25 kişinin müebbet ceza aldığı Sivas olaylarının mağdurları ile cezaevinde görüşen MAZLUMDER Üyesi Avukat Bilir, "Birçok kişinin olayla hiç ilgileri olmamasına rağmen cezaevinde ölümü bekliyorlar. Sivas davası siyaset üstü bir meseledir. Siyasetçilerin artık bu konuda çekinmemeleri gerekir." dedi.

Sivas olaylarının üzerinden 26 yıl geçti. Her şey 2 Temmuz 1993 yılında Pir Sultan Abdal Derneğinin yaptığı etkinlikle başladı. Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" adlı kitabın çevirisini yapan Aziz Nesin'in etkinliğe davet edilmesi protesto gösterilerine sebep oldu.

 

Protestolar sürerken, etkinliğe katılanların kaldığı Madımak Oteli'nde çıkan yangında, etkinlik için gelen 33 kişi ölmüş, yaşanan olay medyada farklı lanse edilmişti. Bunun üzerine olayla ilişkili olduğu gerekçesiyle 90 kişi yargılanmıştı. Yargılananlardan 25'i müebbet hapse mahkûm edilmişti.

Otelde çıkan yangın ile hiçbir alakası olmayan ve olayın yaşandığı gün orada bulunmadığını delil ve şahitlerle ispatlayanlar dahi müebbet hapse mahkûm edildi.

Sivas olaylarını ve mağdurların durumu ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan MAZLUMDER avukatlarından Mevlana İbrahim Asım Bilir, olay öncesi ve sonrasında yaşanan hukuksuzluklar hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Sivas olayını, "1993'te Pir Sultan Abdal Derneği'nin yaptığı bir etkinlik nedeniyle Aziz Nesin'in çağrılması ve o dönem Aziz Nesin'in 'Şeytan Ayetleri' kitabının tercümesini yapmasından ötürü bir protesto gösterisinden neşet eden olay" şeklinde nitelendiren Bilir, olayın basit bir protestodan çıkarak işin içine askerin girdiği ve ardından herkesin bildiği yangının çıkmasıyla devam ettiğini söyledi.

"Süreç adil yargılanmaya aykırı birçok ihlal içermekteydi"

Çıkan yangın sebebiyle otelde bulunan bazı insanların dumandan zehirlenerek öldüğü, bunun yanında resmi olarak bilinen 33 kişinin haricinde otel çalışanlarının da öldüğünü ancak kimsenin bunları gündeme getirmediğini hatırlatan Bilir, "Olaydan hemen sonra işin yargılaması söz konusu oldu. Tabi ki olay o dönem medya tarafından çok farklı lanse edildi. Bunun bir kin kavgası olduğu gündeme taşındı. Yargılama önce Kayseri'de başladı ve güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya taşındı. Dosyaya Ankara DGM baktı. Sivas olayları sebebiyle yaklaşık 90 kişi yargılamaya dahil edildi. Bunlardan bir kısmı olaydan birkaç gün sonra tutuklanmış bir kısmı da tutuksuz yargılandı. Süreç adil yargılanmaya aykırı birçok ihlal içermekteydi. Bazı sanıklar yangının çıktığı bölgede bulunmadıklarını delil ve tanıklarıyla ortaya çıkarmasına rağmen mahkeme itibar etmedi." ifadelerini kullandı.

"Yerel mahkeme kararında direnmesine rağmen ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi"

Mahkeme sürecini anlatmaya devam eden Bilir, "Neticede mahkeme bunu adli bir vaka olarak ele aldı ve 3 ile 15 yıl arasında değişen cezalar verdi. Ancak Yargıtay, olayın adli bir vaka olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun 'Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs' olduğunu ve bu şekilde yargılanıp cezalandırılması gerektiğini söyleyerek kararı bozdu. Karar, Ankara DGM'sine geri gönderildi. Ancak mahkeme kararında direndi. Sonrasında dava Ceza Genel Kurulu safhasında devam ederken mahkumlar ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı." diye konuştu.

"Sivas Davası örgüt olmamalarına rağmen örgüt gibi yargılanıp ceza verilen tek davadır"

Bilir, "Bugün Türkiye'de herhangi bir örgüt olmadığı halde örgütlü bir şekilde yargılanıp ceza alan ve infaz edilen tek dava 'Sivas Davası'dır. Bugün denetimli serbestlik dediğimiz bir kurum var. Buna göre cezaevinde belli bir süre kalanlar denetimli serbestlik ile tahliye olabiliyorlar. Ancak örgütlü terör davaları bundan istisnadır. Ağırlaştırılmış müebbet cezalarında, mahkumların ölene kadar cezaevinde kalmaları için karar veriliyor." dedi.

"28 Şubat kararlarına yeniden yargılanma yolunun açılması gerekir"

28 Şubat yargılamalarının nasıl yapıldığına ilişkin birkaç yıldır kamuoyu ile bilgi paylaştıklarını belirten Bilir, "Brifingli ve ideolojik yargılamalar söz konusuydu. O dönemde Yargıtay'da bu kararlara bakan ceza dairesinin neredeyse tamamı bugün cezaevinde. Bu bile aslında dosya kapaklarının yeniden kaldırılması gerektiğini gösteriyor. 28 Şubat kararlarına yeniden yargılanma yolunun açılması gerekiyor. Sivas Davası da aynı şekilde." şeklinde konuştu.

"Sivas Davası söz konusu olduğunda yargı ve siyaset inisiyatif almaktan çekiniyor"

86 yaşında olup birçok hastalıkla boğuşmasına rağmen hala cezaevinde bulunan Sivas olaylarının mağdurlarından Ahmet Turan Kılıç ile yaptıkları görüşme ve durumu hakkında bilgi veren Bilir şöyle konuştu: 

Ahmet Turan Kılıç için acele edilmesi gerekiyor. 86 yaşında ve cezaevine girdiğinde 50 küsur yaşındaydı. Cezaevi şartları ve hastalıkları sebebiyle artık orada kalamaz. Biz kendisini cezaevinde ziyaret ettik. Kulakları iyice duymaz halde. Kendisine birkaç soru sormaya çalıştık ancak baktık ki duymuyor. Kendisinin söylemek istedikleri bir şeyler olduğunu görünce biz de dinledik. Oradaki durumunu anlamaya çalıştık. Sivas Devlet Hastanesinden verilen bir heyet raporu var. Raporda artık cezaevinde kalamayacak durumda olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin normalde raporlarının verilerek yaştan dolayı tahliye edilmeleri gerekiyor. Ancak Sivas Davasının hususiyeti burada devreye giriyor. Maalesef Sivas Davası söz konusu olduğunda yargı ve siyasetin inisiyatif almaktan çekindiklerini görüyoruz.

"Hayatı için bir an önce cezaevinden tahliye edilmesi gerekir"

Konuşmasına devam eden Bilir, "Bu insanların yargılaması adil bir şekilde yapılmadı. Ahmet Turan Kılıç'ın şu anda tek bir isteği var; cezaevinden bir kez çıkıp vefat eden hanımının mezarında bir Fatiha okumak. Bize söylediği şey şu; 'Benim yaşım geçti. Artık Rabbime kavuşmayı bekliyorum. Ama eve de bir kez gitmek istiyorum.' diyor. Artık cezaevinde kalacak durumda da değil zaten. Bu istek onun hakkı. Yeniden yargılamayı geçsek bile Ahmet Turan Kılıç'ın sağlığı ve hayatiyeti için bir an önce cezaevinden tahliye edilmesi gerekir. Torunlarıyla birkaç gün geçirme, hanımının mezarında bir Fatiha okuma hakkının verilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Sivas Davası siyaset üstü bir meseledir"

Bilir, "Sivas Davası siyaset üstü bir meseledir. Çünkü hangi ideolojiden olunursa olunsun, hangi saikle yapılırsa yapılsın, yargılamalardaki adaletsizlikleri, hak ihlallerini tespit etmek gerekir. Bu dosyaların kapağı açıldığı takdirde zaten adil yargılanmadıkları görülecektir. En basitinden 3 ile 15 yıl arasında ceza almış kişilerin cezalarının birden ağırlaştırılmış müebbete çevrilmesi bile aslında bu işin ideolojik olduğunu, bunun başka saiklerle yapıldığını gösteriyor. Bu bile işin siyaset üstü değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Siyasetçilerin artık bu konuda çekinmemeleri gerekiyor. Belirli bir kesimin tepkisinden korkarak feda edilebilecek bir durum değildir. Sadece Ahmet Turan Kılıç özelinde de değil 25 kişi orada bulunmamasına rağmen, herhangi bir yangın görmemesine rağmen veya sadece slogan attıkları için bugün cezaevinde ölmeyi bekliyorlar." ifadelerini kullandı. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)