Doğu Türkistan'da yaşanan katliamlara dikkat çekmek ve yaşananları protesto etmek amacıyla Köklü Değişim Gaziantep Temsilciliği tarafından basın açıklaması düzenledi.
Cuma namazının ardından Kırkayak Parkı’nda düzenlenen basın açıklamasında, Çin'in Doğu Türkistan Müslümanlarına uyguladığı zulüm protesto edildi.
Basın açıklamasını okuyan Köklü Değişim Gaziantep Temsilcisi Ferhat Okur, "Çin'in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulmün, politik çıkarlara kurban edilmemesi gerektiğini belirtti.
“Doğu Türkistan’dan yükselen feryatlar arşı inletiyor”
Doğu Türkistanlı Müslümanların dünyanın gözü önünde acımasızca katledildiğine dikkat çeken Okur, “Ey Müslümanlar, ey insanlar arasından çıkartılmış en hayırlı ümmet ve ey ‘Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez onu düşmana teslim etmez’ diye buyuran Resulullah’ın ümmeti, Doğu Türkistan’dan yükselen feryatlar arşı inletiyor duyuyor musunuz? Kardeşleriniz yardım çığlıkları semayı kapladı işitiyor musunuz? Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimiz dünyanın gözü önünde yavaş yavaş değil hızlıca, acımasızca katlediliyor görüyor musunuz?” diye sordu.
“35 milyon Müslüman Uygur kardeşimiz acımasızca katledildi”
Doğu Türkistan'ın uzun yıllardan beri komünist Çin zulmü altında kan ağladığını ve tüm dünyanın gözü önünde korkunç işkencelere maruz kaldığını belirten Okur, “Çinli Kömünist kafirler 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan’da bugüne kadar tam 35 milyon Müslüman Uygur kardeşimizi acımasızca tüm dünyanın gözü önünde katletti. Müslüman kardeşlerimiz öyle işkencelere tabi tutuldu ki insan olan her canlı bu işkenceler karşısında ürperir, dehşete kapılır. ‘Allah’a (Celle Celaluhu) inanmıyorum, İslam’ı reddediyorum’ yazılı kağıtları imzalamayanlar, elleri ve kolları arkadan bağlanarak tavana asılıyor. Ağızlarına beton dökülerek canice katlediliyor.” ifadelerini kullandı.
“Her eve bir Çinli erkek yerleştirilerek aile mahremiyeti ayaklar altına alınmıştır”
Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanların asgari insan haklarından mahrum olduklarını vurgulayan Okur, “Bugün 5 milyon Müslüman Uygur kardeşimiz toplama kamplarında fiziksel, psikolojik işkence görmektedir. Esir kamplarında kalan 5 milyon kardeşimizin aileleri daha büyük bir eziyet altındadır. Zira her eve bir Çinli erkek yerleştirilerek aile mahremiyeti ayaklar altına alınmıştır. Ey Müslümanlar! Ey Allah’ın (Celle Celaluhu) kulları! Düşünebiliyor musunuz? Kocası, babası ve annesi toplama kamplarında olan Müslüman kadınlarımız evlerini Çinli erkeklerle paylaşmak zorunda kalıyor. Bu nasıl bir aşağılamadır, bu nasıl bir eziyettir? Bu eziyeti işiten dağlar yerinden oynar, tir tir titrer.” şeklinde konuştu.
“Bu insanlık dışı zulümlere neden kimse ses çıkartmıyor?”
Okur, “Müslüman annelerin yüzde 22’si tamamen kısırlaştırıldı ve iki çocuktan fazlasına da müsaade edilmiyor. Tek çocuğa 25 ile 35 yaş arasında izin veriliyor. ‘Kaliteli nüfus’ adı altında yapılan bu ‘resmi soykırım’ ile zorla kürtaj, kısırlaştırma gibi engelleri aşıp fazla çocuk yapanlara ise büyük para cezaları veriliyor. Bu asimilasyon politikaları neticesinde de 1949 yılında Doğu Türkistan’da yüzde 3 olan Çinli nüfusu bugün yüzde 53’e yükselmiştir. Ey Müslümanlar! Tüm bunlar bir korku filmi senaryosu değil. Hepsi hakikat ve hepsi yaşanmakta olan gerçeklerdir. Bu insanlık dışı zulümlere neden kimse ses çıkartmıyor? Bu kafir Çin’e neden kimse haddini bildirmiyor?’ diye sorabilirsiniz, sormalısınız. Biz de soruyoruz. Bu Komünist azgın kafirlere kim haddini bildirecek? Kim bu zulümlere dur diyecek?” diye konuştu.
“Kim bu zulümlere dur diyecek?”
“Kim bu zulümlere dur diyecek?” diye soran Okur, “Daha dün Bosnalı Müslümanları Sırp kasaplarına teslim eden Birleşmiş Milletleri değil midir? Binlerce Boşnak kardeşimizin Sırplar tarafından topluca katledilmesine göz yuman ve hatta ön ayak olan Birleşmiş Milletler değil midir? İslam beldelerini tarumar eden Amerika’nın oyuncağı olan, Amerika’nın çıkarları doğrultusunda kararlar alan Birleşmiş Milletleri değil midir? Dolayısıyla Doğu Türkistanlı Müslümanların kaderini Birleşmiş Milletlere teslim etmek, orada çözüm aramak, Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimizi celladına teslim etmektir, göz göre göre ateşe atmak demektir.” şeklinde konuştu.
“Çin rejimi ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkileri kesmelisiniz”
İslam ülkelerinin liderlerine seslenen Okur, “Ey Müslümanların başındaki yöneticiler, geçmişte hatalar yaptınız. Ticaretiniz vicdanınızın, onurunuzun, imanınızın önüne geçti. Çin ile ilişkileriniz zedelenmesin diye Müslüman kardeşlerinize sırt çevirdiniz. Oysa Uygurlu Müslümanları dinsiz Çin rejiminin zulmünden korumak ve kurtarmak sizlerin üzerinize farzdır. Sizi kardeş ülke olarak bilen ve Anadolu’nun merhametli yurduna sığınan Doğu Türkistanlı muhacirlere sırtınızı dönmeyin. Onları geri göndererek zalim Çin rejimine teslim etmeyin. Zira bu büyük bir günah ve büyük bir vebaldir. Çünkü bu onların ölüme gönderilmesi demektir. Oysa ki Resulullah, ‘Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez’ buyurmaktadır. Öyleyse Resulullah’ın bu sözüne icabet etmeli ve Müslümanlara yapılan her türlü zulmü durdurması için komünist Çin rejimine çağrıda bulunmalısınız. İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığı devam ettiği sürece Çin rejimi ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkileri kesmelisiniz. Çin ile yapılan ‘suçluların iade anlaşmasına’ derhal son vermelisiniz. Ya da eğer haya etmiyorsanız, dilediğinizi yapabilirsiniz.” dedi.
Komünist Çin yöneticilerine de seslenen Okur, “Ey işgalci kafir Çin! Bugün Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimize yaptığınız soykırıma dünyanın sessiz kalması sizin güçlü olmanızdan, sayınızın çok olmasından yahut ticaretinizin büyük olmasından dolayı değil, İslam dünyasının dağınık ve hainler tarafından yönetiliyor olmasındandır. Esasında siz Müslümanları çok iyi tanıyorsunuz ama buradan, Hilafetin kokusunun sindiği bu topraklardan size tekrar hatırlatmak istiyoruz. Biz, sizin gibi Komünist Marks’ın ümmeti değiliz. Biz, dünyanın akışını değiştiren, insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkartan, mazlumlara, güçsüzlere, fakirlere, kimsesizlere kol kanat geren, zalimlere, müstekbirlere haddini bildiren, hem rahmet hem de kılıç peygamberi Hazreti Muhammed’in (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) ümmetiyiz. Biz şartlar ne kadar zor olsa da asla davasından vazgeçmeyen, umudunu kesmeyen bir peygamberin ümmetiyiz." diye konuştu.
Basın açıklaması için toplanan grup yapılan duanın ardından sessiz bir şekilde dağıldı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)