkeler, Irak'ın talep etmesi halinde oradaki askeri varlıklarını çekebileceklerine dair açıklamalar yaptılar. Irak Parlamentosu böyle bir karar aldı. Irak Başbakanı da yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi gerektiğini söyledi. Amerika'nın bu saldırısı Irak'ı ve bölgeyi hızlı bir şekilde terk etmesini getirecek süreci başlattı. Bunu biz böyle okuyoruz." şeklinde konuştu.
"Amerika'nın çok sıkıntılı bir sürece gireceği ve pişmanlık duyacağı kanaatindeyim"
Amerika'nın güç kaybettiğini belirten Tan, "ABD'nin çok sıkıntılı bir sürece gireceği ve pişmanlık duyacağı kanaatindeyim. Eninde sonunda ABD bölgeden çekilmek zorunda kalacak, bu kaçınılmaz. Fakat bu hadise, çekilmeyi hızlandıracaktır. Çünkü Irak Parlamentosu'nun ve hükümetinin 'yabancı güçler Irak'ı terk etsin' açıklamasından sonra dün bir gelişme oldu. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Joseph Votel'in Irak Başbakanı'na bir yazı yazarak bölgeden çekilmenin takvimini ve şartlarını konuşmak istediklerini dair bir belge sızdırıldı. ABD Savunma Bakanı bunu sonra yalanladı ama doğrulayan bir yalanlamaydı. Yanlış kelimeler kullanıldığını ifade etti. Bu da ABD'nin içine düştüğü kafa karışıklığı ve kaosu gözler önüne seren bir şeydir. Onlar yalanladıktan sonra Irak Başbakanı bu belgeyi doğruladı. ABD'den böyle bir yazı geldiğini ve daha sonra yazının geri çekildiğini söyledi. Bu da ABD gibi güçlü zannedilen süper güç olarak bilinen devletin ne kadar kafa karışıklığı içerisinde olduğunu her kafadan bir ses çıktığını ve istikrar olmadığını gösteren bir hadisedir. Zannedildiğinin aksine ABD'deki zafiyetlerin dışa vurumudur." dedi.
"Trump tutarsız açıklamalarıyla tanınan bir liderdir"
Açıklamasının devamında Tan, şu ifadeleri kullandı:
Trump twitter üzerinden siyasetini açıklayan bir adamdır. Trump tutarsız açıklamalarıyla tanınan bir liderdir. Bundan sonra kafa karışıklığının daha da artacağı ve Amerika'nin bölgedeki etkisinin daha da zayıflanacağını söyleyebiliriz. Amerika'nın zayıflaması demek İran'ın güçleneceği anlamına gelmiyor. İran'ın da bundan sonra bölgede daha da zor duruma düşeceğini söyleyebiliriz. İran yönetimi Irak'taki Amerikan üslerine 22 füze gönderdiğini, bunlarla Bağdat ve Erbil'deki üsleri hedeflediğini açıkladı. Trump ise 'çok iyi durum hasar tespiti yapmaya çalışıyoruz' diyerek kayıp olmadığını ifade etti. Fakat arkasından ulusal güvenlik konseyi toplandığına göre çok sıkıntılı bir durum ile karşı karşıya kaldıkları anlaşılıyor. İran yönetimi 80 kişinin öldüğünü açıkladı. Tabi ölenlerin tamamı Amerika askeri mi yoksa içinde Iraklı siviller de var mı? diye düşünürken Irak yönetimi, Irak askerlerinde bir kayıp olmadığını açıkladı. Dolayısıyla gerçekten 80 kişi öldüyse 80 Amerika askerinin ölmesi anlamına gelir. Ölü sayısı kaç tabi onu bilmek mümkün değil. İran'ın bunu nasıl tespit ettiğini de düşünmek lazımdır.
"Kasım Süleymani İran devletinin dünyada tanınan en meşhur ve en güçlü generaliydi"
Terörist ABD ile İran arasındaki gerginliğinin devam edip etmeyeceğiyle ilgili de bilgi veren Tan, "İran saldırısında Amerika'nın hangi düzeyde kayıp yaşadığı ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kasım Süleymani'nin ölümünden sonra cenaze törenindeki açıklamalar ve diğer siyasi açıklamalarda İran, bunun intikamını misliyle alacaklarını ifade etti. Kasım Süleymani İran Devleti'nin dünyada tanınan en meşhur ve en güçlü generaliydi. Rütbe ve konum itibarıyla belki öyle değildi ama özellikle Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan'daki operasyonların tepesindeki adam olması münasebetiyle İran bölgedeki hatta dünyadaki en güçlü adamını kaybetti. Misliyle intikamını alacaksa en az o düzeyde bir Amerikalı yetkiliyi veya Amerika'nın adamını ortadan kaldırması gerekir ki hedefine ulaşmış olsun. Bu üslerde o derece birisini öldürebilmiş midir bilemiyorum. Öldürdüyse olay soğuyabilir tabi. Amerika bunun karşılığını tekrar almak istemezse 'Amerika karizmamızı çizdin, biz, tekrar seni vururuz' diye diretirse olay daha da büyüyebilir. Tabi İran'da alta kalmayıp karşılık verebileceğini belirtti." ifadelerine yer verdi.
"Küçük bir misilleme ile sokaklara dökülen halkın yüreğini soğutmak mümkün olmayacak"
İran'ın halkın beklentilerini yükselttiğine değinen Tan, "Küçük bir misilleme ile sokaklara dökülen halkın yüreğini soğutmak mümkün olmayacak. Halkın beklentilerini karşılayacak bir hedefi yok etmesi lazım ki intikamını tam olarak almış olsun. İran'ın bunun yapma kapasitesi var. Siyaseten yapmak ister mi onu zaman gösterecek. Olayların görünen boyutu bu, bir de görünmeyen boyutları var. İran ve ABD'li diplomatlar, şu aşamada alttan alta neleri konuşuyorlar ona bakmak lazım. Belki kendi aralarında gizli bir mutabakatla bu işi kapatmayı tercih edebilirler. Çünkü iki tarafında işine gelmeyen bir süreç yaşanmaktadır." şeklinde konuştu.
"Trump'ın olayların devam etmesini isteyeceğini zannetmiyorum"
İran ve ABD arasındaki gerginliğin devam etmesi halinde Trump'ın önümüzdeki seçimleri kaybedebileceğini belirten Tan, "Bu açıdan Trump'ın olayların devam etmesini isteyeceğini zannetmiyorum. Amerika'da muhalefet hatta Trump'ın kendi partisinden bazı isimlerin de bunu eleştirdiklerini görüyoruz. Yaşananlar Amerika'nın da İran'ın da işine yaramamıştır. Irak ülke olarak başkalarının savaşına mekân teşkil etmesi itibarıyla onlar da rahatsız olmuştur. Bu olay öncesinde Irak'ın güneyinde başlayan gösteriler, Bağdat'a kadar dayanmıştı. Üstelik bu gösterilerde sokağa çıkanlar, büyük Şii gruplarıydı. Gösterileri haftalarca devam etti. O gösterilerde atılan sloganlara baktığımızda ABD ve İran'ın Irak'tan elini çekmesi gerektiği yönünde talepler söz konusuydu. İran ve ABD açısından giderek daha sıkıntılı bir sürece girildiğini ortaya koyuyor." diye belirtti.
"Kardeş ülkenin bir komutanının haçlı saldırısıyla öldürülmesi kabul edilebilir bir şey değildir"
Tan, "Burada belki hem Türkiye hem de bölge ülkeleri ve İslam dünyası şu dersi çıkarmalıdır. Geçen ay bir zirve düzenlendi. Müslümanların ittifakı, birlik ve beraberliğinin yolunu açacak kurumsallaştıracak bir sürecin başlatılmasına dair açıklamalar yapıldı. İslam dünyasındaki problemlerin azaltılması ve yok edilmesi için Müslümanların 'ümmet şuuruyla' birlik beraberlik içerisinde olmalarını önceleyen bir açıklamaydı. İran'da o toplantıya katılmıştı. Müslüman ülkelerin yönetimleri bu süreci hızlandırarak dışarıdan gelecek batılı saldırılara karşı içeride kuvvetli bir ittifak kurmanın yolunu açmalıdır. Biz, bu olaylardan ders ve ibretler çıkarmalıyız. Kendimize yeni bir yol bulmalıyız. Yoksa bugün İran'a saldıran ABD yarın Türkiye'ye saldırabilir. Türkiye'ye saldıranlar başka İslam ülkelerine saldırabilirler. Fakat komşumuz kardeş ülkenin bir komutanının haçlı saldırısıyla yok edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir." diye konuştu. (Mehmet Sait Çelik–İLKHA)