`Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun`un hükümsüz kıldığı kitaplar, uzun yıllar depolarda bekletildi. Tahminlere göre, Osmanbey Matbaası`nın sahibi Darüşşafaka Cemiyeti, 1937`de bu evrakın bir kısmını elden çıkarma kararı aldı. Kur`an`a reva görülen muameleye şahit olan halk ise durumu İstanbul Müftülüğü`ne şikayet etti. Bunun üzerine 17 Aralık 1937`de İstanbul Müftüsü Fehmi Ülgener, Türk Okutma Kurumu`na başvurdu ve şu değerlendirmeyi y aptı:
"Darüşşafaka`ya vakfedilmiş olan Osmanbey matbaasının öteden beri dini eserleri yapan ve basan bir matbaa olduğu cihetle Müslümanlar arasında bir mevkii hürmette görülen mezkür matbaanın bu kere ambarlarında mevcut tonlarca Kuran-ı Kerim sahifelerini kise kağıdı yapılmak üzere ufak bir bedel mukabilinde piyasaya satmış olması, birçok vatandaşlar tarafından esefle görülüp ve karşılanan bu kise kağıtlarından bir numunesi ilişik olarak takdim kılınmıştır."
Bahsi geçen numune, İstanbul esnafından Azakzade Tevfik`in kese kağıtçı Mihran`dan aldığı kağıtlardan. Azınlık mensubu olduğu kaydedilen Mihran, Kur`an sayfalarını ambalaj yapıp Beyazıt`ta piyasaya sürüyor. Bölge esnafından Tevfik Efendi de Mihran`ın müşterileri arasında. Muhtemelen parası ancak o kadarına yeten Azakzade, kağıtlardan 15 çuval alıyor. Bir tanesini, şikayet dilekçesiyle birlikte resmi makamlara teslim ediyor. Gerisine ne yaptığı ise meçhul.
Dergide kese kağıdı yapılan Kur`an sayfalarının daha detaylı hikayesini bulmak mümkün. Kapak dosyasında kese kağıdının hikayesi üzerinden yıllar boyu dedelerin nenelerin acıyla anlattığı yasak dönemin 300 yıllık serancamı da anlatılıyor.