MEHMET TAHİR ÖZSOY / DOĞRUHABER

Türkiye, Malezya, Katar ve İran'ın öncülük ettiği 2019 Kuala Lumpur Zirvesi'ne katılan liderler, Müslümanların yaşadığı sıkıntılar ile İslam ülkeleri arasında dayanışma ve birlikteliğin önemini dile getirdi. Ümmetin birliği ve ihtilafların aşılması için umut vaad eden bu zirve, “Milli Egemenliğe Erişimde Kalkınmanın Rolü” temasıyla düzenleniyor. Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in ev sahipliğinde İslam aleminin sorunlarına çözüm arayan 2019 Kuala Lumpur Zirvesi’nde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, katılımcılara hitap etti.

ORTAK MESAJLAR VERİLDİ

Liderler, İslam dünyasının kendi içindeki sorunlar, Müslüman toplumların kalkınması, son yıllarda artan İslam düşmanlığı, İslam medeniyetinin yeniden yükselmesi, ekonomi ve işbirliği gibi çeşitli alanlarda ortak mesajlar verdi. Zirvenin açılış oturumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya'nın öncülüğünde bu yıl ilk kez liderler düzeyinde yapılan Kuala Lumpur Zirvesi'nin ümmetin vahdetine katkı sağlamasını diledi.

ERDOĞAN: İSLAM ALEMİNİN KADERİ 5 DAİMİ ÜYE ÜLKENİN KEYFİNE BIRAKILMIŞ!

Cenevre’de katıldığı Küresel Mülteci Forumu'nda, dünya sisteminin adalet ve hakkaniyet eksenli yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu söylediğini hatırlatan Erdoğan, ''2. Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesi ile kurulan, 1,7 milyarlık İslam aleminin kaderini Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır. İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların da etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şarttır.'' ifadelerini kullandı. İslam dünyasını belli aralıklarla aynı çatı altında buluşturan platformların en büyük sıkıntısının uygulama eksikliği olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Şayet Filistin davasında halen hiçbir mesafe alamamışsak, kaynaklarımızın sömürülmesine mani olamıyorsak, mezhepçilik üzerinden coğrafyamızın lime lime edilmesine 'dur' diyemiyorsak sebebi budur.'' diye konuştu.

RUHANİ: YAPTIRIMLAR ABD'NİN HEGEMONYASINI SÜRDÜRME ARACI HALİNE GELDİ

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Washington yönetimi tarafından ülkelere uygulanan tek taraflı ekonomik yaptırımların, ABD'nin hegemonik planlarını sürdürmesi için bir araç haline geldiğini söyledi. Ruhani, İslam dünyasının kalkınmasının önünde kültürel, ekonomik ve güvenlik sorunları olduğunu belirtti. İslam dünyasının Afrika'nın en batısından Asya'nın en doğu noktalarına kadar birçok güvenlik tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Ruhani, ABD'nin askeri, siyasi ve ekonomik tehditleri, işgal rejiminin Filistin'deki katliamları ve aşırı fikirlerin İslam dünyasına yönelik en büyük tehditler olduğunu ifade etti. Ruhani, "Bazı Müslüman ülkelerdeki istikrarsızlık yabancı müdahalelerin önünü açmıştır. Suriye ve Yemen'deki savaş, Irak, Lübnan, Libya ve Afganistan'daki kaos ve istikrarsızlık, yerel aşırı düşünceler ve yabancı müdahalelerin birleşiminin bir sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.

Özellikle Yemen, Afganistan, Suriye, Libya ve Lübnan olmak üzere Orta Doğu'daki sorunların sorumsuz ve ayrıştırıcı politikaların bir sonucu olduğunun vurgulayan Ruhani, "Müslüman dünyasındaki sorunları çözmek için karşılıklı diyalog, farklı İslami fikirlere yönelik hoşgörü ve ülkelerin milli egemenliğine saygı ortamının sağlanması gerektiğine inanıyoruz." ifadelerini kullandı. Washington yönetimi tarafından uygulanan tek taraflı ekonomik yaptırımların yasa dışı olduğunu belirten Ruhani, "Ekonomik yaptırımlar, ABD'nin hegemonik planlarını sürdürmesi için bir araç haline geldi. Dünya ekonomisinin, ABD'nin ekonomik sistemiyle iç içe geçmesi ve ulusal ve küresel ekonominin dolarize olması ABD'ye bu imkanı sağlıyor." dedi.

“KATAR İHTİYAÇ HALİNDEKİ ÜLKELERE KOŞULSUZ EKONOMİK YARDIM YAPIYOR”

Katar Emiri Şeyh Temim, ülkesinin ihtiyaç halindeki ülkelere "eğitim, fakirlikle mücadele ve kalkınma" başlıklarında koşulsuz ekonomik yardım yaptığını söyledi. Al Sani, İslam dünyasının, barış, güvenlik ve olgun yönetim konusunda tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirterek, "İslam dünyasındaki bazı rejimler İslam kültürünü suistimal ederek dışlama, ayrıştırma, insan haklarını hiçe saymak gibi halkına karşı ihlallerde bulunuyor." ifadelerini kullandı. Şeyh Temim, ülkesinin kalkınma planlarında beşeri ve toplumsal kalkınmaya özel bir önem verdiğinin altını çizerek, "Katar ihtiyaç halindeki ülkelere, eğitim, fakirlikle mücadele ve kalkınma başlıklarında koşulsuz ekonomik yardım yapıyor." dedi.

"ADALET, ÇATIŞMALARI SONLANDIRACAK EN ÖNEMLİ ŞARTLARDAN BİRİSİDİR"

Şeyh Temim, dünyada yükselen popülist eğilimlerin "İslam'ı şiddetle bağdaştırmaya" çalıştığını, aşırıcılığın tüm dünyada var olduğunu "fakirlik, cahillik ve kültürel özgüven eksikliğinin" de aşırıcılığın temelini oluşturduğunu dile getirdi. İslam dünyasının başarısının, farklılıkları değil ortak yönleri öne çıkaracak bir iş birliğiyle mümkün olduğunu aktaran Şeyh Temim, "Adalet, çatışmaları sonlandıracak en önemli şartlardan birisidir. Çatışmaları, hakim güç aklıyla sonlandırmaya çalışan ülkelerin anlamadığı da bu." diye konuştu. Şeyh Temim, Katar devletinin Filistin davasında mazlumun yanında kalmaya devam edeceğini vurgularken, "Arap dünyası, Filistin davasında barış girişimini kabul etti ancak uluslararası meşruiyeti ve barışı kabul etmeyen taraf israil'di." dedi. İslam dünyasında yaşanan başarısızlıklara ilişkin "dış müdaheleleri" suçlamanın yaygın olduğunu dile getiren Şeyh Temim, "Ancak, İslam coğrafyasında yaşanan başarısızlıklara ve yanlış tercihlere ilişkin sadece dış müdaheleleri sorumlu tutmak, tembellik ve siyasi yetersizliktir." diye konuştu.

MAHATHİR: ZİRVE İLE KÜÇÜK BİR BAŞLANGIÇ YAPMAYI HEDEFLİYORUZ

Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, 2019 Kuala Lumpur Zirvesi'ne ilişkin, "Biz kimseyi dışlamıyoruz. Bu zirveyle küçük bir başlangıç yapmayı hedefliyoruz." dedi. Muhammed, 2019 Kuala Lumpur Zirvesi'nin açılış konuşmasında, zirvede din üzerine değil, Müslümanların mevcut durumu üzerine müzakereler yapacaklarını söyledi. Mahathir, "Hepimiz biliyoruz ki Müslümanlar kendi ülkelerinde bir kriz halindedir. Vatandaşlarının ülkelerini terk edip gayrimüslim ülkelere göç etmek zorunda kaldıklarını görüyoruz." ifadelerini kullandı. Mahathir, diğer taraftan bazı Müslümanların birbirlerine karşı şiddet ve zorbalık uyguladığını kaydederek, "Bu sorunların nasıl çıktığını bilmek zorundayız. İç savaş ve bir çok felaketin sebepleriyle başa çıkmalı ve bu sorunları azaltarak dinimizin itibarını onarmalıyız." şeklinde konuştu.

"SONUÇLARI DAHA BÜYÜK İNİSİYATİFLERE GÖTÜREBİLİRİZ"

İslam alemindeki sorunların ve sebeplerinin anlaşılmasının önemine işaret eden Mahathir, şöyle devam etti: "İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bazı ülkelerin yıkılmış oldukları halde kalkındıklarını gördük. Ama Müslüman ülkelerin çoğu, bırakın kalkınmayı, iyi yönetimi bile başaramadılar. Bu gerçekten bizim dinimiz mi? İslam mı bunlara sebep oluyor? Bu meseleler zirve kapsamında yüksek seviyede birkaç ülke ile birlikte tartışılacak. Biz kimseyi dışlamıyoruz. Bu zirveyle küçük bir başlangıç yapmayı hedefliyoruz. Böylece fikirlerimiz ve önerilerimiz kabul görürse zirveden çıkan sonuçları daha büyük inisiyatiflere götürebiliriz."

"DİNİMİZ İFTİRA VE HAKARETLERE MARUZ KALMAKTADIR"

Zirvesinin açılış töreninde ana tema konuşmasını da yapan Başbakan Mahathir, Müslümanların sorunları ve zirvenin hedeflerine dair değerlendirmelerde bulundu. Mahathir, Müslümanların ve İslam'ın bugün terörizm ve kötü devlet yönetimiyle eşit görüldüğünü vurgulayarak, "Mevcut durumumuzu dürüst bir şekilde değerlendirecek olursak kabul etmeliyiz ki dinimiz iftira ve hakaretlere maruz kalmaktadır." diye konuştu. Müslümanların tarihte gelişmiş medeniyetler inşa ettiğini ve İslam'ın öğretilerini dünyaya yaydığını belirten Mahathir, "Fakat bugün dünyanın saygısını kaybettik. Biz artık ne bilimin kaynağı, ne de insan medeniyetinin rol modeliyiz." ifadelerini kullandı.

"HİÇBİR MÜSLÜMAN ÜLKE GELİŞMİŞ OLARAK TANIMLANMAMAKTADIR"

Mahathir, İslam medeniyetinin çöküşünün 15. yüzyılın ortalarında başladığının altını çizerek "O dönemde Müslümanlar İslam ilimleri dışında ilim tahsilini gözardı etti. İslam alimleri birbirinden ayrılan din yorumlarıyla ortaya çıktı. Bunun neticesinde birbiriyle kavgalı farklı akımlar belirdi. Bugün hiçbir Müslüman ülke gelişmiş olarak tanımlanmamaktadır. Bütün servetlerine rağmen bu ülkeler gelişmekte olan sınıfındadır. Bu ülkeler maalesef zayıf ve İslam ümmetini korumada yetersiz kalmıştır." dedi. Mahathir, son yüzyılda yapılan önemli icatların hiç birisinin Müslümanlar tarafından yapılmadığına dikkati çekerek, "Bu icatların hepsini şu an biz kullanıyoruz. Bu da yeteneklerini kalkınmayla sonuçlandırmış milletlere bağımlı olduğumuz manasına geliyor." dedi.

"SOMUT PROGRAM VE GİRİŞİMLERİN PEŞİNE DÜŞMEYİ AMAÇLIYORUZ"

Müslüman dünyanın yaşadığı bu problemlere çözüm üretmek için Kuala Lumpur Zirvesi'ni düzenlediklerini kaydeden Malezya Başbakanı, "Burada toplandığımız birkaç ülkeyle birlikte, bir takım somut program ve girişimlerin peşine düşmek üzere amaç sahibi olma şuurunu ateşlemeyi umuyoruz." açıklamalarında bulundu.

2019 KUALA LUMPUR ZİRVESİ

Çok sayıda Müslüman düşünür, yazar, akademisyen, lider ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi Kuala Lumpur Zirvesi'nde 7 ana konu üzerinde fikir alışverişinde bulunacak. Zirvenin ana konuları "Barış, Güvenlik ve Savunma", "Adalet ve Özgürlük", "Kalkınma ve Egemenlik", "Ticaret ve Yatırım", "Teknoloji ve İnternet Yönetimi", "Kültür ve Kimlik" ve "Doğruluk ve İyi Yönetim" olacak. Bu çerçevede zirve, İslam medeniyetinin dirilmesi, Müslüman aleminin sorunlarına çözüm üretilmesi, Müslüman toplumların kalkınmasına katkı sağlanması ve İslam dünyasının liderleri, entelektüelleri ile düşünürleri arasında iletişim ağı kurulması olmak üzere 4 hedefe odaklanacak. Filistin, Suriye, Arakan, Keşmir ve Doğu Türkistan gibi İslam alemini yakından ilgilendiren bölgesel ve etnik sorunlar da zirvenin gündem maddelerinden olacak.