Doğu Türkistan'da devam eden Komünist Çin zulmünü protesto etmek için Türkiye Kamu-Sen İstanbul şubeleri tarafından İstanbul Beyazıt Meydanı'nde düzenlenen basın açıklamasına birçok STK destek verdi.

Grup adına basın açıklamasını Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Remzi Özmen okudu.

İnsanın eşrefi mahlukat olduğunu, akıl, şefkat, merhamet, feraset gibi birçok nimetin insanoğluna bahşedildiğini belirterek konuşmasına başlayan Özmen, hem inancının hem de kültürünün gereği olarak insana adaletle, şefkatle, merhametle bakmak gerektiğini söyledi.

Özmen, "Bugün zalim Çin'in esareti altında olan Doğu Türkistan'ın çilekeş mücadelesinin dava adamı İsa Yusuf Alptekin; 'Bir Doğu Türkistanlı olarak benim meselem Doğu Türkistan'dır. Bir Müslüman olarak meselem Müslümanlık meselesidir. Bir insan olarak meselem insanlık meselesidir' diyerek zulmü görüp yaşadığı halde insanca bir bakış ortaya koymuştur. Biz Karabağ'da yaşanan 'Hocalı Katliamı' için ağıtlar yakıyoruz. Filistin'de, Arakan'da yaşananlara ağlıyoruz. '1974 Kıbrıs Harekatı'ından önce Türklere yapılanlara ağlıyoruz. Soykırıma varan etnik temizlik mezalim hafızalarımızdan silinmez. Avrupalı ülkelerin yürüttüğü asimilasyon temelli entegrasyon inançlarımıza ve dinimize karşı yürüttüğü anlaşılmaz tutuma hep birlikte 'hayır' diyoruz!" diye konuştu.

"Doğum kontrol yoluyla nüfusa müdahale edilmektedir"

"1757 yılından beri Çin işgali altında olan Doğu Türkistan, boğazımızda bir düğümdür" diyen Özmen, "1,5 asırdan beri zulme uğrayan, soykırım gören, evlerinden, yurtlarından olan soydaşlarımızın görmezden gelinmesi ve ne Türkiye ne de dünya nezdinde bir anlam ifade etmiyorsa insan haklarından söz edilemez. Çin zulmünden kaçan soydaşlarımız ana yurtlarından haber dahi alamazken zulmün soykırıma dönüştüğü görülmektedir. Doğu Türkistanlıların binlerce yıldır yaşadıkları topraklar işgal altında olduğu gibi seyahat özgürlükleri de kısıtlanmakta, doğum kontrol yoluyla nüfusa müdahale edilmektedir." dedi.

 

"Türkiye hükümetinin BM nezdinde derhal girişimlerde bulunmasını bekliyoruz"

Özmen, son olarak şu ifadelere yer verdi: "Çin hükümetinin zorla kendi topraklarına kattığı ve zorla vatandaş yaptığı Doğu Türkistanlılardan yaşama hakkını dahi esirgerken neyin insan hakkından bahsedip hangi değerleri savunacağız. Özellikle BM'nin dünyanın kanayan yarası haline gelen bu soruna eğilmesini istiyoruz. 'Dünya İnsan Hakları Günü'nde Türkiye hükümetinin de BM nezdinde derhal girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. Sendika olarak hak arama mücadelesini temel insan hakkı olarak kabul etmekteyiz."

"Dünya 'İnsan Hakları Günü'nü kutlarken Doğu Türkistan 5 milyona yakın insan tutsak durumdadır"

Yapılan basın açıklamasının ardından bir konuşma yapan Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği Başkanı Abdulahed Abdurahman, Çin'in yaptığı zulümlere dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:

Biz 70 seneden beri Türkiye'de Doğu Türkistan'da zulüm var, işkence var, insanlarımız öldürülüyor, kadınlarımıza tecavüz ediliyor, haklarımız gasp ediliyor diye haykırıyoruz. Ancak bizi duyan olmadı. Sadece birkaç dernek ve vakıf sesimizi duydu ve sesimize ses olmaya çalıştı. Şimdiye kadar gür bir ses ortaya çıkmadı. Çünkü devletleri yönetenler sesimize kulak vermediler. Dünya 'İnsan Hakları Günü'nü kutlarken Doğu Türkistan 5 milyona yakın insan tutsak durumdadır. 'Yıllardır kürtaj var, atom bombası var. Camilerimiz, medreselerimiz yıkılıyor. Alimlerimiz öldürülüyor' diye haykırdık ancak ses veren olmadı. Şimdi Doğu Türkistan'da bu ay itibarıyla 20 bin camimiz yıkılmış durumda. Yüzlerce hocamız, alimimiz toplama kamplarında işkence ile öldürüldü. Ailelerimizi Çinlileştirmek için 'Kardeş Aile' projesi adı altında evlerimize Çinliler yerleştirilmektedir. İnsanlığa sesleniyorum! Hangi insan buna razı olabilir? Çin, Doğu Türkistan'ı dış dünyaya kapatmış durumdadır. 2016 yılından itibaren yurt dışında olan insanların bir kısmını zorla Doğu Türkistan'a götürüp Çin hapishanelerine tıktı.

Basın açıklaması yapılan dua ile son buldu. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)