Son yıllarda sürekli artan yakıt fiyatlarından ve taşımacılık sistemindeki bazı uygulamalardan dolayı mağdur olduklarını ileri süre Nakliyeciler, dün Türkiye'nin birçok yerinde eylem yaptı.

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde nakliyecilik yapan Mehmet Taşçı, özellikle yakıt fiyatlarının sürekli şekilde yükselmesine karşılık nakliye kiralarının sabit kaldığını, dijital takograf ve E-Fatura uygulamasının sıkıntılarını artırdığını savundu.

Trafik kazalarını azaltmak için nakliyeciler ile ilgili farklı uygulamalara gidilebileceğini belirten Taşçı, ehliyet sahiplerinin yeniden sınava alınabileceği ve sağlık muayenelerinin tekrarlanabileceği önerisinde bulundu.

Her geçen gün artan yakıt fiyatlarının nakliyecilere yansımasını değerlendiren Taşçı, "Son 2-3 yıldan beridir sürekli yakıt fiyatlarında artış var. Nakliye ücretlerinde kesinlikle artış yok. Mazot fiyatı yükselir ama nakliye kiraları hep sabit kalır. Bunu taşıma kooperatifleri de sabit tutar. Hiçbir zaman taşıyıcıların cebine artı para kesinlikle girmez. Son yıllarda şunu örnek vereyim: 1996 ve 2007 yılları arasında nakliye kiralarının fiyatı çok güzeldi. Mazot fiyatları çok çok iyi bir durumdaydı. Şanlıurfa'dan Adana'ya kira bedeli 600 liraydı. Şu anda mazot fiyatlarının geldiği noktaya rağmen, halen 600 liraya taşımacılık yapılıyor. Mazot fiyatları sürekli yükseliyor. Devletin kesinlikle bu konuya el atmaması gerekir. Nakliye sektöründeki tutarsız fiyatlar, sektörde çalışan milyonlarca insanı çok kötü bir şekilde etkilemiştir ve halen de etkilemeye devam ediyor." şeklinde konuştu.

 

"Dijital takograf sebebiyle kesinlikle bu sektör durur"

Yakıt fiyatları ile ilgili devletten beklentilerini anlatan Taşçı, "Devletimizden beklentimiz şudur: Taşımacılık yapan, gerçekten yetki belgesine sahip ve araçları olanlara biraz daha tolerans tanınmasını istiyoruz. Örneğin KDV'de indirim yapılabilir. Ülkemizde milyonlarca insan, bu sektörden ekmek yiyor. Nasıl ki büyük şirketlere KDV ve mazot indiriminde bulunuluyor, bize de bu indirimlerde bulunulabilir. Zaten yeni gelen dijital takograf sebebiyle kesinlikle bu sektör durur, kimse çalışamaz." ifadelerini kullandı.

"Kazaları önlemek için caydırıcı büyük ceza yazabilir"

Devletin kazaları önlemek amacıyla farklı uygulamalara gidebileceğine değinen Taşçı, "Kazaları önlemek için kamera sistemi kurulabilir. Yaşı geçmiş arkadaşlarımızın ehliyetlerine el konulabilir. Onun dışında ise özellikle 6-7 yılda bir tekrar ehliyet sınavlarına sokup tekrar sağlık raporu alabilirler. Hiçbir şoför arkadaşımız tekrar sağlık raporu almıyor. Akli dengesinin yerinde olup olmadığı da belirsizdir. 19-20 yaşlarında ehliyet alıp ömür boyu o ehliyeti kullanıyorlar. Bu gibi önlemleri devlet alabilir. Özellikle giriş ve çıkışlarda radar sistemi ve hız limiti kurabilir. Caydırıcı büyük cezalar yazabilir. 100-200 lira değil, daha büyük cezalar yazılabilir. Trafikte hata yapan ve kendi canına ve birilerinin canına kast eden kişilere yazılan meblağ ne kadar yüksek olursa olsun biz kesinlikle karşı değiliz." diye konuştu.

"Eylemler 'dijital takograf' ve 'E-Fatura'ya yöneliktir"

Nakliyecilerin Türkiye genelinde başlattığı eylemlere değinen Taşçı, "Eylemler, 'Dijital takograf' ve 'E- Fatura'ya yönelik yapılıyor. Sektörde çalışan birçok arkadaşımız android telefon kullanmıyor. Yaş itibarıyla da 45 ile 55 yaşlarında arkadaşlarımız var bu sektörde çalışan. Bu akıllı telefonları kullanmayı bilmedikleri zaman Devletin getirdiği yasa doğrultusunda her yüklediği yükü elektronik ortamda karayollarına 'elektronik fatura' olarak bildirmeleri gerekiyor. Yük yükledikten sonra eğer bunu bildirmezlerse şoförün 'K1' yetki belgesi iptal oluyor." şeklinde konuştu.

"10 dakikalık bir gecikme olsa takograf otomatikman ceza yazıyor"

Taşçı, "Bizler Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde canlı hayvan taşımacılığı yapıyoruz. Bölgemizin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olduğu için buradan tüm Türkiye'ye havyan sevkiyatı gerçekleşiyor. Şanlıurfa'dan hareket eden bir aracın İstanbul'a yetişebilmesi için ortalama 20 ile 22 saat yol gitmesi gerekiyor. Ama Devletin getirdiği uygulama ile her bir şoför 4 saat araç kullanabilir, daha sonra 45 dakika aracını durdurması gerekiyor. Daha sonra 2 saat daha yol gittikten sonra toplamda 6 saat yol gitmiş olacak. Bu durumda şoför arkadaşımız, 24 saat boyunca aracını durdurursa ve hareket etmezse aracın içindeki hayvanlar ne olacak?  Ya da Adana'dan sebze ve meyve yükleyen ve Türkiye'nin en ücra köşesine giden nakliyeciler ne olacak? Bu net süreyi ihlal etmemek için bekleme ve hareket saatlerini yanına yazması lazım. Aksi bir durumda 10 dakikalık bir gecikme olsa takograf otomatikman ceza yazıyor. Artık bir trafik polisinin gelip de size ceza yapmasına gerek yok. Çünkü takografın hafızasında son 3 yıldaki raporlar çıkıyor." diye konuştu.

"Şoförlere gelen ceza vatandaşın cebine yansıyacak"

Dijital takograf sisteminin eksi yönlerine değinen Taşçı, "Yurt dışına gidip gelen, İstanbul'dan; Gürcistan, Irak, Suriye ve Rusya'ya yük götüren arkadaşlarımız var. Bu yük yükleyen arkadaşlarımız, kaç gün içerisinde Rusya'ya yetişecekler. Farklı ülkelerden geçiş yaptıkları zaman da yine arkalarından ceza gelecektir. Türkiye'deki kanunlarla yurt dışındaki kanunlar bir değildir. Sınırı geçtikten sonra takograf ihlali yaşarsa takograf bu cezayı otomatikman yansıtacaktır. Şoför kesinlikle herhangi bir şekilde buna müdahale edemez. Bundan sonra şoförler ne yapacak? Bin 500 liralık yükü 4 bin liraya yükleyecek. Bu vatandaşın cebine yansıyacaktır. Çünkü şoför yük taşıdığı zaman cezaları göze alacaktır. Her yüklediği yükün başına gelecek cezayı hesaplayacak. Bunu biz Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde de yaşadık. Şoför arkadaşlarımız mağdur oldu. Bir yıl sonra gelen cezalar oldu. Şoför arkadaşlarımız gelen cezaları yatırmasına rağmen tekrar ikinci yıl aynı cezaları gönderiyorlar. Sorduğumuz zaman ceza makbuzunu İstanbul'a getirmemiz gerektiğini söylüyorlar. Biz Türkiye'de yaşıyoruz. Urfa'daki vergi dairesinde cezamı yatırdıktan sonra ödemelerimiz internet üzerinde görülmüyor mu?" ifadelerini kullandı. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)