HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, ABD'nin Türkiye aleyhine kimi yaptırımlarını öngören yasa tasarısının Temsilciler Meclisi'nde kabul edildiğini anımsatarak, "Türkiye bu adımlara karşı ciddi ve etkin tedbirler geliştirmeli, ABD'nin Ortadoğu politikalarında önemli rol oynayan askeri üslerini kapatmalıdır." dedi.
Dünyadaki önemli gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan Sağlam, Yüzyılın Anlaşması Projesi ve illegal yerleşim birimleri, Cenevre'de gerçekleşen Küresel Mülteci Forumu ve Malezya Zirvesi gibi konularda da önemli tespitlerde bulundu.
Yüzyılın Anlaşması Projesi ve illegal yerleşim birimleri
Trump'ın damadı Kushner'in önayak olduğu "Yüzyılın Anlaşması Projesi"nin detaylarının şimdiye kadar açıklanmadığını söyleyen Sağlam, "Ancak Netanyahu yönetimi, yaşadığı siyasi kriz sebebiyle anlaşmayı açıklamaya hazırlanıyor. Filistin sorununa çözüm vaat eden ancak ekonomik, siyasi ve askeri olarak tamamen işgal rejimine avantaj sağlayan bu proje; Filistin halkının toprakları üzerindeki meşru haklarını rüşvetle ellerinden almayı amaçlamaktadır. Anlaşmayı kabul eden bazı bölge ülkelerinin işgal rejimine ciddi paralar ödemesini öngören plan; direnişi tamamen silahsızlandırmayı, sonrasında ise etnik ve dini tasfiyeyi tamamlamayı amaçlamaktadır. Kudüs'ün başkent ilan edilişi ve ABD'nin, Golan Tepeleri'nde işgal rejiminin egemenliğini tanıması, anlaşmanın açıklanması halinde izlenecek politikaya dair bazı ipuçları vermektedir." dedi.
Sağlam, "Bir kısmı basına sızdırılan anlaşma, Filistin halkı lehine gibi gösterilse de direniş gruplarının da ifade ettiği gibi Filistin halkının tamamen aleyhine olan bir anlaşmadır. Anlaşmanın kabulü, işgalin meşrulaşmasına sebebiyet verecektir. Bölge ülkeleri ve Müslüman kamuoyunun Filistin meselesine duyarlılığını yitirmemesi, Filistin halkının gasp edilmiş bütün topraklarının geri alınacağı bir çözüm planına öncülük etmesi zaruridir." ifadelerini kullandı.
Küresel Mülteci Forumu
Küresel Mülteci Forumuna değinen Sağlam, "Özellikle son 10 yılın en büyük sorunlarından birisi olan mülteci meselesinin ele alındığı 'Küresel Mülteci Forumu' Cenevre'de gerçekleştirildi. Dünyada savaş ve açlık sebebiyle yerlerinden edilmiş 41,3 milyon, ait oldukları din ve milliyet sebebiyle ülke dışına çıkmaya zorlanmış 25,9 milyon mülteci bulunmaktadır. Dünyada göçmen karşıtlığının yükselmesi ve ırkçı oluşumların yönetimlerde söz sahibi olmasıyla yerlerinden edilmiş milyonlarca kişi için süreç daha zorlu bir hal almıştır." dedi.
Küresel Mülteci Forumundaki kararları değerlendiren Sağlam şöyle devam etti:
Küresel Mülteci Forumu göçmen sorununa maddi bir çözüm hedeflese de katılımcı ülkelerin bir kısmının göçmenlerin sosyal ve ekonomik hayatlarına yönelik kısıtlamalara gitmesi ve ırkçı söylemler kullanması, kalıcı çözümün sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, ev sahibi ülkelerin mülteci politikasını denetleme, güvenli geri dönüşleri sağlama, mültecilerin ekonomik ve sosyal refahını tesis etme hususlarında kapsamlı bir plan ortaya koymalıdır. Bunun yanında iç savaşlar ve karışıklıklar nedeniyle göç veren ülkelerin sorunlarını çözecek, barışı tesis edecek ve böylelikle göçü ortadan kaldıracak tedbirler geliştirmelidir.
ABD'nin Türkiye yaptırımları
ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım kararını değerlendiren Sağlam, "ABD'de, Türkiye'ye S-400 yaptırımlarının uygulanmasını ve F-35 satışının yasaklanmasını içeren yasa tasarısı Temsilciler Meclisi'nin ardından Senato'dan da geçti. Tasarı aynı zamanda Güney Kıbrıs'a 1987 yılından bu yana uygulanan silah ambargosunun da koşullu olarak kaldırılmasını öngörüyor. Türk Akımı ve Kuzey Akım 2 projelerine de müdahaleyi öngören yaptırımlar, Türkiye'nin dış politikasını kontrol etmeye yönelik bir hamledir. ABD, müttefik olduğunu söylediği Türkiye'ye karşı F-35'ler ile ilgili sorumluluğunu yerine getirmemiş, Suriye'de Türkiye aleyhine bir politika izlemiş ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin dışlandığı bir forum oluşturulmasına öncülük etmiştir. Bu adımlarla Türkiye'nin dış politikasını kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Daha önce nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yönelik benzer bir yaptırım süreci başlatan ABD, ülkeleri ekonomik tehditlerle hegemonyası altında tutmayı hedeflemektedir." ifadelerini kullandı.
Yaptırımlara karşı ABD'nin askeri üslerinin kapatılması gerektiği çağrısında bulunan Sağlam, "Türkiye bu adımlara karşı ciddi ve etkin tedbirler geliştirmeli, ABD'nin Ortadoğu politikalarında önemli rol oynayan askeri üslerini kapatmalıdır. Bunun yanında ABD'nin güdümünde hareket eden NATO üyeliği de sorgulanmalıdır. Zira ABD bugün NATO'yu kendi sömürü politikalarında etkin bir şekilde kullanmak suretiyle ülkeleri ekonomik ve siyasi anlamda kuşatmaya çalışmaktadır." diye kaydetti.
Malezya Zirvesi desteklenmelidir
Malezya'nın başkenti Kuala Lampur'da Türkiye, Katar, İran ve Malezya devlet başkanlarının katımıyla gerçekleşen Malezya Zirvesini değerlendiren Sağlam, "İlki 2014 yılında gerçekleştirilen ve yılda bir toplanan forum, bu yıl Malezya'nın ev sahipliğinde, 'Milli Egemenliğe Erişimde Kalkınmanın Rolü' temasıyla gerçekleşti. Devlet başkanlarının yanı sıra İslam âleminden yüzlerce akademisyen, âlim, kanaat önderi ve siyasetçinin de katılması foruma ayrı bir önem kazandırdı. Zirveye katılması beklenen Pakistan ve Endonezya devlet başkanlarının siyonizmin ve kimi emperyalist odakların tehdit ve şantajları nedeniyle katılmaması bu zirvenin İslam ümmeti açısından taşıdığı önemi göstermektedir." dedi.
Sağlam "İslam ümmetinin yaşadığı dağınıklık, bütün imkanlara rağmen yaşanılan sorunlar, birlik ve beraberliğin sağlanamamasının ve ihtilafların giderilememesinin nedenleri, Filistin ve Kudüs meselesinde ilerleme sağlanamamasının altında yatan sebepler, yaşanan diğer işgal ve ölümler gibi çok önemli konuların ele alınması, bunlara dair çözüm önerilerinin tartışılması foruma değer katmıştır." ifadelerini kullandı.
Zirvede konuşulanların eyleme dönüşmesi gerektiğinin altını çizen Sağlam, "İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği, Körfez İşbirliği Teşkilatı ve D-8 gibi İslam ümmetinin önemli platformları bugüne kadar ümmetin sorunlarına çözüm bulmada bekleneni verememiştir. Zirvede konuşulan konuların söylemde kalmaması, bu yeni birlikteliğin diğer İslam ülkeleri tarafından da güçlü bir şekilde desteklenerek etkin bir güce dönüştürülmesini temenni ediyoruz." şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)